3 Tavukgiller, Kara Kuşları
Orman Horozu
Lyrurus tetrix, Black Grouse
Türkiye’de soyu tükenmiştir. Eskiden lokal olarak az sayıda bulunan yerli türdü.
Relikt bir popülasyon, 19. yüzyılın sonuna kadar İstanbul çevresinde devam etmiştir1, ancak anlaşıldığı kadarıyla avlanma sonucunda soyu tükenmiştir. Türkiye’de yaşadığı ilk iki bilim insanı tarafından tespit edilmiştir2,3. Son olarak İstanbul Alemdağ çevresinde bulunduğu düşünülmüş4 ve şehirde satılan, nereden geldiği bilinmeyen ölü erkek bireyler tespit edilmiştir5. Aynı dönemde Bulgaristan popülasyonunun da ciddi oranda azaldığı kaydedilmiştir6; bu durum muhtemelen avcılığa bağlanmaktadır. Tür burada da uzun süreden beri tükenmiş durumdadır. Genel olarak türün küresel yayılış alanı kuzey ve batıya doğru daralmıştır7–9. Yunanistan’da 1935 yılından bu yana Selanik ve Rodop Dağları çevresinden dört kayıt bulunmaktadır.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Kuzey Avrasya’daki orman kuşağında yuvalayan yerli bir türdür.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de yaşamış popülasyon muhtemelen nominat tetrix alttürüne aittir. Literatürde Tetrao cinsi altında da sınıflandırılmıştır.
Dağ Horozu
Lyrurus mlokosiewiczi, Caucasian Grouse
Lokal olarak az sayıda bulunan yerli bir türdür.
Doğu Karadeniz Dağları’nın kuzey yamaçlarında bulunur. Ağaç sınırının üstündeki 1800-3000 metre arasındaki ormangülü (Rhododendron) örtüsünde yaşar. 3000 metre üzerinden gelen üreme kayıtları10 doğrulama gerektirir; ancak, neredeyse yerleşim yerlerine yakın (muhtemelen 15 kilometreye kadar) ve sonbahar ile kış mevsimlerinde düşük yüksekliklerde, ağaç sınırının altında ve muhtemelen özellikle şiddetli soğuklarda daha da düşük yüksekliklerde bulunurlar. Yayılış, bodur ormangülü Rhododendron ile alpin çayır kuşağının altındaki huş (Betula) içeren yamaçlar üzerine yoğunlaşmıştır11.
Artvin’in güneydoğusundan Gürcistan sınırı üzerinde Posof’a kadar Yalnızçam Dağları’nda dar bir alanda bulunurlar. Yerel halktan alınan bilgiler ışığında Gümüşhane’nin batısında, Giresun çevresinde ve muhtemelen Bingöl’e kadar güneyde, Cilo Dağları’nda bulunması olasıdır.
Türün lokal olarak nadir ya da Doğu Karadeniz kıyı şeridi boyunca yaygın yerli olduğu gösterilene kadar, geçtiğimiz yıllar içerisindeki kayıtlarda görülen aşırı düzeydeki yetersizlik ile özellikle 1980 öncesi kayıtlardaki eksiklik, türün Türkiye’de çok az bilinmesine neden olmuştur. G. Neuhäuser, Eylül 1943 tarihinde yüksek olasılıkla Türkiye için ilk kayıt olan bir çift huş tavuğunu Rize ve Erzurum arasındaki dağlardan toplamıştır12.
Türkiye popülasyonunun muhtemelen %90’ının görüldüğü Kaçkar Dağları’nda, özellikle Sivrikaya çevresinde, 1993 yılında gerçekleştirilen gözlem çalışmalarında kur yapma amacıyla bir araya toplanan (lek poligini) 134 erkek gözlenmiştir. O tarihlerde yapılan tümevarımla toplam popülasyonun 2000 bireyden fazla olduğu tahmin edilmiştir13. Türkiye popülasyon büyüklüğü, son zamanlardaki çalışmalara göre 1508-2675 birey arasında ölçülmüş ve tür 45 coğrafi yerde kaydedilmiştir14. Bu coğrafi yerlerin 29 tanesi yakın bir zaman dilimi içerisinde keşfedilmiştir. Bunlardan 4 tanesi nispeten ayrık popülasyonlardır. Türün yayılış sınırlarını ve popülasyon büyüklüğünü tam olarak belirlemek için bilgisayar modellemesi kullanılmıştır15. Ancak, modellemenin sonuçları bilinen ve yayılış haritasında gösterilen alanı genişletilememiştir. Bununla birlikte 4900 bireylik popülasyon tahmini, önceki en iyimser tahminlerden bile çok yüksek olmuştur.
Türkiye popülasyonu, yaylaların tatil konutlarına dönüşmesi sonucunda artan yol inşaatları nedeniyle yaşam alanlarının terkedilmesinden etkilenmekte ve nesli tehlike altına girmektedir. Daha az ölçüde avlanma baskısından (özellikle sonbahar döneminde görülen bir problem) ve tür için bir tehdit kaynağı olarak listelenen aşırı otlatma bugün kaydedilir ölçekte değildir; ancak, bu durumun izlenmesi gereklidir. Türün popülasyonlarının dengede ya da azalmakta olup olmadığını ortaya koymak için türün popülasyonu ve yayılışı ile ilgili tarihsel bilgiler yetersiz düzeydedir; ancak, popülasyonların azalmasından şüphelenilmektedir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Türkiye’de sadece iki yuvanın en iyi bilindiği lokalite, Sivrikaya’da (Rize) bulunmuştur. İlk yuva 2800-3000 metrede, bodur Rhododendron çalılarının bulunduğu 3 hektarlık bir alanda yer almıştır.
Yuvası: Yuva, yoğun, kısa (1 metre) ve çok dallı çallılarda iyice gizlenmiş olup, kökten çıkan dalların arasında, zeminde sığ bir çanak şeklinde yapılmış, kuru dallar ve birkaç kuru Rhododendron yaprağıyla astarlanmıştır.
Yumurta sayısı: Bu yuvada 6 Temmuz 1991 tarihinde 5 yumurta kaydedilmiştir16.
Üreme dönemi: Erkekler, özellikle şafak ve gün batımında, eşeylerin çiftleşme amaçlı karşılaştığı alanlarda bir araya gelerek kur gösterileri (nümayiş) yaparlar. Diğer kayıtlarda dişinin uçarak uzaklaştığı bir yuvada 12 Temmuz 1993 tarihinde 4 yumurta görülmüş ve bir yumurta kabuğu 11 Haziran 1997 tarihinde bulunmuştur. Bir erişkin dişi ile tam gelişmemiş iki genç, 12 Haziran 2003 tarihinde Ardahan, Posof’da gözlenmiş ve yumurtlama zamanının mayıs başında başladığını göstermiştir. Başka yerlerde, yaygın kuluçka küme büyüklüğü 5-6 (2-10) adettir. Ermenistan’da, 30 Mayıs 1984’te bulunan bir yuva 8 yumurta içermiş ve bu yuvada ilk yumurtanın 21-23 Mayıs 1984 tarihinde bırakıldığı belirlenmiştir. Bir diğer yuva 20 Mayıs 1985 tarihinde yumurta içermekte olup, ilk yumurta 13-16 Mayıs 1985 tarihinde bırakılmıştır. Bir dişi üç genç bireyle (ergin büyüklüğünün %25’ine ulaşmış) birlikte 5 Haziran 1980 tarihinde ve bir diğeri 26 Temmuz 1980 tarihinde tamamiyle büyümüş 5 genç içermektedir (Adamian ve Klem 1999). Ermenistan’dan üreme döneminin daha erken gösteren kayıtlar, Türkiye kayıtlarının normal üreme dönemini yansıtıp yansıtmadığı hakkında bazı şüpheleri ortaya koymuştur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Rusca literatürde çoğunlukla Lyrurus cinsi altında, Batı Avrupa’da Tetrao altında sınıflandırılmıştır. Farklı uygulamaların özeti için bkz.17.
Çilkeklik
Perdix perdix, Grey Partridge
Lokal olarak az sayıda bulunan bir yerli türdür.
Özellikle ovalardaki tarım alanlarında, uzun boylu ot topluluklarının kenarlarında ve 2250 metreye kadar birincil yarı step alanlarda ürer. Özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun kuzey kısımlarında ve Karadeniz Bölgesi’nin iç kısımlarında yuvalar. Güney Anadolu’daki yayılış alanının çoğunda ise çok nadir ve lokaldir.
Geçtiğimiz 20 yıl içerisinde tarımın yoğunlaşması, aşırı otlatma ve avlanma nedeniyle popülasyonu önemli derecede azalmıştır. Trakya’da yabani nesli tükenmiş olup, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından nüfusu takviye amaçlı genetik yapısı farklı olan yetiştirilmiş kuşlar salınmış, ancak bu kuşlar yeni bir nüfus oluşturamamıştır. Belki de Bulgaristan’daki yabani kuşların Türkiye’ye kendiliğinden gelmesi beklenmelidir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Genellikle açık tarım alanlarında ürer.
Yuvası: Türkiye’deki bir yuvası betimlenmemiştir, ancak diğer yerlerden gelen bilgilere göre yuva, ot ve ölü yapraklarla astarlanmış, genellikle vejetasyon içerisine iyi bir şekilde gizlenmiş ve zeminde yer alan sığ oyuklar şeklindedir.
Yumurta sayısı: 19 yumurta koyabilir. Diğer yerlerdeki yaygın kuluçka küme büyüklüğü 9-20 (23) arasındadır. Bazen iki dişinin aynı kuluçkayı paylaşması nedeniyle büyük kuluçkalar da kaydedilebilir.
Üreme dönemi: Mayıs ayında yumurtlamaya başlar. Yavrular: İÇA: 11 Haziran 1977 tarihinde bir genç ile bir ergin Mogan Gölü’nde, 16 Temmuz 1977 tarihinde 8 genç Emir Gölü’nde ve 28 Ağustos 1984 tarihinde 7 bireylik bir aile Çavuşcu Gölü’nde kaydedilmiştir. GDA: Diyarbakır yakınlarında, 16 Mayıs 1999 tarihinde gevenle (Astragalus sp.) örtülü bir yamaçta on yumurta içeren bir yuva 27 Mayıs’ta 19 yumurta içermiştir18.
Alttürler ve Sınıflandırma
Trakya’da nominat perdix alttürü, Anadolu’da ise canescens alttürü bulunmaktadır. Doğaya salınan farklı orijinden bireylerin yerel kuşlarla karışması nedeniyle türün yayılış alanı içindeki coğrafi varyasyonu oldukça karışıktır8.
Sülün
Phasianus colchicus, Common Pheasant
Lokal olarak az sayıda bulunan yerli türdür.
Türkiye’deki yerli popülasyonun yayılış alanı büyük ihtimalle Batı ve Orta Karadeniz kıyısındaki kıyısal ormanlar, “psödomaki” olarak bilinen Akdeniz bitki örtüsü ve fundalıklarla sınırlıydı. Tüm bilinen tarihi ve güncel lokaliteler haritalanmıştır19, bu yayılış noktalarının çoğu Güney Marmara ve Orta Karadeniz’de yoğunlaşmış olup, en batıda Trabzon’a kadar doğuya ulaşır. Türkiye’deki yerli bir popülasyonun varlığı bir dönem şüpheyle karşılanmışsa da8, İstanbul bölgesinden 1792’den sonra gelen kayıtlar yerli popülasyonun varlığını desteklemiştir19.
Doğal nüfusu neredeyse tamamen kaybolmuştur; yabani kuşların çoğunun soyu av için salınan kuşlara dayanır. Toplam stoktaki yerli kuşların varlığı çok sınırlıdır ve saf yerli kan, devamlı olarak av için salınan yabancı ve karışık kuşların içinde eriyip gitmiştir. Bugün doğal popülasyondan geriye kalanların Sinop bölgesinde ve yakın zamana kadar Kızılırmak Deltası ve çevresinde bulunması olasıdır. İç Anadolu, Ege ve Akdeniz’de görülen sülünler, şüphesiz doğaya salınan kuşlardan türemiştir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Kıyısal ormanlar, “psödomaki” olarak bilinen Karadeniz bitki örtüsü ve fundalıklar.
Yuvası: Bu konuda Türkiye’den bir bilgi yoktur. Zemine yuvalar.
Yumurta sayısı: Diğer yerlerde 6-11 yumurta koyar.
Üreme dönemi: Diğer yerlerde mayıs ve haziran arasında yumurta koyar.
Alttürler ve Sınıflandırma
Yerli popülasyon, nominat colchicus alttürü altında sınıflandırılmıştır20,21. Hatalı olarak Kuzey Kafkasya’da bulunan septentrionalis alttürüne dahil edilmiştir12.
Turaç
Francolinus francolinus, Black Francolin
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz’de yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli türdür.
Çukurova ve Göksu Deltaları çevresinde, ayrıca Suriye sınırında Fırat ve Dicle nehirleri boyunca ürer. Doğu Akdeniz popülasyonu en iyi izlenendir. Çukurova popülasyonunun 75 çiftinin Akyatan Gölü çevresinde yoğunlaştığı, toplamda 85 çifte ulaştığı kaydedilmiştir13. Göksu Deltası’nda, çoğu kumullarda olmak üzere 50 üreme çifti kaydedilmiştir13. En yaygın bulunduğu bölge olan Güneydoğu Anadolu’da yaklaşık 15 lokaliteden kaydı vardır22.
Doğu Akdeniz’deki popülasyonu dikkate alınarak mevcut durumu ve ekolojisi derlenmiştir23. Doğu Akdeniz’deki bazı yerlerde tür için koruma tedbirleri uygulanmıştır. Güneydoğu Anadolu’da ise tarımsal faaliyetlerin artması sonucu hem sayılarının arttığı hem de yayılış alanının genişlediği düşünülmektedir.
Eskiden Güneydoğu Marmara ile Ege Bölgesi’nin güney kıyılarının bazı bölümlerinde yerli olarak kaydedilmiştir24. Ancak, her iki bölgede 19. yüzyıl içinde ortadan kalkmıştır. İstanbul Boğazı çevresinden 1850’li yıllardan gelen tek bir kayıt vardır. Göller Bölgesi ile Anti-Toroslara kadar kuzeyde, 600 metreye kadar oldukça lokal olarak kaydedilmiştir12. Ekim 2003 tarihinde Tavas, Denizli çevresinden muhtemelen tutsak bir bireyin kaçması sonucu güncel bir kayıt gelmiştir. 1960’lı yıllarda Köyceğiz Gölü’ndeki kayıtlar, Batı Akdeniz’deki son kayıtlardır. 1990’lı yıllara kadar Akdeniz bölgesindeki yayılışı İçel, Adana, Osmaniye ile sınırlıydı. Sayıları artan kuşların yavaş yavaş Batı Akdeniz’e doğru ilerlediği kaydedilmiştir. Örneğin Antalya Havaalanı arazisinde 2010’dan beri kaydedilmektedir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Çalı ve çalı dışındaki bitki örtüsüne sahip kumullar ile ot, çalı ve bodur bitkilerin arasındaki oyuklarda yaşarlar. Ayrıca, olgunlaşmamış çalıların bulunduğu nemli (ıslak olmayan) alanlar, nehir kıyıları ve sık ılgın (Tamarix) çalılarından oluşmuş sık topak şeklindeki çalılık alanlarda ve mısır tarlalarında ürerler. Kum tepelerinde (her 2-5 hektarda bir erkek) ve tarım alanlarında (15-30 hektarda bir erkek) yüksek yoğunluktadırlar23.
Yuvası: Göksu Deltası’ndaki kum tepelerinde 17 Haziran 1992 tarihinde bulunan eski yuva, astarlanmamış, kum içerisinde birkaç bitki parçasıyla çevrelenmiş sığ bir oyuk şeklindedir ve zemininde bir tutam ot içermektedir.
Yumurta sayısı: Türkiye dışında yumurta sayısının genellikle 8-12 arasında olduğu bilinir.
Üreme dönemi: Mart sonu ve nisan arasında yumurta bırakır. Yavrular mayıs ortasında dolaşmaya başlar ve temmuz ortasına kadar görülebilir. Manchester Müzesi’ndeki üç yumurta (tamamlanmamış bir kuluçkadan) İzmir yakılarından 10 Mayıs 1899 tarihinde alınmıştır. Tring Doğa Tarihi Müzesi’ndeki dört yumurtanın ikisi Mersin’den 7 Mayıs 1884 tarihinde ve diğer ikisi 15 Mayıs 1899 tarihinde Anadolu’da bilinmeyen bir lokaliteden alınmıştır. AKD: Göksu Deltası’ndaki kum tepelerinde, 17 Haziran 1992 tarihinde muhtemelen bir önceki yıldan kalmış bir yuva kaydedilmiştir. Yuvada güneşten etkilenmiş ve solgun renklere sahip yumurta kabukları bulunmuştur. Yuva, astarlanmamış, kum içerisinde birkaç bitki parçasıyla çevrelenmiş sığ bir oyuk şeklindedir ve zemininde bir tutam ot içermektedir. Göksu’da, en azından 1-2 günlük 7 genç ile bir dişi 5 Mayıs 2004 tarihinde kaydedilmiştir. Bu kayıt, ilk yumurtanın 9 Nisan’da bırakıldığını göstermektedir. Bir ergin ile bir genç kuş 20 Temmuz 1986 tarihinde gözlenmiştir. Çukurova’da, yerel halk yavruları 10 Mayıs 1986 tarihinde yakalamıştır (yaygın oldukları bildirilmiştir). Bu tarih, yumurta bırakma zamanının yaklaşık nisan ortasında olduğunu göstermektedir. Ötüşteki artış ise nisan ayının ikinci yarısı ile mayıs ayının ilk yarısında tepe yapmaktadır23. Eski avcıların kayıtlarına göre “dişi kuşlar mart sonu ile nisan ayı içerisinde yuvaları ve yumurtaları ile meşguldürler”25. Yumurtalar, keklik (kınalı keklik) yumurtaları büyüklüğünde ve açık yeşil renktedir; Seyhan ve Ceyhan kıyılarındaki sık örtüşe sahip bodur ağaçlıklar arasında zemine bırakılır. Dörtyol ve Alik civarında, dik ve derin vadilerdeki kayalıkların sınırlarına ya da adalar arasındaki saz yatakları araları ile bodur ağaçlıklar ve çalı topakları içine yuvalanırlar. Eskiden Adana civarındaki düzlüklerde çok sayıda görülürlermiş. GDA: Birecik’in güneyindeki geniş mısır tarlalarında erginlerin sesleri duyulmuş, üredikleri kesin olarak kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur. Meinertzhagen tarafından Amik Gölü bölgesinden tanımlanmış billypayni alttürü sinonim olarak kabul edilmektedir.
Urkeklik
Tetraogallus caspius, Caspian Snowcock
Yüksek dağlarda lokal olarak az sayıda bulunan yerli türdür.
Yüksek dağların yerlisidir. Üç önemli popülasyon Doğu Karadeniz Bölgesi, Yüksekova ile Hakkari’ye ve İran sınırına kadar uzanan Doğu Anadolu’nun dağlık kısımları ve en batı sınırını oluşturan Toroslar olarak belirtilebilir. En batıda Toros silsilesinde Bolkar ve Melendiz dağlarında kaydedilmiştir. Yaz aylarında genellikle 2400 metrenin üzerinde kaydedilir. Ancak yazın Mersin’in kuzeyindeki dağlarda 2000 metrenin altında da görülmüştür. Ara sıra sonbahar döneminde 60 bireye kadar büyük gruplar oluştururlar; bu grupların bazıları kış ortasında alçak bölgelere inenler olabilir.
Eski kayıtlarda, en batıda Geyik Dağı, Alanya’nın kuzeyi ve Antalya’nın dağlık alanlarında gözlenmiştir12. Daha batıda Akdağlar ve Beydağları’ndaki sürekli kar örtüsüne sahip zirveler de uygun yüksekliğe sahip alanlardır.
Üreme
Yuvalama Alanı: Özellikle 2400 metre üzerinde, alpine çayırlarla kaplı, dik kayalıkların ve yarların olduğu, yıl boyunca karlı bölgelerde ürerler.
Yuvası: Karanfil Dağı’nda 2100 metre yükseklikte 23 Nisan 1876 tarihinde, bir dişi çıkıntılı bir kaya ve ardıç kökü ile sarılmış bir yuvanın bulunduğu dik bir su yolundaki küçük bir kaya üzerinden uçmuştur. Yuva, taşlı toprak üzerinde derin yuvarlak bir oyuk olup yetersiz düzeyde kuru otlar ve birkaç kuş tüyüyle astarlıdır. Bu yuvada altı yumurta kaydedilmiştir. 25 Nisan 1876 tarihinde Bolkar Dağları’ndaki iki yuva benzer özelliklerde kaydedilmiştir. Ancak bir tanesi yeşil köknar ibreleri ile astarlanmıştır.
Yumurta sayısı: Yukarıdaki üç yuvada altı ve dört yumurta kaydedilmiştir. İki yumurta Manchester Müzesi’nde, diğerleri ise Tring Doğa Tarihi Müzesi’nde saklanmaktadır.
Üreme dönemi: KAR: Sivrikaya’da (Rize) beş genç ile bir ergin 12 Haziran 1989 tarihinde küçük karlı alanları geçerken kaydedilmiştir. AKD: Nisan 1876 tarihinde Toroslar Aladağlar bölgesindeki yuvaları araştırmıştır26 . 8 Temmuz 1986 tarihinde Aladağlar’da 1-2 haftalık 5 genç ile bir ergin gözlenmiştir. İlk yumurta 21 Mayıs tarihinde bırakılmış olmalıdır. Çil Keklik büyüklüğünde 5-6 ferik ile bir dişi 3-5 Ağustos 1967 tarihinde kaydedilmiştir27. 19 Ağustos 2000 tarihinde, bazıları erginlerden belirgin derecede küçük 3-4 ferikli en azından üç aile grubu kaydedilmiştir.
Ermenistan’da ortalama yumurtlama dönemi 10-15 Mayıs, kuluçka dönemi ise 20-30 Mayıs arasındadır. Yavrular 13 Haziran tarihinde kaydedilmiştir28. Gençlere ait bazı erken kayıtlar ilk yumurtanın 23 Nisan veya öncesinde bırakıldığını ortaya koymaktadır. Nisan sonu ile mayıs başını içeren iki kayıt Danford’un Türkiye’de kaydettiği yuva tarihleri ile kabaca uyum göstermektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Eskiden Hakkari ve Zagros Dağları’ndaki kuşların semenowtianschanskii (Zarudny, 1908), Toros Dağları’ndaki kuşların tauricus (Dresser, 1876) ve Erzurum bölgesindeki kuşların challayei isimli ayrı alttürler olduğu düşünülmüştür.
Kum Kekliği
Ammoperdix griseogularis, See-see Partridge
Güneydoğu Anadolu’da yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli türdür.
İlk zamanlarda çoğunlukla Suriye sınırına 50 km mesafedeki 15 lokaliteden bilinirdi. Ancak, Güneydoğu Anadolu’da yürütülen kapsamlı bir biyoçeşitlilik araştırması, uygun habitatların bulunduğu alanlarla birlikte türün hemen hemen 50 coğrafi yerde bulunduğunu göstermiştir29. Çoğunlukla az sayıda gözlenir, ancak sonbaharda 40 bireylik gruplar kaydedilmiştir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Güneydoğu Anadolu’da zayıf vejetasyon örtüsüne sahip kurak kayalık alanlarda üremektedir.
Yuvası: Türkiye içerisinde yuva ve yumurta tanımlaması yapılmamıştır; ancak, diğer yerlerde yuvalar, yuvanın bulunduğu yere yakın bitki materyalleri ve otlarla astarlanmış, genellikle taş ya da bir tutam bitki ile çevrelenmiş şekilde zeminde, toprağa kazılmış halde bulunur.
Yumurta sayısı: Kuluçka küme büyüklüğü genellikle 8-12 arasındadır, bazen yumurta sayısı 16’ya kadar çıkabilmektedir.
Üreme dönemi: Nisan ayında çiftler kaydedilmiştir. 5-7 Haziran 1973 tarihinde Halfeti’de kaydedilen üç haftalık üç genç birey ile bir ergin, diğer yerlerde kaydedilen ilk yumurtayı koyma tarihiyle çelişmeyecek şekilde ilk yumurtaların nisan ortasında bırakıldığını göstermektedir. 2004-05 yıllarında Birecik’te birkaç genç birey kaydedilmiştir. 11 Ağustos 2001 tarihinde Cizre’de bir aile kaydedilmiş, gençlerin boyu hakkında detaylar verilmemiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Bıldırcın
Coturnix coturnix, Common Quail
Yaygın olarak çok sayıda bulunan bir yaz konuğu ve geçit türüdür. Nadiren az sayıda kışlar.
Çoğunlukla tahıl ekilen kurak tarlalar, bozkırlar, çayırlar ve yüksek otların bulunduğu dağlık bölgelerin yanında yoğun vejetasyonlu kumullar gibi alanlarda bulunur. Özellikle İç Anadolu’da oldukça yaygın olarak ürer, ancak hububat tarımının nispeten az olduğu kıyısal bölgelerde oldukça azdır. Doğu kesimlerinden en azından 2300 metreye kadar üreyebilir. Üreme ve geçit sırasında özellikle tahıl ekilen arazilerde bulunur.
Üreme dışında, geçit sırasında tüm ülkede bol sayıda bulunur. İlkbahar geçişi mart sonu ve nisan arasında, sonbahar geçişi ise ağustos sonu ve eylül boyunca, hatta kuzey bölgelerinde daha erken gerçekleşir. İlkbahar göçünde kuzey bölgelere mart sonu itibariyle ulaşır. Sonbahar göçünde Karadeniz kıyılarında kasıma kadar göçünün sürdüğü bilinir30. Kasım sonunda, 26 Kasım 2003’te Seyfe Gölü’nde ve 20 Kasım 2010’da Nallıhan Kuş Cenneti’nde kaydedilmiştir31. Az sayıda Ege ve Akdeniz kıyılarında kışlar, bu durum geçişin sonunun tespitini zorlaştırır.
Tarım arazilerinde yaşayan diğer kuşlar gibi, tarımın yoğunlaşması, tahıl dışındaki ürünlerin çoğalması ve yasadışı avcılık sonucunda sayıları ülke çapında azalmıştır. Göçmen kuşlar aşırı av baskısı altındadır ve özellikle Karadeniz bölgesinde yasadışı teyp kullanarak yakalama faaliyetleri devam etmektedir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Özellikle hububat tarlalarında yuvalar.
Yuvası: Ürediğini kanıtlamak son derece zordur ve Türkiye’de henüz bir yuvası tespit edilmemiştir. Türkiye dışında, yerdeki düzce bir çukuru ot ve yakındaki bitkisel materyal ile astarlar.
Yumurta sayısı: Genellikle 7-12, istisnai olarak 6-18 arasında yumurta koyar.
Üreme dönemi: Genellikle nisan sonu ile mayıs ortası arasında yumurta koyar. MAR: Uluabat Gölü’nde 22 Mayıs 1966’da yavrular gözlenmiştir. Çoğu bölgeye ilkbaharda nisan ortasından gelir ve tüm yavru gözlemleri üremenin alana varıştan hemen sonra başladığını gösterir. Ağustos’ta duyulan kuşlar gecikmiş bir üremenin göstergesi olabilir. GDA: Birecik’te 4 Haziran 1993’te tamamen palazlanmış 3 haftalık 9 yavru, hasat döneminde biçilmiş mısırın altında saklanırken görülmüş ve köylüler tarafından yenmek üzere yakalanmıştır. 5 Haziran 1993’te görülen başka 6 kuş, yumurtlama tarihinin yaklaşık 20 Nisan’da olduğunu gösterir. Suriye’de yavrularıyla dolaşan bir çift temmuz ayında gözlenmiştir32.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Kınalı Keklik
Alectoris chukar, Chukar Partridge
Yaygın olarak çok sayıda bulunabilen bir yerli türdür.
Yaygın, Trakya ve Batı Karadeniz kıyı şeridinde nadir, Türkiye genelinde ise oldukça bol bulunan yerli bir kuş türüdür. İç bölgelerde genellikle 700-2000 metre arasında görülür ve genellikle kurak, kayalık tepe ve dağlık alanlarda, en az 2800 metreye kadar kaydedilmiştir. Hemen hemen 40 bireye kadar çıkabilen ve gençleri de içeren oldukça büyük sürüler gözlenmiştir.
Geçmişte özellikle Hatay ve Doğu Karadeniz kıyı şeridi gibi bölgelerde oldukça bol olarak kaydedilmiş, ancak son zamanlarda belirgin bir azalma göstermiştir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Bodur çalılar ile kurumuş tarım alanlarının bulunduğu kayalık ve taşlık tepelerle oldukça kurak ve çorak alanlarda ürer.
Yuvası: Yerde yuvasını bir çalı ya da bitki dibine gizler.
Yumurta sayısı: Genellikle 5-22 arasında değişmekle birlikte, bazı bölgelerde daha düşük ya da yüksek sayılarda yumurta kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Genellikle mayıs sonu ile haziran başı arasında yumurtlamaya başlar. Yavrular, temmuz ayı ortasına kadar gözlemlenebilir. Farklı bölgelerde kaydedilen üreme dönemleri, ortam koşullarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. EGE: Kuluçkadaki bir ergin birey, İzmir yakınlarında 14 yumurta içeren bir yuvadan33 7 Mayıs 1951 tarihinde alınmıştır. Yuva, yuvanın sahibi olan kuşun çok sayıda tüyü ile birlikte çalı benzeri bitkilerle astarlanmış ve dikenli meşe ile de korunmuştur. Yumurtalar krem ile kırmızı arasında bir renklenme ile kırmızımsı küçük beneklenmeler gösterir34. AKD: 11 Mayıs 1899 tarihinde Acıgöl’de 5 yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir; dişinin yumurtlamaya devam edeceği düşünülmüştür35. Karadağ’da, taze yumurtalar içeren iki yuva 1907 yılının Mayıs sonunda kaydedilmiştir. Bu yuvada taze yumurtalar haziran ayında da bulunmuştur. Bir ergin ile 5-6 iyi gelişmiş genç birey, Burdur ve Bucak arasındaki geçitte 13 Temmuz 1968 tarihinde kaydedilmiştir36. İÇA: 22 yumurta içeren bir yuva, 24 Mayıs 1998 tarihinde Ereğli yakınlarındaki bir kraterin, bir çalı ile sarılmış kaya çıkıntısı üzerinde kaydedilmiştir. 20 yumurtadan 9 tanesi nisan ayı sonunda bırakılmıştır (Banoğlu ve Burr 1953). DOA: Nemrut Dağı’nda (Bitlis), 9 Haziran 2004 tarihinde sabah saatlerinde 15 yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. Ancak, günün ilerleyen saatlerinde, ergin bir birey yuva üzerine oturmuştur. Muhtemelen bu tarih inkübasyonun ilk günü olarak belirtilebilir. Yuva, kısmen yaprak döken ormandaki bodur çalılar altında bulunur. Zemine derin bir şekilde kazılmış ve birkaç adet ergin kuş tüyü ve otların kökleri ile astarlanmıştır. GDA: Kuluçka kayıtları 2 Haziran 2001 tarihinde Işıklı’da (Gaziantep) gençleri içermektedir ve 22 Haziran 1966 tarihinde Menemen (İzmir) yakınlarında 6, 7 ve 8 yavrulu bireyleri içermektedir. Akdeniz Bölgesi’nde 22 Mayıs 1989 tarihinde bir kuluçka ve 30 Haziran 1966’da Aladağlar’da birkaç günlük genç bir birey kaydedilmiştir. Birkaç kuluçkanın birleşmesi sonucunda oluşan ve yaygın olarak gözlemlenmeyen büyük kuluçkalar, tek bir ergin ile birlikte 13 Ağustos 1967 tarihinde Kızılcahamam’da (Ankara) kaydedilmiştir37.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’nin güneyi boyunca cypriotes alttürü görülmektedir. Kuzeyde kleini ve Doğu Akdeniz bölgesine özgü sinaica alttürünün etkili olduğu bölgede, Güneydoğu Anadolu’da kurdestanica alttürü bulunmaktadır. Tür içerisindeki coğrafi varyasyon konusu ile ilgili kesin bir çıkarım yapılamamıştır; ancak gözlemlenen formların tamamı, güçlü bir şekilde gradient ile birlikte belirgin klinal yapı göstermektedir8.
Kaya Güvercini
Columba livia, Rock Dove
Menşei karışık olarak; yaygın ve çok sayıda bulunan yerlidir.
Şehir güvercini formunda ülke çapında ve özellikle İstanbul, İç Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaygın ve çok boldur. Saf veya safa yakın kaya güvercini formu çok daha az sayıda bulunur ve güneyde 3000 m. kuzeyde ve doğudan 4000 metreye kadar yükseklikteki kayalık ve dağlık arazide ve deniz kıyısındaki yarlarda bulunur. Saf popülasyonların tespit edilebilmesi için gözlemcilerin yabani dondaki güvercin gruplarını daha ayrıntılı tanımlamaları gerekmektedir. Buna rağmen en azından Güneydoğu Anadolu’da şehir kuşları ve insan yerleşimlerine yakın üreyebilen yabani kuşları birbirinden ayırt etmek mümkün görünmemektedir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Çoğunlukla 20 çiftten az küçük koloniler halinde, bazen de tek başına yuvalar. Kaya oyukları, yarlardaki mağaralar, serpme kaya yığınları, binalar, harabeler, yer kuyuları ve yerde çalıların altına yuva yapar. Bazen yuvalama alanını diğer kuşlarla, özellikle küçük karga ile paylaşır.
Yuvası: Dallardan, ince bitki gövdelerinden ve köklerden oluşan ince bir platformdur.
Yumurta sayısı: 15 yuvada 2 yumurta, olası tamamlanmamış kuluçkalarda ise 2 yuvada 1 yumurta kaydedilmiştir. İki yuvada ikişer yavru görülmüştür.
Üreme dönemi: Şehir güvercini muhtemelen yıl boyu yuvalar. Kaya güvercini mart ayından itibaren yumurta koyar, yavrular mayıs sonu yuvadan ayrılır. EGE: 8 Mayıs 1950’de Çeşme açıklarındaki Ilıca Adası’nda, düz bir zeminde bir çalının altında içinde uzun süredir kuluçkaya yatılan iki yumurta olan bir yuva görülmüştür34. 14 Mayıs 1899’da, İzmir yakınlarındaki bir harabede içinde iki yumurta bulunan bir yuva kaydedilmiştir35. İÇA: 22 Mayıs 2007’de aynı yuvada hem tam gelişmiş iki yavru hem de iki yumurta görülmüştür33. Bunun, iki çiftin üremesinden kaynaklandığı ve muhtemelen yavruların kendi yuvalarından ayrıldığı düşünülmüştür. 7 Mayıs’ta görülen yeni palazlanmış yavru, yumurtlamanın mart ortasında başladığını göstermektedir. Bolluk Gölü’ndeki bir adada bulunan kolonide, kuşlar yerde çalıların altında suna yuvalarıyla karışık olarak yuvalamışlardır. Hem 24 Haziran 1992’de hem de 7 Mayıs 1993’te yaklaşık 5 yuvada ikişer yumurta görülmüş olup, bu durum türün yılda iki kez kuluçkaya yattığını açıkça göstermektedir. DOA: 9 Haziran 2001’de Balık Gölü’nde birçok çift, küçük karga ile birlikte gölün ortasındaki bir adadaki kaya yığınları arasında yuvalamıştır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’ genelinde nominat alttür bulunur. Bunun yanında12 kuzeydoğuda gaddi alttürü ve güneyde palaestinae alttürü olduğunu düşünmüş, Roselaar38 Türkiye ve Kafkas popülasyonları için ayrı bir alttür tanınması önermiştir.
Gökçe Güvercin
Columba oenas, Stock Dove
Seyrek ve lokal yaz konuğu, nispeten yaygın ve az sayıda geçit kuşu ve kış konuğudur.
Ülkenin zengin ormanlı dağlık bölgelerinde en azından 2100 metreye kadar çıkan oldukça az sayıda ve yerel dağılım gösteren yerli ve yarı göçmendir. Istranca Dağları’nda büyük ihtimalle üremektedir, Mayıs, Ağustos 2009 arasında yapılan çalışmada bazı ihtimaller gözlenmiştir (Özkan 2010). Bulgaristan tarafından ürediği bilindiği için büyük bir sürpriz değildi39. Doğu Karadeniz’in bazı bölgelerinde 400 metrenin altında nispeten bol olarak ürer40. Geçit sırasında daha yaygındır. İstanbul Boğazı’ndan Eylül ortası ile Ekim sonu arasında en yüksek sayıda da Ekim ortasında geçit yapar41,42. Kuzeydoğu Anadolu’da en yüksek sayılarda Ekim ortası ile sonu arasında geçer42. İlkbaharda geçişinde Kızılırmak Deltası’nda Mart sonu en yoğun geçer ve geçişi nisan ortasına kadar geçtiği saptanmış olsa da43, bu yayındaki çalışma muhtemelen erken göçünü kaçırmıştır. Sonbahar göçünde güney kıyılarında ve hatta doğu bölgelerinde de bulunabilir. Kışın batı ve orta bölgelerinde özellikle İç Anadolu’nun batı, güneybatı ve güney kısımlarında Toros Dağları eteklerinde yer yer kayda değer sayılarda olabilir. Üremeyen kuşlar kışlama alanlarında Mayıs ortasına kadar kalabilir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Bir bilgi yoktur.
Yuvası: Bir bilgi yoktur.
Yumurta sayısı: Türkiye’den bir bilgi yoktur. Muhtemelen 2 yumurta koyar.
Üreme dönemi: Bir bilgi yoktur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Tahtalı
Columba palumbus, Common Wood Pigeon
Oldukça yaygın ve nispeten çok sayıda bulunan yerli ve yarı göçmen, yaygın ve çok sayıda bulunan geçit türü ve kış konuğudur.
Akdeniz Bölgesi’nde en yaygın, İç Anadolu’da seyrektir. Genellikle daha kurak ve çoğunlukla dağlık ibreli ormanlarda ürer, yayılışı seyrek olabilir. Deniz seviyesinde az sayıda ürer, çoğunlukla 900 metrenin üstündedir, en azından 2200 metreye kadar çıkabilir.
Ülke çapında geçit sırasında daha yaygındır, İstanbul Boğazı’ndan geçişi eylül başından ekim başı arasında, dolayısıyla gökçe güvercinden daha erkendir. 2-4 Ekim 1974’te 647 tane sayılmış, 24 Eylül ve 8 Ekim 1973’de de toplam 11.780 kuş sayılmış, en yoğun geçiş 2000 kuşla 2 Ekim’de gerçekleşmiştir. Göçü güney kıyılarında da hissedilir, ancak Akdeniz’deki büyük nehir deltalarında çok seyrektir. Marmara ve İç Anadolu’nun iç bölgelerinde göç sırasında birkaç yüzlük sürüler halinde görülebilir. Kışın yer yer yüksek sayılarda görülebilir, İç Anadolu’da genellikle azdır. Batı ve güneyde kışlayan sürüler iç bölgelerden göç alabilir, Aralık 1969’da Antalya Korkuteli’nde 950, Burdur Gölü’nde 740’lık sürülere rastlanmıştır. İlkbahar göçü mart ortası ve nisan ortası arasında yoğunlaşır, 24-31 Mart 1972’de Manyas Kuşcenneti’nde toplanan yaklaşık 10.000, 19 Kasım 2005’te Sandıklı ve Afyon arasında toplanan 2000 kuş ve Aralık 2004’te Meriç Deltası’nda toplanan binlercesi son derece istisnai bir kalabalık oluşturmuştur. Kışlama alanlarında mayısın ilk haftasına kadar kalabilir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Çam ormanları, meyvelik bahçeler ve nehir boyundaki riperyan alanlarda yuvalar.
Yuvası: Türkiye’den bir bilgi yoktur.
Yumurta sayısı: Türkiye’den bir bilgi yoktur. Muhtemelen 2 yumurta koyar.
Üreme dönemi: Nisan ve mayısta gösteri uçuşu yaptığı gözlenmiş, yumurta koyduğu varsayılmıştır. Yavrular mayıstan itibaren görülür. KAR: Nisan 1992’de, Kızılırmak Deltası Yörükler Ormanı’nda bazı bireylerin gösteri uçuşu yaptığı kaydedilmiştir. 3 Haziran 1992’de yuva yakınında bir kuş görülmüştür43. 16 Haziran 1975’te, Zigana Dağı Torul yakınlarında genç bireyler gözlenmiştir. GDA: 3 Mayıs 2004’te, Gaziantep Karkamış’ta gösteri uçuşu gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur21. Güneydoğu’da iranica alttürü ile bir geçişin görülebilir olduğundan bahseder. Doğuda iranica alttürünün casiotis alttürüne geçiş yaptığından dolayı iranica casiotis alttürünün bir sinonimi olabilir44.
Üveyik
Streptopelia turtur, European Turtle Dove
Yaygın ve yer yer çok çok sayıda bulunan yaz konuğu ve geçit türüdür.
Ülkenin çoğu yerindeki ormanlık ve tarımsal arazilerde genellikle oldukça çok ve yaygın olan bir yaz konuğudur. Batıda daha yaygın, doğuda da oldukça lokaldir. Kızılırmak Deltası’nda 1992’de toplam 600-800 çiftin ürediği tahmin edilmiştir43.Karadeniz ve Marmara bölgelerinde 1500 metreye kadar, Toroslar’da 200-1300 metrede, Kuzeydoğu Anadolu’da da 2000 metreye kadar yuvalar. Geçit sırasında daha yaygındır, sıka çok yüksek sayılarda görülür. İlkbaharda nisan başında gelir, ekim başına kadar kalır. İstanbul Boğazı’ndan ciddi ölçekte bir geçiş olmasa da Kuzeydoğu Anadolu ve kısmen Doğu Anadolu’da çok bol sayıda görülür. 1968 Eylül sonunda yüzlercesi Silifke ve Antalya arasındaki Akdeniz kıyısında gözlenmiş, yaklaşık 1000 tanesi 16 Haziran 1975’te Zigana Geçidi ve Trabzon arasında, aynı tarihte yaklaşık 3000-4000 tanesi Erzurum ve Gümüşhane arasında, yaklaşık 2000 tanesi 2 Mayıs 2004’te Birecik’in güneyinde gecelerken gözlenmiştir. İlkbahar geçişi az ölçekte de olsa özellikle kuzey bölgelerinde haziran ortasında kadar devam eder. En erken geliş tarihi 30 Mart’tır. Dönüş temmuzun son haftasında başlar, eylül ayında tepe yapar ve genellikle ekim başında biter. İç Anadolu’da en geç 28 Ekim’de görülmüştür.
Üreme
Yuvalama Alanı: Ağaçlık, çitlik ve yüksek çalıların bulunduğu doğal ve tarımsal arazilerde, meyve ve zeytin bahçelerinde, ormanlarda ve orman kenarlarında ürer.
Yuvası: Genellikle bir çalıya veya alçak bir ağaca, yerden 2-4 metre yukarıya yapılır. İnce dallardan örülmüş sığ bir platform olup, hafif çukur ortası otlar ve ince köklerle astarlanır.
Yumurta sayısı: On üç yuvada 2 yumurta, bir yuvada ise 1 yumurta kaydedilmiştir. Üç yuvada 2 yavru gözlenmiştir.
Üreme dönemi: Mayıs ayından itibaren yumurta koyar. yavrular temmuzda görülür. Türkiye dışında yılda iki hatta üç kez kuluçkaya yattığı ve üremenin ağustosa kadar devam ettiği bilinmektedir. Ancak, Türkiye’den henüz böyle bir gözlem kaydedilmemiştir. EGE: 10 Mayıs 1950’de, içinde yeni konmuş yumurtalar bulunan bir yuva en erken üreme kaydıdır34. İzmir ve Aydın Akköy’de mayısın ikinci yarısı ve haziran başında birkaç başka kayıt bulunmaktadır. 24 Haziran 1966’da, Bafa Gölü’nde içinde iki yumurta bulunan bir yuva gözlenmiştir. KAR: Kızılırmak Deltası’nda, Temmuz 1971’de 1 hektarlık ormanda sekiz tane kullanılan yuva sayılmıştır45. İÇA: 30 Mayıs 1999’da, Göreme yakınlarında dört erişkin gösteri uçuşunda gözlenmiştir. 25 Haziran 1992’de, Hasan Dağı’nda içinde bir ve iki yumurta bulunan ve muhtemelen ikinci kez kuluçkaya yatılan iki yuva bulunmuştur. Ancak, 13 Haziran 1907’de Karaman Karadağ’da içinde birkaç günlük iki yavru bulunan bir yuva kaydedilmiştir33, bu kaydın muhtemelen ilk kuluçkaya ait olduğu düşünülmektedir. GDA: 18 Mayıs 1993’te, Birecik’te içinde iki yumurta bulunan bir yuva bulunmuştur. 11 Mayıs 2004’te, Halfeti’de küçük bir meyve bahçesinde 1,7 metre boyundaki ağaçlarda ikişer yumurta bulunan iki yuva kaydedilmiştir. 8 Haziran 1993’te, Gaziantep yakınlarında yuva kuran erişkinler ve 14 Haziran 1996’da muhtemelen ikinci yuvayı kuran bireyler gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Büyük Üveyik
Streptopelia orientalis, Oriental Turtle Dove
Rastlantısal konuktur.
İlk kez 12-15 Ocak 2011 tarihlerinde Ayvalık’ta bir bahçede kaydedilmiştir. İlk kışında olan ve diğer Avrupa ve Orta Doğu kayıtlarıyla uyumlu olarak meena alttürüne ait olan ilk kışındaki bu birey iyi şekilde fotoğraflanmıştır. Ardından aynı kış, 7 Şubat 2011’de Yeşilırmak Deltası’nda bir birey gözlenmiş ve fotoğraflanmıştır.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yayılış alanı Doğu Asya’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur. Tür bugünkü Türkiye sınırlarında tanımlanmıştır.
Kumru
Streptopelia decaocto, Eurasian Collared Dove
Yaygın ve çok sayıda bulunan yerli ve yarı göçmendir.
Genellikle alçak bölgelerde bulunur, Doğu Anadolu’da oldukça yerel yayılış gösterir, Doğu Karadeniz’de yoktur. Son yıllarda hem Balkanlar hem de Orta Doğu’da yayılış alanında ciddi değişimler yaşanmış ve bu olgu46,47 tarafından incelenmiş ve Türkiye’yi de içine alan bu coğrafyada yayılış alanındaki genişleme belgelenmiştir. Bazı bölgelerde yarı göçmen olduğu düşünülür, kışları sert geçen iç bölgelerde kıyı bölgelerine bir hareket vardır. Kışın ve ilkbaharda yüzlerce kuştan oluşan sürüler gözlenmiştir. İstanbul ve diğer metropollerde küçük kumru ile rekabet edememiş ve yerini küçük kumruya bırakmıştır.
Üreme
Yuvalama Alanı: Tarım arazileri ve kentsel bölgelerde, özellikle köy ve kasabalarda yuvalar. İdeal koşullarda, yapraklı ve ibreli ağaçların karışık bulunduğu gelişmiş bahçe ve parklarda da ürer. Yuvasını ağaçlara veya yüksek çalılara yapar. Bazen Mersin’de gözlemlendiği gibi binalarda ve telefon direklerinde de yuvaladığı kaydedilmiştir48.
Yuvası: İnce dal ve bitki gövdelerinden oluşan cılız bir platformdur. Daha ince bitkisel materyaller ve diğer malzemelerle özensizce astarlanır.
Yumurta sayısı: Üç yuvada ikişer yumurta sayılmıştır. İki yuvada ikişer yavru gözlenmiştir.
Üreme dönemi: Genellikle nisan ve mayıs ayında ilk yumurtaları koyar. Türkiye’de ve diğer bölgelerde yılda iki kez kuluçkaya yatar. EGE: 23 Nisan 2003’te Aydın Akköy’de ve 9 Mayıs 1950’de İzmir’de kuluçkadaki erişkinler gözlenmiştir34. 2 Haziran 1954’te İzmir’de bir yuvada yeni bırakılmış iki yumurta kaydedilmiştir34. 29 Haziran 1966’da Akhisar’da, bir tespih ağacının üzerine yerleştirilmiş hasır bir sepetteki yuvada kuluçkaya yatmış bir erişkin gözlenmiştir. AKD: 18 Mayıs 1951’de Mersin’de bir erişkinin yuvasını astarladığı gözlenmiştir48. 3 Mayıs 1970’te İskenderun’da bir yüksek gerilim hattı direğine yuva kuran bir erişkin gözlenmiştir. 5 Mayıs 2003’te Dalaman Havaalanı’nda, bir sıra ibreli ağaçtaki yuvada kuluçkada bir erişkin gözlenmiştir. 6 Mayıs 2004’te Göksu Deltası’nda iki erişkinin kuluçkada olduğu iki yuva kaydedilmiştir. İÇA: 24 Nisan 1991’de Konya Hotamış’ta bir yuva bulunmuştur49. Haziran 1991’in ilk haftasında, Kayseri İncesu’da bir karaçamın içindeki yuvada iki yumurta tespit edilmiştir (BD). 23 Nisan 2004’te Şereflikoçhisar’da yol kenarındaki bir ağaçta kuluçkaya yatan bir erişkin gözlenmiştir. 15 Mayıs 2004’te Cihanbeyli’de bulunan bir yuvada yumurtadan yeni çıkmış iki yavru gözlenmiştir. GDA: 11 Mayıs 2004’te Halfeti yakınlarında yuva yapımı gözlenmiştir. 3 Haziran 1998’de Birecik’te iki yuvada ikişer yumurta bulunmuş, 11 Mayıs 2004’te ise iki yumurta kaydedilmiştir. 25 Haziran 2001’de Birecik’te, yuvadaki iki iri yavru bir yılan tarafından yenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur. Tür bugünkü Türkiye sınırlarında tanımlanmıştır.
Küçük Kumru
Spilopelia senegalensis, Laughing Dove
Nispeten yaygın ve çok sayıda bulunan yerlidir.
Ülkedeki yayılış alanı ve durumu50 tarafından ayrıntılı bir araştırma konusu olarak ele alınmıştır. Güneydoğu Anadolu, Doğu Akdeniz ve İstanbul çevresinde kasaba ve şehirlerde çok bol bulunan yerli kuştur. İstanbul’da gelen kuşların menşei Tunus’tan getirilen kuşlar olduğu düşünülür. Ayrıca tüm yurtta çok yerel olarak şehirlerde rastlanabilir. Bazı yerleşimlerde rekabet halinde olduğu kumruyu egale etmeyi başarırken, diğerlerinde kumru daha baskın çıkar. En yoğun olarak görüldüğü şehirler İstanbul, Adana, Mersin, Adıyaman, Gaziantep, Urfa, Mardin ve Diyarbakır’dır. Daha küçük sayılarda Antalya, Afyon, Ankara, Samsun, Erzincan ve Malatya’da, tek tük İzmir, Çanakkale, Edirne, Tekirdağ, Konya, Hakkâri ve Van’da bulunur.
Üreme
Yuvalama Alanı: İstanbul ve diğer şehirlerde yerleşim alanlarında, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da köyler ve tarım arazilerinde bulunur.
Yuvası: Bir çalı, ağaç veya bina cephesine yuva yapar. Yuvası, ince çalılardan yapılmış basit bir platform olup, otlar ve ince bitkisel malzemelerle astarlanır. Aynı yuva, yıl içindeki birbirini takip eden kuluçkalar için tekrar kullanılabilir. Yuvanın farklı tabakalardan oluşan yapısı ve eski dışkı kalıntıları, bu olgunun göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Yumurta sayısı: Bir yuvada 2 yumurta gözlenmiştir.
Yavru sayısı: Bir yuvada 2 yavru kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: İstanbul’da ve muhtemelen diğer ılıman ve sıcak şehirlerde yıl boyu yuvaladığı düşünülür. Diğer yerlerde üreme şubat ve mart arasında başlar. MAR: İstanbul’da, 28 Mart 1967’de çiftleşen bir çift gözlenmiş, 22 Nisan 1970’te bir pencere pervazındaki yuvada oturan bir çift görülmüş ve Temmuz 1968 sonunda yavrusu olan bir çift kaydedilmiştir. AKD: 28 Mart 2000’de, Adana Havaalanı’ndaki bir palmiyede bir çiftin yuvaladığı gözlenmiştir. 18 Mayıs 2004’te, Adana şehir merkezinde yeni palazlanmış bir yavru görülmüştür. GDA: 3 Mayıs 1964’te, Birecik’te yuvalayan çoğu çiftin yavrularını beslediği, ancak bir yuvada hâlâ iki yumurta bulunduğu kaydedilmiştir51. 11 Mayıs 2004’te, Halfeti’de yeni uçmaya başlamış ancak hâlâ hav tüyleri görülebilen bir yavrunun yaklaşık bir hafta önce yuvadan ayrıldığı belirlenmiştir. Yakın bir noktada, yerden 4 metre yukarıda, oturulan bir evin dış cephesindeki bir çıkıntıda yaklaşık 7 günlük iki yavru gözlenmiş ve yumurtlama tarihi 20 Nisan olarak hesaplanmıştır. Aynı yuvanın yıl içinde daha önce de kullanıldığı ve üremenin şubat ve mart aylarında başladığı gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Alttür tayini için inceleme yapılmamıştır. İstanbul’a Tunus’tan getirildiği düşünülen ve çevre bölgelere yayılan kuşlar phoenicophila alttürü olduğu düşünülür. Güneydoğu Anadolu’da ve buradan diğer bölgelere yayılan kuşların nominat alttüre olduğunu iddia etmiştir50.
Kap Kumrusu
Oena capensis, Namaqua Dove
Türkiye’ye yeni yerleşen ve lokal olarak bulunan yerlidir.
İlk kez Birecik’in kuzeyinde 23-24 Mayıs 2005’te bir dişi fotoğraflanmıştır. Ardından birer tane 23 Mayıs 2008’de Sinop’ta, 13 Mayıs 2010’da Niğde Çukurbağ’da, 8 Haziran 2012’de Kozanlı Gökgöl’de, 24 Haziran 2012’de Birecik’te ve son olarak 8 Kasım 2014’te Milleyha Antakya’da denizden gelen bir birey fotoğraflanmıştır. İsrail’de Arava vadisinde 1961’den beri yerleşik bir popülasyonun olduğu bilinir52.
Üreme
Yuvalama Alanı: Kurak ve sıcak bölgelerde bulunur. Muhtemelen Çukurova ve Şanlıurfa’da yuvalamıştır.
Yuvası: Tanımlanmamıştır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de yumurta sayısı bilinmemektedir.
Üreme dönemi: Bilinmemektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Paçalı Bağırtlak
Syrrhaptes paradoxus, Pallas’s Sandgrouse
Rastlantısal konuktur.
Belki de farazi olarak kabul edilmesi daha uygun olabilir. 1888’in Kasım ortasında, türün Batı ve Orta Avrupa’ya yaptığı büyük istilalardan biri sırasında, tahminen günümüzün Rumelifeneri’nde yakalanmış 4 Paçalı Bağırtlak, İstanbul’un kümes hayvanları pazarında görülmüştür5. Bu kaydın dışında , türün yeni yerleri kolonize ettiği 1859 ve 1863 yıllarında da Türkiye’ye ulaştığından söz etmiş ancak ayrıntılı bilgi vermemiştir53. 1962’de Tansu Gürpınar Konya Çumra Avcılar Kulübü’nde doldurulmuş 1 bireye rastlamıştır. Türün kaydedilmiş en büyük hareketleri Avrupa’ya sokulduğu 1863 ve 1888 yıllarında gözlenmiştir8. Türkiye’den güncel kayıt yoktur. Ortadoğu’daki diğer bölgelerde ise türden yalnızca “Büyük olasılıkla Hazar Denizi’nin doğusundaki İran steplerinin düzensiz konuğudur” diye söz edilmektedir54.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yayılış alanı Orta Asya’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Kılkuyruk Bağırtlak
Pterocles alchata, Pin-tailed Sandgrouse
Lokal ve nadir yaz konuğudur.
Geçmişteki çoğu sayımda 50-500 birey arasında kaydedilmiştir. Mayıs 1970’te Akçakale yakınında ve 1980’lerde Birecik’te 2000 bireye kadar sayıldığı da olmuştur. Ancak sözü geçen bölgede yakın zamanda yapılan, bir noktada en fazla ancak 31 bireyin sayıldığı ve türe 10 km karelik dört karede rastlanmış, büyük bir azalmanın yaşandığı kanıtlanmıştır22. Bağırtlak P. orientalis’da gözlendiği gibi, su içmek için Birecik’te Fırat Nehri’ni ziyaret eden birey sayısında yakın zamanda ciddi bir azalma görülmüştür. Büyük olasılıkla bu azalmanın nedeni kısmen, Suriye sınırından yukarıdaki baraj projeleri nedeniyle su seviyesinde yakın zamanda yaşanan değişimler olsa da, kurak bozkır alanlara açılan tarım arazileri azalmada rol sahibidir. İç Anadolu’da nadiren kaydedilmiştir. Mayıs 1971’de Tuz Gölü’nün doğusunda, Mayıs 1986’da ise Konya Havzası’nın güneyindeki iki noktada kaydedilmiştir. Kısa süre önce, Temmuz 1998’de, yalnızca bir kez ama büyük sayıda olmak üzere Van’da gözlenmiştir55. 19.yy’a ait kayıtlar Mersin’den (Mart ortasında) ve İzmir’den bildirilmiştir12.
Üreme
Yuvalama Alanı: Türkiye’de özellikle Şanlıurfa ili sınırlarında kurak bozkırda yuvalar.
Yuvası: Tanımlanmamıştır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de yumurta sayısı bilinmemektedir.
Üreme dönemi: Haziran 1977’de, K. Warncke tarafından içinde 2 yumurta bulunan bir yuvanın ve büyük olasılıkla aynı yuvada yumurtaları ya da yavruları ile ilgili olarak kuluçkaya yatmış bir erişkinin fotoğrafı çekilmiştir56.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de caudacutus alttürü bulunur.
Benekli Bağırtlak
Pterocles senegallus, Spotted Sandgrouse
Rastlantısal konuktur.
Her ikisi de Birecik’ten bildirilmiş olan iki kaydı vardır: 18 Temmuz 1986’da gözlenen bir dişi57 ile 20 Haziran 1999’da kaydedilen bir çift58. Her iki kayıt da gözlemciler tarafından çok iyi tarif edilmiştir. Bunların yanı sıra en az bir gözlemde daha, 17 Temmuz 1987’de yine Birecik’te, büyük olasılıkla bu türe ait 2 birey kaydedilmiştir. Bu gözleme ait bazı betimleyici ayrıntılar mevcuttur. Son olarak 26 Mart 2021’de Milleyha Antakya’da gözlenmiştir.
Benekli Bağırtlak önceden Suriye’nin orta ve güney bölgelerinde üremiştir ancak ülkenin kuzeyinden sadece bir tane, Eylül 1945 tarihli kayıt vardır. Yakın zamanlı bir diğer kayıt ise Nisan 1994’te ülkenin orta bölgesinden bildirilmiştir32. En yakındaki halen aktif üreme bölgeleri güney Irak ve Levant bölgesinde gibi görünmektedir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yayılış alanı Sahra Çölü ve Ortadoğu’dur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Bağırtlak
Pterocles orientalis, Black-bellied Sandgrouse
Nispeten lokal ve az sayıda yaz konuğudur.
Seyrek ancak nispeten yaygın olarak bulunan bir yerli kuş ve yarı göçmendir. İç Anadolu ile Doğu Anadolu’nun genelinde ve en azından geçmişte Güneydoğu Anadolu’da en az 2300 m’de bulunur. İç Anadolu bölgesinde özellikle yaygın yayılışlıdır. En azından önceleri bu bölgede türe sıklıkla büyük sürüler halinde rastlanmıştır. 100’ün üzerinde bireyin sayıldığı birkaç gözlem ve Eylül 1974’te kaydedilen 500 birey bu bölgeden bildirilmiştir. Türün esas olarak kış konuğu olduğu (aşağıya bkz.) Karadeniz, Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde az sayıda kaydedilir. Doğu Anadolu’da, Van Gölü çevresinde düzenli olarak kuzeyde Horasan ve Ağrı ile Kağızman ve Iğdır boyunca, doğuda Doğubayazıt bölgesine ve batıda Hafik’e kadar yayılır. Nadiren 50’yi aşan sayıda kaydedilmiştir. Tür şimdilerde, önceleri düzenli olarak 100’ün üzerinde sayıldığı Güneydoğu Anadolu’da, hatta Birecik’te bile çok nadir ve lokaldir22. Kuru step alanlarına yapılan tarım amaçlı değişiklikler sonucunda sözü geçen 3 bölgede de azalmaktadır.
Bağırtlak birçok bölgede yarı göçmendir. Kışın daha ılıman bölgelere hareket eder. Örneğin ekim sonu ile mart başı arasında İç Anadolu’nun birçok bölgesinde görülmez. Bu mevsimde, Ege’de ve Akdeniz Bölgesi’nde epey nadirdir. Gediz Deltası’na dek batıda da kaydedildiği olmuştur59. Akdeniz Bölgesi’nde ise Hatay’a dek güneyde rastlanmıştır. Bu kayıtlarda bildirilen birey sayısı genellikle düşüktür ancak Ocak 1970’te Acıgöl’de 120 birey kaydedilmiştir. Nisan sonunda Göksu Deltası’nda görülebilir60.
Üreme
Yuvalama Alanı: Çıplak zeminli ya da alçak, dağınık çalılar içeren kuru düzlük steplerde veya kurak, hafif eğimli tepelerde ürer. Genellikle yalnız ürer ancak en uygun habitatlarda, aralarında geniş mesafe bulunan birkaç çift bir arada bulunabilir.
Yuvası: Yere, genellikle astarlanmamış sığ bir çukura yuva yapar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlenen yumurta sayısı genellikle 3’tür. On bir yuvada 3 yumurta sayılmıştır. Üç yuvada yalnızca 1 yumurta bulunmuş olup, bu yuvaların tamamlanmamış kuluçkaya sahip olduğu kabul edilmiştir.
Üreme dönemi: Mayıs ayında yumurta koymaya başlar, yavrular haziran ayında çıkar. İÇA: 8-14 Mayıs 1876’da Kayseri’nin kuzeyinde, her birinde 3 taze yumurta bulunan 4 yuva kaydedilmiştir26. 3 Mayıs 1989’da Karapınar’da, üçünde 3, birinde 1 yumurta olan 4 yuva bulunmuştur. Aynı yerde, 10 Mayıs 1990’da bulunan bir diğer yuvada 3 yumurta sayılmıştır. 14 Mayıs 1993’te, Bolluk Gölü yakınındaki bir yuvada, tamamlanmamış bir kuluçkada tek bir yumurta kaydedilmiştir. 29 Mayıs 1983’te, Sultansazlığı’ndaki bir yuvada 3 yumurta bulunmuş61, yakındaki bir başka noktada 27 Mayıs 1972’de bulunan bir diğer yuvada da 3 yumurta kaydedilmiştir. 31 Mayıs 1974’te, Cihanbeyli yakınlarında içinde 3 yumurta bulunan bir yuvanın ve aynı yerde 12 Haziran 1973’te gözlenen yeni tüylenmiş bir yavrunun fotoğrafları çekilmiştir56.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur. Tür Türkiye’de tanımlanmıştır.
Toy
Otis tarda, Great Bustard
Lokal olarak çok az sayıda olan yerli bir türdür.
İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da lokal olarak çok az sayıda bulunur. Bilinen üreme alanları, geniş ve ağaçsız araziler, tarımsal mozaik alanlar ve yarı bozkır bölgeler olup insan baskısının düşük olduğu ve 1800 metre yükseklikteki doğu bölgelerinde görülür. Bugün popülasyonu 10’dan az alanda bulunmakta olup bu alanlar arasında devlet üretme çiftlikleri önemli popülasyonu barındırmaktadır. Tarımsal yayılma, avcılık, habitat kaybı ve değişimi nedeniyle popülasyonun uzun vadede azaldığı gözlenmektedir. Mevcut gidişat devam ederse soyunun tükenme tehlikesi yüksek bir olasılıktır.
Türkiye’deki eski yayılışını detaylandıran bir çalışmaya göre, geçmişte tüm bölgelerde bulunmaktaydı62, bu çalışmada tür için toplam 83 alan tanımlanmıştır. 1980’lerin başında, türün varlığını sürdürebilmesinin zor olacağı tahmin edilmiştir63. Sonraki veriler64–66, Türkiye’deki toy sayısında son 20-30 yılda ciddi bir azalma yaşandığını göstermektedir. 2000’li yıllarda popülasyonunun 764-1250 birey arasında olduğu tahmin edilmiştir67. Murat Nehri Vadisi ve Bulanık civarında, 2002 ilkbaharında 145 birey sayılmıştır. Doğu Anadolu popülasyonunun belkemiğini oluşturan Bulanık ve Muş Ovası’nda toplam 251 bireyin olduğu tespit edilmiştir68. Güneydoğu Anadolu’da ürediği yüksek bir olasılık olarak değerlendirilse de, 2004 yılında bölgede yapılan kapsamlı arazi çalışması sonucunda bölgede artık üremediği ortaya çıkmıştır22,69,70. 1997’ye yakın tarihlerde popülasyonun 800-3000 çift arasında olduğu tahmin edilmiştir. 1980’lerin başında Güneydoğu Anadolu’nun sınır bölgelerinde dikkate değer sayılarda kışladığı bilinmektedir63.
Ülkedeki popülasyonun çoğunluğu yerli bireylerden oluşsa da az sayıda göç almaktadır. Güneydoğu Anadolu’da kışlayan bireylerin ise Karadeniz’in kuzeyinden geldiği düşünülmektedir. Ege, Marmara ve güney kıyı şeridinde sonbahardan ilkbahara kadar daha geniş bir alanda kaydedilmiştir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Genellikle geniş, açık ve ağaçsız alanlar, büyük tarım alanları, nadasa bırakılmış tarlalar ve çayırlarda yuvalar. Sivrihisar’ın güneybatısındaki Aliken’de 45 erişkinin bulunduğu önemli bir arazinin %50’si buğday ve arpa tarlalarından, %40’ı nadas alanlarından ve %10’u taşlık bozkırdan oluşmaktadır. Kütahya civarındaki Altıntaş Ovası’nda, tahıl arazilerinin neredeyse yarısı her yıl nadasa bırakılmakta olup burada türün her yıl ürediği teyit edilmektedir13.
Yuvası: Derin olmayan, çevrelenmemiş bir çukur şeklindedir ve genellikle kısa, seyrek bitki örtüsü içinde ya da gelişen mısır veya otlar arasında bulunur. Türkiye’de yuva yapısına dair ayrıntılı bilgi bulunmamakla birlikte, diğer bölgelerde sade bir yapıdadır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlenen yumurta sayısı tanımlanmamıştır; başka bölgelerde genellikle 2-3 (nadiren 4) yumurta ile kuluçkaya yatar.
Üreme dönemi: Nisan ortasından ağustos ortasına kadar sürer. AKD: 9-11 Mayıs 1899’da Acıgöl yakınlarında kalmıştır35. Bu sürede yuva bulamamış fakat taze bir yumurta kendisine getirilmiştir ve o bölgede kuvvetle muhtemel hala küçük bir popülasyon bulunmaktadır13. İÇA: Tuz Gölü’nün doğu kıyısında 15 Nisan 1995’te erkeklerin ağaçsız tahıl tarlaları ve doğal bozkırlarda 2-6 bireylik gruplar veya tek olarak kur yaptığı belirlenmiştir; çiftleşme yalnızca bir kez gözlenmiştir66. Kayseri ile Çorum arasında 8-14 Mayıs 1876’da yapılan bir yolculukta “talan edilmiş bir toy yuvası” gözlemlenmiştir26. 1972 ilkbaharında Tuz Gölü’ndeki bir adada martı kolonisinde bir toy yumurtası bulunmuştur. 27 Haziran 1951’de Çubuk Ovası’nda bir yavruyla dişi, 25 Nisan 1965’te Ereğli’de ve Mayıs 1969’da Tuz Gölü’nde kur davranışı gözlenmiştir62. Tuz Gölü’nün doğu kıyısında 15 Nisan 1995’te kur davranışı kaydedilmiştir. GDA 14 Mayıs 1975’te Viranşehir’in batısında yanında yavrusu varmış gibi davranan bir dişi ve 14 Haziran 1983’te Batman yakınlarındaki Çöltepe’de orta boylu bir yavru ile dişi gözlenmiştir. DOA: 30 Mayıs 1992’de Bulanık’ta, içinde 6 kur yapan erkek ve bir genç dişi bulunan yaklaşık 30 bireylik bir grup gözlenmiştir. 7 Haziran 1987’de Hazar Gölü’nde Sivrice civarında bir yavru ve Van Gölü yakınlarında yavrusu varmış gibi davranan bir dişi kaydedilmiştir62. Sodalı Göl’ün doğusunda üreme sezonunda 32’den fazla birey gözlenmiş ve burada ürediği teyit edilmiştir13.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Asya Yakalı Toyu
Chlamydotis macqueenii, Macqueen’s Bustard
Rastlantısal konuktuk. Üreyen nüfusu geçen yüzyılda tükenmiştir.
Yaklaşık 100 yıl aradan sonra tekrar görülmüştür. İlk kayıt, 17 Aralık 2012’de Konya’nın Karapınar ilçesinde avcılar tarafından yaralı halde bulunan bir bireye aittir. Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ne getirilen bu kuş Dr. K. Erciyas’ın danışmanlığıyla tanımlanmıştır. 28 günlük tedavi ve rehabilitasyon sürecinin ardından 14 Ocak’ta Dr. Ortaç Onmuş tarafından sırtına verici takılarak doğaya bırakılmıştır. Serbest bırakıldığında birkaç metre uçabilmiş, ardından koşarak uzaklaşmıştır; ancak ertesi gün bir çakal tarafından ölü olarak bulunmuştur. Yaralanmasının göğsüne isabet eden bir avcı saçmasından kaynaklandığı ve göğüs kasındaki kurşunun tedavi sırasında çıkarılamadığı anlaşılmıştır. Kuşun bulunduğu alanda bağırtlak ve toy sürülerinin kışladığını öğrenilmiştir.
İkinci kayıt, 20 Ekim 2020’de Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bitkin halde bulunan, halkalı ve sırtında verici taşıyan bir bireye aittir. Sokakta göç yorgunu olarak bulunan bu bireyin bakımı kuş fotoğrafçısı Hakan Kahraman tarafından yapılmış, rehabilitasyonu tamamlanmıştır. 28 Ekim 2020’de Bayburt’un Balkaynak Köyü’nde doğaya salınan kuş, iki gün sonra Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Osmaniye Köyü kırsalında avcılar tarafından vurularak ölü bulunmuştur71.
Üçüncü kayıt, 2020 Aralık ayında Bitlis’te yaralı halde bulunan bir bireyedir. Bu birey, tedavi için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne getirildiğinde 550 gram ağırlığındaydı. Rehabilitasyon süreci sonunda ağırlığı yaklaşık 1,5 kilograma ulaşmıştır. Sağlığına kavuşan kuş, 17 Mart 2021’de Muş Ovası’nda TİGEM sahasında doğaya salınmış ve kuş fotoğrafçıları tarafından belgelenmiştir.
Eski üreyen popülasyona ait kayıtlar, 1912 yılı veya daha öncesinde Kars civarından gelmektedir72. Ayrıca 1917 öncesinde Aras Vadisi’nde çok küçük bir popülasyonun bulunduğu belirtilmiştir73. 1910 yılında Amik Gölü yakınlarında bulunan genç bir bireyin, Aharoni tarafından muhafaza edilemediği, ancak o dönemde bu bölgede muhtemelen üremenin olduğuna dair bilgiler aktarılmıştır74. 1981 yılında yapılan değerlendirmeler, Doğu Anadolu’nun ücra bölgelerde hala hem uygun üreme habitatlarının bulunduğunu, hem de buralarda ara sıra kışlayabileceğini öne sürmüştür63.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Parçalı yayılış gösterir, batıda Sina (Mısır) ve doğuda Arabistan’dan Moğolistan’a kadar uzanır, kuzeyde üreyenler uzun mesafe göçmenidir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Eskiden yakalı toylar tek bir tür altında Chlamydotis undulata sınıflandırılıyordu. Yapılan moleküler analizler ve kur törenindeki farklara göre Kuzey Afrika’da bulunan undulata ve Orta Asya’da bulunan macqueenii alttürlerinin farklı türler olduğuna karar verilmiştir.
Mezgeldek
Tetrax tetrax, Little Bustard
Çok lokal ve nadir yaz konuğu, nispeten yaygın ancak nadir geçit türü ve kış konuğudur.
İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da çok nadir ve lokal olarak bulunur. 1980-2000 yılları arasında soyunun tükenmiş olduğu düşünülmüştür. Ancak uzun bir aradan sonra İç Anadolu’da 1998 yılında iki küçük üreme kolonisi tespit edilmiş64 ve 2003 yılında farklı üç alanda kur davranışı sergileyerek uzun süreli kalma gözlenmiştir. Doğu Anadolu’da ise Muş yakınlarında ve Bulanık Ovası’nda daha güçlü bir popülasyonun var olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın, Güneydoğu Anadolu’da yapılan kapsamlı arazi çalışmalarında türün varlığına dair herhangi bir veri elde edilememiştir22.
Türün tarihsel yayılışı ve durumu62 tarafından karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir. Bu çalışmaya göre, türün esas yayılış alanı Marmara’nın güneyindeki bazı bölgeler, kıyı Ege, İç Anadolu’nun çok lokal alanları, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dur. Urfa Ceylanpınar’da 1960’lara kadar oldukça yaygındı ve son üç bölgedeki kayıtların çoğu üreme dönemi dışındaydı. Tür için 40 kadar alanın bilinmesinin bir nedeni Türkiye’deki durumu ile ilgili literatürün çoğu 1950 öncesine ait olmasıdır62. Toya benzer şekilde, tarımsal uygulamalar, habitat değişimleri ve avcılık nedeniyle popülasyon uzun vadede azalma göstermektedir.
Geç sonbaharda Karadeniz kıyısı boyunca nadir de olsa az sayıda birey göç geçişi yapar. 26 Ekim 2010’da Rize’de, 9 Kasım 2009’da İstanbul’da, 15 Kasım 2009’da Trabzon’da75 ve Aralık 2005’te Kızılırmak Deltası’nda kaydedilmiştir. Kış mevsiminde ise az sayıda birey Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında görülebilir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Türkiye’de üreme verisi yoktur; ancak diğer bölgelerde açık çayırlar ve mısır tarlalarında yuvalar.
Yuvası: Derin olmayan, çevrelenmemiş bir çukur şeklinde olup genellikle bitki örtüsü içine gizlenmiştir.
Yumurta sayısı: Normalde 3-4 (nadiren 2-5) yumurta ile kuluçkaya yatar.
Üreme dönemi: AKD Karamık Bataklığı’nda, 12 Temmuz 1969’da bulunan ölü bir bireyin neredeyse tüylenmiş yavru (palaz) olduğu düşünülmektedir. MAR Karacabey-Bursa arasındaki yaklaşık 60 hektarlık bir alanda, Mayıs 1937’de kur yapan 7 erkek vurulmuş ve burada üredikleri teyit edilmiştir62. GDA 8 Nisan 1981’de Ceylanpınar’da kur yapan bir erkek gözlenmiştir76. İÇA Konya Havzası’nda 23 Haziran 1998’de kur yapan bir erkek gözlenmiştir69. Ayrıca, 27 Mart 2004’te Kulu Gölü yakınlarında kur yapan iki erkek ve öten bir erkek ile kaçan bir dişi gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Önceden Otis cinsi altında yer almıştır (Collar N.;77.
Tepeli Guguk
Clamator glandarius, Great Spotted Cuckoo
Seyrek yaz konuğudur.
Nisan başı ve eylül başı arasında oldukça yaygındır. Ege’de nispeten daha sık görülür, diğer bölgelerde nadir olarak bulunur. Güneydoğu’da ürediğine dair kısıtlı kayıt vardır. En azından 1200 metreye kadar çıkar. Doğu Anadolu’da ağustos ve eylülde görülen gençler ve az sayıdaki ilkbahar kaydı büyük ihtimalle geçide işaret eder. İlkbaharda hem de sonbaharda göç dönemini ve yoğunluğunu belirlemek kolay değildir, buna rağmen ilkbahar geçişi nisan sonuna kadar devam eder78.
Üreme
Yuvalama Alanı: Türkiye’de sadece saksağanın paraziti olarak kaydedilmiştir.
Yuvası: Saksağan yuvalarına yumurta koyar.
Yumurta sayısı: Her yuvaya 1 yumurta koyar.
Üreme dönemi: Bu nedenle üreme takvimi, saksağanın üreme döngüsüyle eşzamanlıdır. MAR: Manyas Gölü’nde, 25 Mayıs 1967’de gösteri yapan ve sıkça seslenen eşleşmiş bir çift gözlenmiştir. EGE: 25 Haziran 1966’da Bafa Gölü’nde palazlanmış bir yavru gözlenmiştir. 4 Haziran 1971’de Güllük Körfezi’nde, oldukça erken bir tarihte bir genç birey kaydedilmiştir. 23 Mayıs 1993’te, Aydın Akköy çevresindeki tarım arazisinde bir genç birey tepeli toygarlar tarafından taciz edilmiştir. İÇA: 8 Mayıs 1945’te, içinde beş saksağan ve bir guguk yumurtası bulunan bir yuva kaydedilmiştir79. 21 Mayıs 1972’de, Ankara’da bir yuvada tek bir guguk yavrusu bulunmuş, saksağan yavrusu gözlenmemiştir. 14 Temmuz 1977’de, Kırşehir’de bir yuvada iki guguk yumurtası ve bir kırık saksağan yumurtası kaydedilmiş, aynı gün yakındaki başka bir yuvada yeni bırakılmış bir guguk yumurtası ve saksağan yumurtası tespit edilmiştir80. 7 Ağustos 1967’de, bir saksağan sürüsünün içinde iki genç guguk gözlenmiştir. 11 Temmuz 1969’da, Eskişehir Gordion’da bir genç birey kaydedilmiş, 4 Temmuz 1993’te Ereğli Sazlığı’nda iki genç birey birlikte gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Guguk
Cuculus canorus, Common Cuckoo
Yaygın ve çok sayıda bulunan yaz konuğudur.
Deniz seviyesinden itibaren 2000 metreye kadar yayılış gösterir, ormanlardan tarım arazilerine kadar farklı yaşam alanlarında ürer, hatta oldukça kurak ve açık arazilerde bile bulunur. Kızılırmak Deltası’nda tahmini 70-90 çiftin çoğunlukla Yörükler Ormanı’nda ürediği belirlenmiştir. Buna karşın, olası konak türlerinden saz kamışçınının yüksek sayılarda bulunduğu bataklık alanlarda çok seyrek rastlanmıştır43. Güneydoğu’da nispeten yereldir.
Geçit sırasında ülke çapında yaygın olarak görülür. Ülke genelinde nisan başından itibaren, Akdeniz ve Güney Ege’de mart sonundan itibaren görülür. Sonbaharda eylül sonuna kadar kalır. En erken 12 Şubat 2005’te Milas Tuzla Gölü’nde kaydedilmiştir. En geç kayıt 3 Ekim 1993’te Uluabat Gölü’ndendir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Yuva paraziti olarak konak türe bağlı olarak çok farklı yaşam alanlarında bulunur. Ormanlar, tarım arazileri, çalılıklar, bataklıklar ve hatta çok kurak bölgelerde gözlenebilir.
Yuvası: Türkiye’den gelen kayıtlarda şimdiye kadar kurak arazide yaşayan beş farklı konak türü tespit edilmiş olsa da, türün kullandığı konak sayısının çok daha fazla olmalıdır. Sazlıklarda yaşayan saz kamışçını ve büyük kamışçınının konak türler arasında yer aldığı varsayılabilir. Türkiye dışında dişilerin, büyük olasılıkla kendilerini de yetiştiren tek bir konak türe uzmanlaştıkları bilinmektedir. Bunun Türkiye’de de geçerli olup olmadığı bilinmemektedir.
Yumurta sayısı: Her konağa bir yumurta bıraktığı bilinir.
Üreme dönemi: Afrika’dan gelir gelmez, nisan ayından itibaren yumurta koyar. EGE: İzmir’de oturan34, 1950 yılında ak gözlü ötleğenin çalılık arazilerde en yaygın konak tür olduğunu aktarmıştır. 10 Mayıs 1950’de bir yuvada, hepsi yeni konulmuş bir guguk ve üç ötleğen yumurtası bulmuş, 26 Mayıs 1951’de terkedilmiş bir yuvada bir guguk ve iki ötleğen yumurtası kaydetmiştir. Bunun dışında, 2 Haziran 1951’de bir çalı bülbülü yuvasında bir guguk ve dört çalı bülbülü yumurtası gözlenmiş ve hepsi de kuluçkaya yatılmıştır. 28 Mayıs 1951’de, konak türü belli olmayan palazlanmış bir yavru kaydedilmiş olup, bu gözlem yumurtlamanın nisan sonunda gerçekleştiğini göstermektedir. Bu nispeten erken tarih, sonraki gözlemlerle de uyumludur. Aydın Altınkum’da, 22 Nisan 2002’de iki dişi guguk, yuva yapmak üzere olan kara boğazlı ötleğen çiftlerini takip ederken gözlenmiş, ötleğenlerin guguklara saldırması, onların konak yuvaları olduğu yönünde bir kanaat oluşturmuştur. KAR: Kızılırmak Deltası’nda, Temmuz 1971’de ölü bir genç birey bulunmuştur45. DOA: 16 Ağustos 1972’de Ağrı Kağızman’da, kır incirkuşundan yem isteyen iki genç birey gözlenmiştir. 17 Ağustos 1972’de, görünüşe göre bir ak kuyruksallayan tarafından yetiştirilmiş bir genç birey kaydedilmiştir. 1 Ağustos 1986’da, Bulanık’ta bir genç gözlenmiştir. GDA: 13 Ağustos 1986’da Gaziantep Işıklı’da bir genç birey gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Çobanaldatan
Caprimulgus europaeus, European Nightjar
Yaygın ve çok sayıda bulunan yaz konuğudur.
Batı ve güneyde oldukça yaygındır. Görünüşe göre Güneydoğu Anadolu hariç ülkenin geri kalan kesiminin de büyük bölümünde lokal olarak bulunur. Muhtemelen kayıtların gösterdiğinden daha yaygın olmasına rağmen Güneydoğu Anadolu’nun sadece güneyinde varmış gibi görünmektedir. Üreme sezonunda, en az 2300 m’ye kadar genellikle kuru çalılıklarda ya da açık ağaçlık alanlarda bulunur. Geçiş sırasında biraz daha yaygındır. En azından mayıs ortasından kuzeyde eylül sonuna ve güneyde ekim sonuna kadar görülür. İstisna olarak 6 Mart 1970’te Alanya’da yorgun bir birey bulunmuştur. En geç kayıt ise 10 Kasım 1970’te yine aynı bölgeden Erdemli’dedir. Hem ilkbahar hem de sonbaharda, Uluabat ve Manyas gölleri ile Göksu Deltası’nda81 40-100 bireylik gruplar kaydedilir. 26 Aralık 1996’da Sultansazlığı’nda bir kış kaydı iddiası vardır82. Diğer kış kayıtları 20 Kasım 2010’da Şile İstanbul ve 3 Şubat 2011’de Bismil’in doğusundan gelir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Seyrek ağaçların bulunduğu ya da açık arazideki kuru çalılıklar, açık yaprak döken ve ibreli ormanlar, orman kenarları ve ağaçların yakınındaki açık alanlar, çalılık kıyı kumulları ve seyrek çalıların olduğu küçük, kayalık vadilerde ürer. Yuvalamak için çıplak, kuru zemine ihtiyaç duyar.
Yuvası: Yumurtalarını çıplak toprağa bırakır ve yuva malzemesi kullanmaz.
Yumurta sayısı: Genellikle iki yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Mayıs başından eylül ayına kadar görülürler. Bu dönemde ötüşleri ve kanat çırpma kur davranışları gözlenir. Diğer bölgelerde olduğu gibi yılda iki kez kuluçkaya yattığı düşünülmektedir. AKD: Toroslar’da 2300 metreye kadar görülür. 25 Mayıs 2004’te Akköy’de, yaklaşık 1 metre boyundaki çalıların arasında, çıplak toprak parçalarının olduğu bir yamaçtaki yuvasında, bir yumurtanın üstünde kuluçkada olan bir erişkin gözlenmiştir. Yumurtlamanın tamamlanmamış olduğu düşünülmektedir. İÇA: 12 Mayıs 1970’te, Çay’da çalılıklarla kaplı bir yamaçta bir yuva bulunmuştur. GDA: 9 Haziran 2004’te, 2250 metrede, Nemrut Dağı’ndaki en büyük kraterin yakınlarında, kayaların ve küçük, çıplak açıklıkların olduğu yaprak döken, seyrek ağaçlık bir alanda muhtemelen bir çift havalanmıştır. Dişi, yuvalamaya uygun çıplak bir zeminden havalanmış, yaklaşık 80 metre mesafede büyük bir kayanın üstünde dinlenen erkek kısa bir ötüş sergilemiş ve ardından uçmuştur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de meridionalis alttürü vardır ancak bu tür içindeki varyasyon klinaldir. Meridionalis alttürünün geçerliliği ise tartışılmaktadır83 ve teşhisi zayıf temellidir.
Çöl Çobanaldatanı
Caprimulgus aegyptius, Egyptian Nightjar
Rastlantısal konuktur.
İlk kez 22 Nisan 2021’de Milleyha ve sahil şeridinde bir birey kaydedilmiş (E. Yoğurtcuoğlu), 24 Nisan 2022’de aynı bölgede tekrar gözlenmiştir (E. Yoğurtcuoğlu). 18 Nisan 2023’te bir birey daha kaydedilmiş (E. Yoğurtcuoğlu), 15 Mayıs 2024’te yine aynı alanda görülen birey 18 Mayıs 2024’e kadar bölgede kalmıştır (E. Yoğurtcuoğlu).
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Orta Asya, Arabistan ve Kuzey Afrika çöllerinde yuvalar.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Ak Karınlı Ebabil
Tachymarptis melba, Alpine Swift
Oldukça yaygın ve çok sayıda bulunan yaz konuğu ve geçit türüdür.
İstanbul’daki çok boldur ve Elazığ gibi birkaç başka şehirde de büyük kolonileri bilinmektedir. Deniz seviyesinden en az 2700 m’ye kadar ürer ancak çoğunlukla yaylalarda ve dağlık alanlarda kaydedilir. Özellikle Toroslar’da olmak üzere güneyde ve batıda en bol, kuzeyi ve doğusuyla sınırlı olduğu Güneydoğu Anadolu’da ise en azdır.
Lokal olarak önemli sayılarda kaydedildiği geçiş döneminde yaygındır. Düzenli olarak mart başı ya da ortasından itibaren kaydedilir. En erkeni 21’inde olmak üzere şubat sonunda üç kayıt vardır. Mart 1987 sonunda yüksek sayılar Çukurova üzerinden geçmiş84 ancak Göksu Deltası’nda 1971 ve 1973 yıllarında nisan başı ve ortasında yüksek sayılar kaydedilmiştir85. Sonbahar geçişi ağustos ortası ile ekim ortası arasında gerçekleşir; İstanbul Boğazı’nda eylülün ilk on günü41 ve Belen Geçidi’nde eylül ortasındaki iki hafta boyunca86 zirve yapar. Öte yandan, geriye kalanlar Trakya’da ekim sonuna kadar ve Akdeniz’de kasım sonuna kadar kaydedilir. Yüzlercesi, hatta binlercesi en az ekim sonuna kadar İstanbul’da kalabilir. İstisna olarak, 1994’te 6 ve 19 Aralık’ta İstanbul’da kaydedilmiştir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Kayalıklarda (kıyı ve iç kesimlerde), yüksek binalarda, yıkıntılarda (örneğin Van Kalesi, Doğu Anadolu), köprüler gibi insan yapımı yapılarda ve Kapadokya’daki peri bacalarında kolonileri bulunur. Koloniler, birkaç çiftten yüzlerce çifte kadar değişebilir. Örneğin, İstanbul’da 20 metrelik bir binanın tavan arasında 12 çift, Hakkâri’nin batısında ise 300 çift kaydedilmiştir.
Yuvası: Kaya yüzeyindeki yarıklarda, genellikle ince çatlaklarda; bir çıkıntıda ya da doğrudan yarığa tutunmuş şekilde yuva yapar. Uçuş sırasında topladığı bitki artıkları ve tüyleri tükürükle yapıştırarak sığ bir kâse oluşturur.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlenen yumurta sayısı 2 yuvada 1 yumurta, 3 yuvada 2 yumurta ve 6 yuvada 3 yumurta olarak kaydedilmiştir. 4 yuvada 3 yavru, 2 yuvada 2 yavru gözlenmiştir.
Üreme dönemi: Mayıs-temmuz ayları arasında tüm bölgelerde yuvalara giren erişkin bireyler gözlenmiştir. Türkiye’den yavruların yuvada kalma süresine dair kayıt yoktur ancak diğer bölgelerde yavruların 6-8 hafta yuvada kaldığı bilinmektedir. MAR: 21 Nisan 1970’te İstanbul’da, bir duvarla ahşap kepenk arasında bir çiftin neredeyse tamamlanmış bir yuva yaptığı gözlenmiştir. 3 Haziran 1992’de üç yumurtalı iki yuva bulunmuştur. 2004’te, eski bir binanın tavan arasında yuvalanmış en az 10 çift ve dar, dikey bir yarık oluşturan ahşap süs raflarının bir yüzeyine tutturulmuş yuvalarda üreyen iki çift kaydedilmiştir. 7 Haziran 2004’te yuvadan ve yuvaya uçan erişkinler, ayrıca yuvadan uçarken çiftleşen bir çift gözlenmiştir. 27 Haziran 2004’te bir erişkinin iki kez yuvaya uçup iki kanadıyla sıkıca tutunduğu ve en az bir büyük yavruyu beslediği görülmüştür. 13 Haziran 2006’da, bu binada kullanılan sekiz yuva bulunmuş; 17 Mayıs 2007’de iki çiftin yuva yaptığı ve bir erişkinin kuluçkada olduğu kaydedilmiştir. 14 Haziran 2006’da, bir tavan arasındaki artıkların arasında en az 12 çiftin yuvalandığı gözlenmiş; üç yuvada sırasıyla üç yumurta, üç yeni yumurtadan çıkmış yavru ve yumurtlamanın mayıs ortasında gerçekleştiğini gösteren yaklaşık 4-5 günlük iki yavru görülmüştür. EGE: 8 Mayıs 1950’de Çeşme yakınlarında, Ilıca’da bir kayanın yüzeyindeki dar bir çatlakta bir yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir34. İÇA: 14-15 Haziran 1977’de Göreme’de, bir güvercinliğin içinde 11 yuvanın görünür olduğu, 15 çiftlik bir koloni bulunmuştur. İki yuvanın sadece 30 cm mesafede olduğu bu kolonideki altı yuvada kuluçkanın ileri evresinde yumurtalar ve dört yuvada yeni yumurtadan çıkmış yavrular gözlenmiştir80. 14 Haziran 1993’te, Göreme’de başka bir peri bacasında, dik bir duvarda boş ancak yumurtlamaya hazır bir yuva ve bir güvercin oyuğunun dibinde iki yumurtalı başka bir yuva bulunmuştur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Ebabil
Apus apus, Common Swift
Yaygın ve çok sayıda bulunan yaz konuğudur.
Ülke genelinde şehirlerde ve köylerde, bazen de mağaralarda ve kayalıklarda yaygın olarak ürer. Karadeniz Bölgesi’nde nispeten seyrektir. Deniz seviyesinden en az 2300 m’ye kadar ürer. Daha çok nisan başından itibaren kaydedilmesine rağmen güneydeki birçok alana şubat sonundan itibaren gelmeye başlar. 1992’de Kızılırmak Deltası’nda geçişin nisan ortasında başladığı ve mayısın son iki haftasında zirve yaptığı belirtilmiştir43. Öte yandan, güneyde geçiş muhtemelen nisan sonu ile mayısın ilk haftasının sonu arasında84, İç Anadolu ile Doğu Anadolu’da ise mayısın ilk iki haftasında zirve yapar.
Geçişi, geniş bir cepheden sürekli ve yüksek sayılarda olabilir. Örneğin, 7 Mayıs 2002’de Mardin’de sadece 15 dakikada 3000 birey sayılmıştır. Üreme alanlarını ağustos başında terk etmeye başlar. 1 Ağustos 1974’te Aşkale’de sıradışı bir şekilde yaklaşık 10.000 birey kaydedilmiştir. Ağustos sonunda çoğu gitmiş olur: 1976’da Belen Geçidi’ndeki en yoğun geçiş 19-29 Ağustos’ta olmuştur86. Eylül sonuna kadar nadir olsa da yaygın olarak kalabilir. İstanbul’da ekim sonuna ve İç Anadolu’da kasım ortasına kadar kaydedilmesine rağmen 1960 ortalarında İstanbul Boğazı’nda 10 Eylül’e kadar büyük çoğunluğunun gitmiş olduğu Porter tarafından gözlenmiştir. Ankara’da da Ağustos başında büyük çoğunluğu ayrılmış olur. İlkbahar göçünde Şubat sonunda Hatay’da görülür, Ankara’da ise 1 Nisan gibi görülmeye başlar.
Üreme
Yuvalama Alanı: Çoğunlukla şehir, kasaba ve köylerde yuvalar. Hem kıyılardaki adalarda hem de iç kesimlerdeki vadi ve kanyonlarda, uzak yerlerdeki kayalıklarda ürer. Koloniler, birkaç çiftten Uludağ’da 1900 metrede otel çatılarında üreyen 200 kuşa kadar çeşitlilik gösterir87.
Yuvası: Genellikle yüksek binalarda, çatıların içinde ve saçakların altında, yıkıntılarda, köprü altlarında ve kayalıklardaki deliklerde ve yarıklarda yuva yapar. Uçuş sırasında topladığı otları, artıkları ve tüyleri tükürükle birleştirerek sığ bir kâse şeklinde yaptığı yuvası bir çıkıntıda ya da düz bir zeminde bulunur.
Yumurta sayısı: Türkiye’den net kayıt bulunmamaktadır ancak diğer bölgelerde genellikle 2-3 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Mayıs ayında yumurta koyar, yavrular temmuz sonunda uçmuş olur. Üreme döngüsünün tamamı (tek kuluçka) 8-10 hafta sürer ki bu süre küçük bir kuş için oldukça uzundur. MAR: 26 Haziran 1973’te Gülpınar’da, yuva malzemesi taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. EGE: 8 Mayıs 1950’de Çeşme yakınlarında, Ilıca açıklarındaki iki kayalık adacık ziyaret edilmiş, bir yumurtalı bir yuva (tamamlanmamış kuluçka) ve alçak kayalıklarda yatay bir çatlakta üç yumurtalı başka bir yuva bulunmuştur34. İÇA: 19 Nisan 1967’de Eber Gölü’nde, 24 Nisan 1967’de Akşehir Gölü’nde ve 15 Mayıs 2004’te Cihanbeyli’de uçarken çiftleşen erişkinler gözlenmiştir. 24 Haziran 1998’de Cihanbeyli’de, İnkuyu Vadisi’nde kayalıklarda yuvalanmış bireyler kaydedilmiştir. İÇA: 19 Nisan 1967’de Eber Gölü’nde, 24 Nisan 1967’de Akşehir Gölü’nde ve 15 Mayıs 2004’te Cihanbeyli’de uçarken çiftleşen erişkinler gözlenmiştir. 24 Haziran 1998’de Cihanbeyli’de, İnkuyu Vadisi’nde kayalıklarda yuvalanmış bireyler kaydedilmiştir. DOA: 13 Mayıs 1970’te Ardahan yakınlarında, bir kayalıkta muhtemelen bir ev kırlangıcına ait çamurdan yapılmış bir yuvaya giren bir erişkin görülmüştür. 5 Ağustos 1966’da Van’da olmak üzere, mayıs-temmuz ayları arasında yuva deliklerine uçan erişkinler gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de çoğunlukla nominat alttürü bulunur. Ancak pekinensis alttürünün de göçü sırasında Afrika’dan Çin’e göç ederken Doğu Anadolu’dan geçtiği tespit edilmiştir. Bu Doğu Anadolu’daki daha açık renkli bireylerin pekinensis genlerini taşıdığı düşünülür88. Muhtemelen Doğubeyazıt’ta kaydedilen Boz Ebabil kayıtları bu popülasyona aittir.
Boz Ebabil
Apus pallidus, Pallid Swift
Nispeten yaygın ve yer yer çok sayıda bulunan yaz konuğudur.
Durumu nispeten belirsizdir. Türkiye’de ilk kez, Amik Gölü ile Birecik, Halfeti ve Urfa’daki gözlemlere dayanarak belgelenmiştir89,90. 1966-67’de Uludağ’da (şimdi burada üreyen küçük bir popülasyon olduğu bilinmektedir), İstanbul’da ve İstanbul Boğazı’nda ilk gözlemler yapılmıştır91. İstanbul ve Uludağ’da, 1800-2500 m’de nispeten az sayıda kaydedilen bir yaz konuğudur. Artık İstanbul’da, Asya yakasında Kadıköy’le Bostancı arasında, Avrupa yakasında ise Bakırköy’le Ataköy arasında oldukça bol olarak ürediği bilinmektedir. Başka yerlerden daha nadir olarak bildirilir, en sık doğu Akdeniz’in uç kesimleri42,57,85,92 ve Güneydoğu Anadolu’nun Akdeniz’e bitişik bölgelerinde (Nemrut Dağı yakınları (Adıyaman) gibi muhtemelen ürediği yerlerde) kaydedilir. Ayrıca, güneybatı kıyıları ile Karadeniz’in güneybatısında da yaz aylarında potansiyel üreme habitatlarında kaydedilir.
Nisan başında Göksu Deltası’nda 150 bireye kadar kaydedilmesine rağmen özellikle batıda ve güneyde olmak üzere diğer alanlarda nadir bir geçiş türüdür. İlkbaharda nisan başından itibaren kaydedilir, 27 Şubat’ta Akdeniz’de bir kaydı vardır. Sonbaharda, ağustos ortasından eylül sonu/ekim başına kadar geçiş yapar. Bazen Batı Karadeniz’den ekim ortasına kadar ve İstanbul’dan ise Ekim sonuna kadar geçer. 21 Eylül 1987’de Uludağ’da bir günde 150 birey ve 2 Ekim 1997’de İstanbul Boğazı’nda 85 birey sayılmıştır.
22 Mayıs 1985’te, İshak Paşa Sarayı’nda üreyen birkaç çift kaydedilmiş, fakat sonraki değerlendirmelere göre bunların Ebabil’in pekinensis alttürüne geçiş yapan bireyler olduğuna karar verilmiştir.
Üreme
Yuvalama Alanı: Diğer bölgelerde, kayalıklardaki, duvarlardaki ve çatılardaki çatlaklarda yuva yapar.
Yuvası: Uçuş sırasında topladığı otları ve tüyleri tükürükle yapıştırarak sığ bir kâse şeklinde yuva oluşturur ve bu yuvaya 2-3 yumurta bırakır. Apus apus genellikle şehirlerin eski bölümlerinde, dar sokaklardaki eski binalarda ve insan yapımı yapılarda (duvarlar gibi) ürerken, boz ebabil İstanbul’da 1980’den sonra yapılmış nispeten yeni binaları tercih etmektedir.
Yumurta sayısı: Türkiye’den kayıt bulunmamaktadır ancak diğer bölgelerde genellikle 2-3 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Muhtemel üreme sezonunda, mayıs sonu ile ağustos arasında görülür. Türkiye’de yuvası ve kuluçka büyüklüğü tanımlanmamıştır. MAR: 1967’den bu yana, Uludağ’da 1850 metrede bazı binaların çatısına ebabillerle birlikte giren 25-40 birey düzenli olarak gözlenmektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Muhtemelen biraz daha koyu tüy örtüsü (her ne kadar brehmorum alttürü içinde de kayda değer bir varyasyon olduğu bilinse de), daha belirgin soluk boğaz lekesi ve toplamda daha büyük olan illyricus alttürü ile yer değiştirdiği Dalmaçya kıyıları dışında brehmorum alttürü vardır93,94. Bu illyricus alttürünün zayıf bir şekilde farklılaştığı ile ilgili değerlendirmesine95 geçerlidir. Nisan ayında Greco Burnu’ndan (Kıbrıs) alınan ve Tring Doğa Tarihi Müzesi’nde bulunan bir örnek (1951.13.740) illyricus alttürü ile çok iyi uyuşmakta ve bu formun Türkiye’de bulunabileceğini göstermektedir. Nominat pallidus alttürü doğuda bulunabilir21. Çok yıprandığında tüy örtüsü her iki yüzeyde de çok soluk olabilir ve bu durum pallidus formunun orada bulunabileceğini düşündürecek şekilde güneydoğuda yaz ortasında gözlediğimiz kuşlarla uyumludur. Daha önce de belirtildiği gibi, illyricus ve brehmorum alttürleri arasındaki farklılaşma açık şekilde çok hafiftir ancak hem bu formlar arasındaki hem de bu formlarla nominat pallidus alttürü arasında marjinal olan varyasyon örtüşmenin derecesiyle belirsizleşir ve muhtemelen yıpranmadan çok etkilenir. Burada kabul edilen şartlar altında, brehmorum ve illyricus formlarını nominat pallidus alttürünün sinonimleri olarak kabul etmek en iyisidir.
Küçük Ebabil
Apus affinis, Little Swift
Lokal ve oldukça çok sayıda bulunan yaz konuğu ve lokal yerlidir.
Çok lokal ve genellikle nadir bir yaz konuğudur. Atatürk Barajı kadar kuzeyde bulunduğu göz önüne alınırsa Doğu Anadolu’nun güneybatısındaki bitişik alanlarda da üremesi olasıdır. En büyük kolonileri Birecik ve Halfeti’de Fırat nehri kıyısındaki kayalıklarda ve buralardan uzakta Kilis’tedir. Göksu ve Çukurova Deltaları ile Mersin gibi birkaç komşu bölgede de kaydedildiği geçiş sırasında biraz daha yaygındır. İlkbaharda, mart ortasından en az nisan sonuna kadar geçiş yapar ve sadece geçiş yaptığı yerlerde düzenli olarak 20 bireye kadar kaydedilir. Sonbaharda, eylül ortasında çoğu gitmiş olur, nadiren eylül sonuna kadar kaydedilir. Son zamanlardaki üç kış kaydı iddiası muhtemelen kışın dağıldığı bilinen İsrail’in kuzeyindeki yerli popülasyona aittir94: bu kayıtların ikisi 6 Ocak 2007’de Antakya’dandır. Aynı yerde 4 Ocak’ta ve 13 Ocak 2008’de altışar tane kaydedilmiştir.
2 Temmuz 1970’te İskenderun Körfezi yakınlarında kaydedilen 8-10 birey yanlışlıkla Türkiye için ilk kayıt olarak bildirilmiştir (OST Bull. 7:1). 1881 yazında Antakya’da bir örnek alınmış96ve Ağustos 1871’de Büyük Ağrı Dağı yakınlarında muhtemelen şüpheli olarak gözlenmiştir97 . İlk güncel kayıt Nisan 1962’dedir89,98 ve 1970’lerin sonunda Akdeniz kıyılarında veya yakınlarında en az 11 güvenilir kayıt elde edilmiştir90.
Üreme
Yuvalama Alanı: Kayalıkların ve dar vadilerin bulunduğu kuru alanlarda ürer.
Yuvası: Genellikle kayalıklarda, bir çıkıntının altına ya da bir oyuğun veya mağaranın tepesine tutturulur. Diğer bölgelerde (örneğin Fas ve İsrail) binalar ve yapılar gibi korunaklı alanlara yuva yaptığı kaydedilmiştir ancak Türkiye’de böyle bir kayıt yoktur. Uçuş sırasında topladığı otları ve tüyleri tükürükle yapıştırarak küre şeklinde yaptığı yuvasını, ince otlar ve tüylerle kaplar. Tek bir yuva olabileceği gibi birkaç yuva birbirine yapışık da olabilir. Her yuvanın ayrı bir girişi ve boşluğu bulunur ancak yuvaların tamamı bitişik bir kütle oluşturur. Ayrıca, çamurdan yapılmış eski ve genellikle kısmen yıpranmış ev kırlangıcı yuvalarının içine de yuva yaparlar. Aynı yuvayı onarıp art arda yıllarca kullanabilirler ancak bu konuda Türkiye’de veri yoktur.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlenen yumurta sayısına dair veri bulunmamaktadır. Diğer bölgelerde olağan kuluçka büyüklüğü 2-3 yumurtadır.
Üreme dönemi: Nisan ve mayıs arasında yumurta koyar. Koloniler temmuz başına kadar aktiftir. Üreme döngüsü, küçük bir tür için oldukça uzundur. İlk yumurtanın bırakılmasından yavrunun yuvayı terk etmesine kadar geçen süre yaklaşık 9 haftadır ve genellikle yılda iki kez kuluçkaya yatar. AKD: 11 Nisan 1971’de İskenderun yakınlarında, dar bir vadideki mağarada üreyen yaklaşık 15 çift kaydedilmiştir99.GDA: En iyi bilinen üreme alanlarından biri Birecik’tedir. Fırat Nehri’nin doğu kıyısındaki ve yakınlardaki vadilerde yüksek kayalıklarda küçük koloniler bulunmaktadır. 23 Mayıs 2004’te Birecik’te yaklaşık 15 yuvalı bir koloni gözlenmiştir. Bu kolonide üç yuvanın bireysel, dört yuvanın eski ev kırlangıcı yuvalarının içinde ve yaklaşık sekiz yuvanın bir kütle halinde birleşik olduğu kaydedilmiştir. En erken üreme kaydı, Suriye sınırı yakınlarında, Kilis’te bir kayalıktaki mağarada 7 Nisan 1971’de bulunan 25 çifttir. Aynı bölgede 19 Ağustos 1972’de 60 birey gözlenmiştir. 14 Mayıs 1989’da Kilis yakınlarında üremeye uygun habitatlarda 120 birey kaydedilmiştir. 1973 yazında Birecik’te toplam 62 çift üremiştir. 19 Nisan 1988’de Birecik’teki yuvaların hâlâ boş olduğu görülmüştür. Burada mayıs-ağustos ayları arasında birçok yuvada erişkin bireyler kaydedilmiş, erişkinlerin 7 Eylül 1994’e kadar yuvalarına girdikleri gözlenmiştir. 8 Temmuz 1986’da Siirt yakınlarında 20 bireyden oluşan bir koloni bulunmuştur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de galilejensis alttürü bulunur.