19  İspinozlar - Çinteler

İspinoz

Fringilla coelebs, Common Chaffinch

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve kış göçmenidir.

İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da nispeten lokal bir türdür ve özellikle yerleşim çevresindeki tarım alanlarında yoğunlaşır. Bu bölgelerde muhtemelen kısmen göçmen ya da irtifa göçmeni olarak bulunur. Bitki örtüsünün geliştiği her türlü habitatta ürer. Ancak en yaygın olduğu yerler Karadeniz Bölgesi ve Trakya’daki dağlık alanlardır; burada 1100–2000 metreler arasındaki ibreli ve karışık ormanlarda gözlenir.

Geçit dönemlerinde çok daha yaygındır. Özellikle ekim ayının ilk üç haftasında, ülkenin kuzeyinde geniş bir cephe boyunca yüksek sayılarla geçiş yapar. 24 Eylül ve 8 Kasım 1966 tarihlerinde İstanbul Boğazı’ndan toplam 8865 birey, 18 Ekim 1980’de ise Küçük Çamlıca’dan 727 birey geçmiştir. Göç hareketi ağustos başında başlar ve en azından kasımın ilk haftasına kadar sürer; güney bölgelerde bu dönem daha da uzayabilir. En erken kayıt 20 Ağustos, en geç kayıt 8 Kasım’dandır. İlkbahar göçü mart ve nisan aylarında gerçekleşir; Erzurum’da 16 Mart–16 Nisan tarihleri arasında önemli sayılarda birey gözlenmiştir.

Marmara, Ege, Akdeniz ve daha seyrek olarak Karadeniz bölgelerinde, uygun habitatlarda ekim başından nisan ayına kadar büyük sayılarla kışlar. Ancak bu mevsimde nadiren çok yüksek yoğunluklara ulaşır. Örneğin, 1990–91 kışında Antalya’da yüzlerce birey kaydedilmiştir.

Üreme

Yuvalama alanı: Plantasyonlar, zeytinlikler, meyve bahçeleri ve yaygın olarak engebeli arazideki ibreli ormanlar da dâhil olmak üzere her türlü ormanlık alanda ürer. Marmara Bölgesi’nde en yüksek üreme yoğunluğu Uludağ’da 1100–1400 m arasındaki karaçam (Pinus nigra) ormanında tespit edilmiştir1. Kocaçay Deltası’nda alüvyal ormanda 31 hektarlık bir alanda hektarda 1,3 çift, çevredeki yaprak döken ormanda ise daha yüksek yoğunluk belirlenmiştir2. Kızılırmak Deltası’nda 1992 yılında ortalama yoğunluk 100 hektarda 15 savunulan alan olarak kaydedilmiştir3.
Yuvası: Muntazam ve derin bir kâse şeklindedir. Yosun, liken, ot, kök ve tüylerle örülür, örümcek ağlarıyla sarılır ve içi tüy, yün ve bitkisel havla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de az sayıda üreme kaydı vardır. İki yuvada dörder yumurta ve iki yuvada dört ve beş yavru kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: MAR: 25 Haziran 1973’te Üvecik’te bir erişkin tüylenmiş bir yavruyu beslerken, 26 Haziran’da Paşaköy çevresinde başka bir erişkin yuva materyali taşırken gözlenmiştir. KAD. 1 Haziran 1992’de Kızılırmak Deltası’nda ve 9 Haziran 1975’te Boyabat’ın kuzeyinde birer erişkinin yiyecek taşıdığı kaydedilmiştir3. AKD: 11 Mayıs 2003’te Ağla’da genç bir çamda, yerden 2 m yüksekteki yuvada yaklaşık 3–4 günlük dört yavru bulunmuş ve ilk yumurtlamanın 23 Nisan civarında gerçekleştiği tahmin edilmiştir. 28 Nisan 1967’de Akseki’de ibreli bir ormanda en yaygın tür olarak gözlenmiş ve dört yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. 19 Nisan 2004’te aynı bölgede, bir köknarın 3–4 m yüksekliğinde tamamlanmamış iki yuva bulunmuştur. 12 Mayıs 2005’te Uzuncaburç’ta beş yavrulu bir yuva ve 13 Mayıs’ta Mut’ta yavrulu başka bir yuva kaydedilmiştir. 27 Mayıs 1999’da Eğirdir’de tüylenmiş yavrusunu besleyen bir çift gözlenmiştir. İÇA: 26 Nisan 1983’te Kızılcahamam’da dört yumurtalı bir yuva bulunmuş4 ve 25 Mayıs 1992’de henüz uçamayan tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

İspinoz taksonomisinin karmaşık olduğu ve örneklerin eksikliği nedeniyle konunun belirsizliği bilinmektedir. Trakya’da coelebs alttürü, Güney Marmara, Karadeniz Bölgesi, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde caucasica alttürü bulunur; bu takson daha sonra transcaspia’nın sinonimi olarak kabul edilmiştir. Doğu Anadolu’nun güneyi, Güneydoğu Anadolu ve Hatay’daki bireyler geçici olarak syriaca alttürüne dahil edilebilir. Güney Ege, Toroslar ve Akdeniz kıyılarındaki bireyler ise, Girit Adası’ndaki bireylerde de görüldüğü üzere schiebeli ile syriaca arasında geçiş formu olabilir. Ayrıca, Kırım ve çevresinde bulunan solomkoi alttürünün Türkiye’de kışlama ihtimali de vardır. Roselaar, alttürler arasında yalnızca çok hafif farklar bulunduğunu, bu farkların da genellikle tüylerin yıpranması ve solması nedeniyle ayırt edilemediğini belirtmiş ve ispinoz taksonomisinin sorunlu olduğunu vurgulamıştır5.

Dağ İspinozu

Fringilla montifringilla, Brambling

Yaygın olarak nispeten çok sayıda bulunan kış konuğudur.

Ülkenin hemen her yerinde genellikle seyrek, ara sıra ve lokal olarak kalabalık sürüler hâlinde görülen bir kış konuğudur. Trakya, Batı ve Orta Anadolu’nun birçok yerinde kışlar; en yoğun olarak Kuzey, Batı ve İç Anadolu bölgelerinde görülür. Doğu Anadolu’dan az sayıda kayıt vardır ancak Malatya’da düzenli olarak kışladığı bilinmektedir. Güneydoğu Anadolu’da ise düzensiz olarak gözlendiği tahmin edilmektedir.

Göç, mart sonunda başlar ve bu dönemde orta ve güney bölgelerdeki bireylerin çoğu alanı terk etmiş olur; nadiren nisan ayına kadar kalanlar da görülür. En geç kayıt 21 Nisan tarihindedir. Türün yaz aylarında kalması çok nadirdir; bununla ilgili bilinen tek kayıt, Erzurum’da haziran başına kadar kalan bir bireye aittir6. Sonbahar’da Eylül sonu ile kasım sonu arasında genellikle İstanbul Boğazı, Trakya ve Kuzeydoğu Anadolu’ya ulaşır.

Bazı yıllarda yüksek sayılara ulaşır; örneğin 1966–67 ve 1988–89 kışlarında 1000’i aşan sürüler sıkça kaydedilmiştir. 1976 yılının başında İç Anadolu’da istisnai yoğunlukta gözlenmiştir. 1500 metreye kadar olan her türlü habitatta kaydedilmiştir.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Kuzey Avrupa ve Asya’da yuvalar.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Kocabaş

Coccothraustes coccothraustes, Hawfinch

Nispeten lokal olarak az sayıda bulunan yerli ve kış konuğudur.

Marmara, Karadeniz Bölgesi’nin batısı ve İç Anadolu’nun kuzeyinde yaygındır. Trakya’da yer yer çok bol olabilir. Güney Toroslar’da ürediği gözlenmiş7, bu bilgiyi güncel iki kayıt desteklemiştir: Toroslar’ın doğusundan temmuz ayına5 ve mayıs ortasında Mut’un doğusundan gözlenmiştir. Doğu Anadolu da uygun habitatlarda temmuzda Trabzon’da ve ağustosta Tunceli’de kaydedilmiştir8.

Ekim ayından itibaren tüm ülkede geçit sırasında kaydedilir; İstanbul Boğazı ve Borçka gibi göç izleme noktalarında nispeten az sayıda gözlenir. Trakya, Batı ve Orta Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kışlar. Kış kayıtlarının büyük bölümü Marmara, Ege ve Akdeniz’in kıyı kesimlerinden gelmekte ve bu bölgelerdeki ormanlık alanlarda yer yer çok sayıda birey görülebilmektedir. Bu dönemde İç Anadolu’da da kaydedilmiş, istisnai olarak Doğu Anadolu’da da gözlenmiştir. Bu bölgelerde irtifa göçü yaptığı düşünülmektedir.

Üreme

Yuvalama alanı: Çoğunlukla yaşlı ve yaprak döken ormanlarda, Marmara’da özellikle Trakya’da, Karadeniz Bölgesi’nin batısında ve nadiren İç Anadolu’da ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuva ile ilgili doğrudan bilgi yayımlanmamıştır. Diğer bölgelerde yuva genellikle bir ağaca ve 4 m’den yükseğe kurulur. Dal, kök ve likenlerden yapılan kâse şeklindeki yuva, daha ince kökler, bitki lifleri ve kıllarla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de veri yoktur. Diğer bölgelerde olağan yumurta sayısı 4–5’tir.
Üreme dönemi: MAR: 14 Mayıs 1970’te Belgrad Ormanı’nda bir çift, 18–29 Haziran 1973’te ise yiyecek taşıyan erişkinler gözlenmiştir. 21 Temmuz 1973’te Kavakköy’de yiyecek taşıyan erişkinler ve 17–19 Haziran 1973’te İstanbul Bebek’te yeni tüylenmiş yavruyu besleyen bir erişkin kaydedilmiştir. Bu son gözlem yumurtlamanın mayıs ortasında olduğunu göstermektedir. KAD. 9 Haziran 1978’de Alaplı’da yuva malzemesi taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. Bu kayıt muhtemelen telafi kuluçkasına veya ikinci kuluçkaya işaret etmektedir. İki kez kuluçkaya yatma yayılış alanının diğer bölgelerinde de zaman zaman gözlenmektedir. İÇA: 5 Haziran 1996’da Kızılcahamam’da yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Doğu ve Güney Balkanlar’daki kuşların nominat coccothraustes ile Güney Kafkasya’daki nigricans arasında yer alan bir klinal varyasyonun parçası olduğu düşünülmektedir5. Türkiye’nin batısındaki bireylerin nominat alttür altında değerlendirilmesi güvenli bir yaklaşımdır. Doğu Anadolu’dan örnekler toplanmış ancak sonradan kaybolmuştur; dolayısıyla nigricans alttürünün Türkiye’nin kuzeydoğusuna kadar ulaşıp ulaşmadığı kesin olarak söylenemez. Kayıt eksikliği nedeniyle Karadeniz Bölgesi’de olmadığı düşünülerek klinal varyasyonun geçerli olmadığı öne sürülmüştür5, ancak bu durumun gözlem eksikliğinden kaynaklandığından dolayı klinal bir varyasyon varsayımı mantıklı görünmektedir.

Çütre

Carpodacus erythrinus, Common Rosefinch

Yaygın olarak nispeten çok sayıda bulunan yaz konuğudur.

Karadeniz Bölgesi’nde en bol ve yaygın olarak bulunur. İç Anadolu’nun kuzeyinde oldukça lokal, ülkenin kuzeyi boyunca yayılış gösterir ve batıda Uludağ’a kadar ulaşır. Trakya’da yalnızca Bulgaristan sınırına yakın tek bir kayıt vardır; burada düzenli olarak ürediği düşünülmemektedir. Ülkenin batısına doğru yayılımının geçen yüzyılın ortalarında gerçekleştiği öne sürülmüştür9,10. Doğu Anadolu’da, uygun habitatın bulunduğu yerlerde güneyde Hakkâri Dağları’na kadar yayılır, ancak bu bölgede nispeten lokaldir. İç Anadolu’da örneğin Sultansazlığı’nda birkaç kez üreme tespit edilmiştir. Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde, haziran başında bir defa kaydedilmiştir11. Güneydoğu Anadolu’da da baharın sonuna doğru uygun habitatlarda rastlanmıştır, ancak üreme henüz doğrulanmamıştır.

Çoğunlukla nisan sonundan itibaren gelir, ancak en kuzeydeki üreme alanlarına varışı yaklaşık üç hafta gecikebilir. En erken 2 Nisan’da kaydedilmiştir. Üreme alanlarından ayrılış ağustosun ikinci yarısında başlar, eylül boyunca sürer. Doğu Anadolu’da 23 Ağustos’ta geçişte, en geç 3 Ekim’de gözlenmiştir. Eylül sonu ve ekim başında göç tamamlanır; en geç 12 Ekim’de kaydedilmiştir. Geçit sırasında daha yaygındır ve batıda çok nadir de olsa ülkenin her bölgesinde rastlanabilir. Kışlaması ise istisnadır; yalnızca bir defa 26 Aralık 2004’te Göksu Deltası’nda kaydedilmiştir.

Üreme

Yuvalama alanı: Üreme habitatı karışık ormanlar, tıraşlanmış veya yeniden dikilmiş ormanlar ve bahçeler olup 400 m’den Uludağ’da en azından 2700 m’ye kadar orta veya yüksek irtifada bulunur. Seyrek çalılar, çitler ve bodur ağaçların bulunduğu çayırlarda, alt örtüsü bulunan seyrek ağaçlı ormanlar, baltalıklar, bahçeler ve tarım arazilerindeki çalılıklarda ürer. Nemli ve içine girilemeyen çalılıklarda, göl ve nehir kenarındaki söğütlüklerde de sıklıkla bulunur.
Yuvası: Yuvasını bir çalıya veya genç bir ağaca, yerden 0,3–2 m yüksekliğe yapar. Bitki kökleri ve otlardan oluşan gevşek bir kâse şeklindeki yuvasını kökler ve kıllarla astarlar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada 4, altı yuvada 5 yumurta kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: KAD. Yeniçağa Gölü’nde yuva yapımı 20 Mayıs 1992’de başlamış, 29 Mayıs’ta bile henüz tamamlanmamıştır. 20 Haziran’da yuva yapan iki çift, 22 Haziran’da tek yumurtalı bir yuva ve 20 Haziran’da iki yumurtalı yuvalar gözlenmiştir; bu tarihlerde çevrede beş yumurtalı tamamlanmış kuluçkalar da kaydedilmiştir. Üç yuvadan ikisinde dört, birinde beş yumurta bulunmuştur. 27 Mayıs 1992’de Abant Gölü’nde ve 30 Haziran 1977’de İsmetpaşa’da yuva yapımı gözlenmiştir. 9 Temmuz 1970’te Kızılırmak Deltası’nda tüylenmiş yavrular, 11 Haziran 2004’te Yoncalı’da tek yumurtalı bir yuva, 15 Haziran’da aynı yuvada beş yumurta, ayrıca yine 15 Haziran’da başka bir yuvada beş yumurta kaydedilmiştir. Uludağ’da en erken ötüş 11 Mayıs 1993’te duyulmuştur. DOA: Sarıcan’da 16 Haziran 2004’te yuva yapımına uygun ama boş iki yuva, 25 Haziran’da ise iki yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. Geç yuvaladığı bariz bir türdür. 9 Haziran 1982’de Sultansazlığı’nda kaydedilen üç yavruyla birlikte uçan çiftin kaydı istisnai derece erkendir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Kuzey ve kuzeydoğu Anadolu’da kubanensis alttürü bulunur. En uç kuzeydoğuda ise erythrinus nominat alttürünün görülme ihtimali vardır5. Kubanensis, Orta Avrupa ile daha doğudaki popülasyonlar arasında taksonomik bir köprü olarak değerlendirilir12.

Şakrak

Pyrrhula pyrrhula, Eurasian Bullfinch

Lokal ve seyrek yerli ve yarı göçmendir.

Karadeniz Bölgesi’nde, 2500 m’ye kadar olan yükseltilerde yaygındır. Marmara ve Kuzey Ege’de ise dağlık ibreli ve yer yer karışık ormanlarda çok yerel olarak görülür.

İç Anadolu’nun kuzey sınırında, kış aylarında düzenli olarak gözlenir. Kuzeydoğu Toroslar’ın en uç kesimlerinden haziran ve temmuz aylarına ait kayıtlar mevcuttur. Ekim ile şubat arasında, batı ve orta bölgelerde —özellikle kıyı kesimlerinde— daha yaygındır ve küçük gruplar hâlinde görülür. Ankara’da mayıs sonuna kadar kalmıştır. Aynı dönemde istisnai olarak Birecik’te de kaydedilmiştir.

Üreme

Yuvalama alanı: Çoğunlukla Karadeniz Bölgesi’nde 900 m’nin üstündeki sık ibreli ve karışık ormanlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuva ile ilgili kayıt bulunmamaktadır. Diğer bölgelerde yuva genellikle bir çalı veya genç bir ağacın üzerine, yerden 1–2 m yükseğe yapılır. Sığ yapıdaki yuva, ince dallar, yosun ve likenlerle örülür; kökler ve kıllarla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de veri yoktur. Diğer bölgelerde olağan yumurta sayısı 4–5’tir.
Üreme dönemi: KAR: 9 Haziran 1975’te Boyabat’ta tüylenmiş yavrularını besleyen bir çift gözlenmiştir. Bu kuşların habitatı, yaklaşık 1300 m yükseklikte, arada tarım arazileri, birkaç yapraklı ağaç ve çalı bulunan çamlarla kaplı kireçtaşı tepelerdir. 25 Ağustos 2000’de Sivrikaya’da sık orman içinde yavrular, 31 Ağustos 1973’te İkizdere’de iki yavru gözlenmiştir. Bu kayıtlar büyük olasılıkla ikinci kuluçkaya aittir ve çift kuluçka, bu enlemdeki diğer bölgelerde de yaygındır.

Alttürler ve Sınıflandırma

Anadolu’da üreyen bireyler rossikowi alttürü olarak tanımlanmıştır. Batı Karadeniz için Karadere, Bolu Dağı, Abant Gölü ve Ilgaz Dağları’nda toplanan örnekler ile morfolojik ölçüm verilerine dayanarak paphlagoniae adlı bir alttür tanımlanmıştır5. Ancak bu üreme bölgesinden çok sayıda örnek incelenmiş ve taksonomik düzeyde tanımlanmasını destekleyecek argümanların zayıf olduğu belirtilmiştir13. Bu nedenle paphlagoniae taksonunu rossikowi’nin bir sinonimi olarak değerlendirmek daha uygundur. Tring Doğa Tarihi Müzesi, Manchester Müzesi ve Sofya Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’ndeki Avrupa ve Batı Asya’dan toplanan örnekler incelendiğinde, pek çok coğrafi tanımın geçerli olmadığı düşünülmektedir. Örneğin, germanica ve europaea alttürlerini uzun bir örnek serisiyle bile birbirinden kesin biçimde ayırmak mümkün değildir; bu nedenle germanica alttürü bir sinonim kabul edilmiştir. Ayrıca, nominat pyrrhula alttürünün Türkiye’ye kış aylarında ulaşması olasıdır. Nitekim 2004 sonbaharındaki bir akın sırasında Bulgaristan’da bu tipe benzeyen kuşların gözlendiği bildirilmiştir14.

Alamecek

Rhodopechys sanguineus, Crimson-winged Finch

Lokal olarak az sayıda bulunan yerli ve irtifa göçmenidir.

Yüksek ve nispeten kurak dağlık alanlarda bulunur. Doğu Karadeniz’in doğusu ve iç kesimleri, Doğu Toroslar ve etekleri ile İç Anadolu’da Tuz Gölü’nün doğusundaki dağlık alanlarda yer yer boldur. Genellikle seyrek bitkili kayalık yamaçları tercih eder. En azından Ağrı Dağı’nda 4200 m’ye kadar, Doğu Anadolu’da sıkça 1600 m’nin üzerindeki tarım arazilerinde ve daha batıda düzenli olarak en az 900 m’ye kadar olan nispeten alçak bölgelerde ürer. Üreme genellikle nisan ayında başlar, doğuda ise bu dönem muhtemelen biraz daha geçtir. Eber Gölü çevresinden gelen, biri Mayıs 1967’de diğeri 1992’de kaydedilmiş iki üreme dönemi kaydı, ana yayılış alanının sınırındandır. Buna ek olarak, daha güney ve batıdan da üreme dönemi kayıtları vardır.

Kış aylarında İç Anadolu’nun bozkırlarında nadiren görülür. Ege’de tek tük, Marmara’da ise istisnai olarak Biga’da kaydedilmiştir15. Ancak kışın çoğunlukla Doğu Anadolu’da, 2000 m’ye kadar olan yüksekliklerde kalır.

Üreme

Yuvalama alanı: Seyrek bitkili, çıplak topraklı ve taşlı dik yamaçlarda, ara sıra bodur ağaçlar arasında ve lav yataklarında, neredeyse tamamen bitkisiz alanlarda ürer. Ayrıca, Tuz Gölü’nün doğusunda bağlık ve dağınık ağaçlı yamaçlar ile kayalık vadiler ve seyrek, bodur ağaçlı düz açık arazilerde de bulunur5.
Yuvası: Meke Tuzlası’nda (Konya) 1100 m rakımda, 45° eğimli küllü yamaçlarda ve yaklaşık 40 × 50 × 20 cm boyutlarındaki lav plakalarının altında, girişi doğuya bakan yuvalar bulunmuştur16. Aynı bölgede lav plakalarının altına ek olarak alçak adaçayı (Salvia) öbeklerinde de yuvalar tespit edilmiştir17. Yuvalar kuru bitki gövdelerinden kabaca örülür ve ince ot ile bitkisel liflerle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de 5 yumurtalı üç yuva, 5 yavrulu bir yuva kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Nisan ayında yumurta koymaya başlar, yavrular ağustos ayına kadar görülebilir. Yayılış bölgesinin diğer kısımlarında da yılda iki kez kuluçkaya yatar. AKD: 13 Nisan 1994’te yuva yapımı ve kur davranışı gösteren çiftler gözlenmiş, 19 Temmuz 1971’de Torosdağ’da yeni tüylenmiş yavrularını besleyen erişkinler kaydedilmiştir. İÇA: 6 Mayıs 1968’de Meke Tuzlası’nda biri dört yavru ve bir yumurtalı, biri yumurtalı, diğeri uçmaya hazır yavrulu olmak üzere üç yuva bulunmuştur. Yumurtlamanın sırasıyla 17, 20 ve yaklaşık 1 Nisan’da gerçekleştiği tahmin edilmiştir16. 30 Nisan–9 Mayıs 1970 arasında yumurtalı dört yuva tespit edilmiş, 20 Nisan 1970’te beş ve dört yumurtalı iki yuva kaydedilmiş, ertesi gün ikinci yuvaya bir yumurta daha eklenerek beşlenmiştir. 22 Nisan’da beş yumurtalı ve tek yumurtalı iki yuva bulunmuş, 21 Nisan 1973’te biri boş ancak yumurtlamaya hazır, diğer ikisi ise yumurtalı üç yuva kaydedilmiştir17. 4 Mayıs 2005’te bir kayanın altında dört yumurtalı bir yuva bulunmuş, yumurtlamanın henüz tamamlanmadığı anlaşılmıştır. 9 Mayıs 1967’de Sultan Dağları’nda çiftleşme, 19 Haziran 1996’da Karadağ’da tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir18. 24 Temmuz 1971’de üç tüylenmiş yavru, 25 Haziran 1977’de ise en az üç çiftin yavrularına yiyecek taşıdığı ve bir çiftin iki tüylenmiş yavrusunu beslediği kaydedilmiştir19. DOA: 2 Haziran 1969’da Görentaş yakınlarında bir erişkinin yuva malzemesi taşıdığı, 11 Mayıs 1992’de Van yakınında bir çiftin yuva üstünde olduğu gözlenmiştir. 1966 yazında Temmuz sonu ile Ağustos başında Süphan Dağı’nda birkaç aile grubu kaydedilmiştir. Erzurum yakınlarında bir yıl içinde iki kez ürediğine dair gözlemler vardır. 20 Ağustos gibi geç tarihlerde uçabilen yavruların bulunduğu aile grupları bunun kanıtı olarak sunulmuştur6.

Alttürler ve Sınıflandırma

Tip örneği Erzurum’dan toplanmıştır; dolayısıyla nominat alttür bulunur. Kuzeydoğu Afrika’da Atlas Dağlarındaki alienus alttürünün bütün giysilerindeki farklılıklar ve morfolojik özellikleri dikkate alınarak iki allopatrik tür olduğu öner sürülmüş20, bu öneri kabul görmemiştir. Bilimsel ismin doğru yazılışına dikkat ediniz21. Cins düzeyinde taksonomik tartışmalar için doğu alameceğine bakınız.

Küçük Alamecek

Bucanetes githagineus, Trumpeter Finch

Çok lokal ve az sayıda yaz göçmenidir.

Nisan sonu ile ağustos ortası arasında görülen nadir bir yaz göçmenidir. Güneydoğu Anadolu’da ürediği ispatlanmıştır22. Yayılışı düzenli bir göçten ziyade, göçebe hareketlerle açıklanabilir. Kuzeyde Doğubayazıt’a kadar, güneyde ise Akdeniz Bölgesi sınırına kadar ulaşabilir.

Kayıtlar şöyledir: 24 Mayıs 1974’te Iğdır Tuzluca’da iki erkek ve iki dişi; aynı tarihlerde Tuzluca ile Kağızman arasında çok sayıda birey; 6 Haziran 1987’de Gaziler (Tuzluca-Kağızman) yakınlarında altı birey; 13 Haziran 1977’de Nemrut Dağı’nda (Tatvan) muhtemel bir birey23; 28 Haziran 1977’de Gaziantep Yeşilce’nin güneyinde beşi genç yedi birey ve aynı bölgede Haziran 1996, Mayıs 1997, 1999 ve 2000’de tekrar gözlemler24,25; 10 Mayıs 1979’da Alanya-Manavgat arasında bir çift; 17 Ağustos 1987’de Tatvan Nemrut Dağı’nda bir erkek23; 24 Nisan 1988’de Silifke–Mersin arasında bir birey; 17 Mayıs 1989’da Birecik–Cizre arasında bir birey; 16–17 Haziran 1990’da Birecik’te bir birey26; 17 Mayıs 1992’de yine Birecik’te üç birey24; 8 Temmuz 1997’de Doğubayazıt’ta bir birey; 31 Temmuz–2 Ağustos 1998’de aynı bölgede iki birey27; 24 Haziran 2004’te iki genç28; 10 Ağustos 1998’de Tatvan Nemrut Dağı’nda üç dişi veya genç birey; 29 Nisan 1999’da Diyarbakır Çınar–Göksu Barajı’nda iki birey29; 13 Haziran 1999’da Göksu Deltası’nda iki erkek25; 30 Mayıs 2005’te Erciş’in batısında Van Gölü kıyısında bir çift; 26 Mayıs 2005’te Pervari’de öten bir erkek; 1 Nisan 2008’de Mileyha’da bir birey.

Küçük Alamecek ile Doğu Alameceği’nin Tuzluca ve Doğubayazıt çevresinde birlikte kaydedilmesi bu türlerin karıştırılabileceği ihtimalini doğursa da, gözlemler ayrıntılı tariflerle desteklenmiştir. Azerbaycan’da her iki türün aynı bölgede yan yana ürediği de belgelenmiştir30. İlk kayıt iddiası31 belgelenmediği için geçerli sayılmamış ve reddedilmiştir32. 1974’ten bu yana 22’den fazla güvenilir ve ayrıntılı kayıt yayımlanmıştır.

Üreme

Yuvalama alanı: Türkiye ve Ermenistan’da yayılış alanının kuzey sınırında yer alır. Türkiye’de özellikle Doğubayazıt ve Gaziantep çevresinde ürer. Diğer bölgelerde çölde kayalık alanlarda, alçak bir yarda, kaya çatlağı ya da oyuklara; bazen duvarlara, teraslara ve eski binalara yuva yapar. Yuvasını zaman zaman bir kayanın ya da alçak bir çalının gölgesine kurabilir.
Yuvası: Kâse şeklindedir. Bitki kökleri, dallar ve otlardan yapılır, içi kıl ve yünle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de doğrudan veri yoktur. Diğer bölgelerde ortalama 4–6 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Diğer bölgelerde üreme mart ve nisanda başlar ve yılda iki kez kuluçkaya yattığı bilinmektedir. DOA. 24 Haziran 2004’te Doğubayazıt’ta iki tüylenmiş yavru kaydedilmiştir28. Temmuz 2006’da Doğubayazıt çevresinde bir yuva tespit edilmiştir. Komşu Ermenistan’da 17 Nisan 1961’de Vedi yakınında üreyen bir çift, 7 ve 31 Temmuz 1995’te çiftler ve bir genç birey, 4 Ağustos’ta ise bir erişkin ve dört gençten oluşan bir aile grubu su içerken gözlenmiştir33. GDA: 28 Haziran 1977’de Gaziantep yakınında beş yavru gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’den toplanmış hiçbir örnek bulunmamaktadır. Ancak ülkede gözlenen bireylerin güvenle crassirostris alttürüne ait olduğu söylenebilir5. Taksonomik değerlendirme için Doğu Alameceği altındaki tartışmalara bakınız.

Doğu Alameceği

Bucanetes mongolicus, Mongolian Finch

Lokal olarak az sayıda bulunan yerli ve irtifa göçmenidir.

Genellikle küçük sayılarda, Doğu Anadolu’nun en doğusunda bulunur. Başlıca yayılış alanı Kars ve Van illerinin Ermenistan ve İran sınırına yakın bölgeleri ile güneyde Hakkâri, doğuda ise Tunceli’deki Munzur Dağları ve Sultanbaba Dağı’dır. Bu yayılış alanının dışındaki bölgelerde tür irtifa göçmeni olarak görülmektedir30. Doğu Karadeniz’de sık ziyaret edilen Sivrikaya’da da gözlenmiştir. Güncel tüm kayıtlar, 800–2700 m arasındaki kurak, yarı kurak ve kayalık dağlık alanlardan bildirilmiştir; daha yüksek rakımlarda da bulunması muhtemeldir. Genellikle alçak çalılıklar, otsu bitkiler ve açık yamaçlarda görülür. Türkiye’den bildirilen yaklaşık 60 kayıt, hepsi 1977 sonrasına aittir ve en fazla 25 bireylik grupları kapsamaktadır25,34,35.

Tarihi ancak yetersiz belgelenmiş bazı kayıtlar da mevcuttur. Mayıs 1911 ve 1912’de Nahçivan’daki Bulgan yakınlarında, bugünkü Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan sınır üçgenine yakın bölgelerde gözlenmiştir36. Ayrıca 1915 ilkbaharında Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde küçük bir sürü tespit edilmiştir37. Türün, Ermenistan’ın güneyinde büyük olasılıkla ürediği bilinmektedir38,39. Bu erken dönem kayıtlar bir zamanlar şüpheli kabul edilmişse de32, güncel bulgular ışığında değerleri yeniden anlaşılmıştır. Türün Türkiye ve Batı Palearktik’teki durumu kapsamlı şekilde ele alınmıştır4042.

Üreme

Yuvalama alanı: Kurak ve kayalık bölgelerde, taşlık çıplak arazideki seyrek ve alçak çalılıklarda, genellikle nispeten yüksek ve dik yamaçlarda ürer. Doğu Anadolu’da İshak Paşa Sarayı çevresinde seyrek bitkili yamaçlarda, yar eteklerinde; Iğdır Tuzluca’da alçak otsu bitkilerin ve yaklaşık 1 m yüksekliğindeki seyrek çalıların bulunduğu iki kurak vadide gözlenmiştir. Geniş siyah lav düzlüklerinde, seyrek vejetasyonlu alanlarda da bulunabilir.
Yuvası: Türkiye’den doğrudan kayıt yoktur. Diğer bölgelerde yuva yerde, küçük bir çatlakta ya da oyukta veya üstten sarkan alçak bir çalı ya da kayanın gölgesinde yer alır. Seyrek ve derin olmayan kâse şeklindeki yuva, kuru ot kökleri ve yaprak şeritlerinden yapılır, kıl ve yünle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlem yoktur. Diğer bölgelerde ortalama yumurta sayısı 3–5’tir.
Üreme dönemi: Haziran başında yumurta koyar. Yavrular haziran sonu ve temmuz başı çıkar. Diğer bölgelerde olduğu gibi yılda bir kez kuluçkaya yattığı tahmin edilmektedir. DOA: 17 Temmuz 1988 ve 21 Temmuz 1994’te İshak Paşa Sarayı çevresinde birçok genç, haziran 1996 başında çoğunlukla çiftler hâlinde 20–42 erişkin ve 9 Ağustos 2001’de bir genci besleyen bir dişi kaydedilmiştir. 16 Temmuz 1990’da Çaldıran Aşağı Mutlu’da bir çift iki yavruyu beslerken, 23 Haziran 2000’de Doğubayazıt’ta bir yuvada üç yavru bulunmuş ve yumurtlamanın haziran başında gerçekleştiği anlaşılmıştır. 28 Temmuz 2004’te Serpmetaş’ta bir çift ve üç genç birey gözlenmiştir28. 23 Ağustos 1982’de Sultanbaba Dağı’nda genç bir birey kaydedilmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür. Uzun süre boyunca tür düzeyinde tanınıp tanınmaması ve hangi cinse ait olduğu tartışmalı olmuştur. Uzun süre boyunca alamecek (Rhodopechys) ve boz alamecek (Bucanetes githagineus), tek bir cins (Rhodopechys) altında değerlendirilmiştir30,4345. Ancak bazı araştırmacılar dört türü (Rhodopechys, Bucanetes, Eremopsaltria, Rhodospiza) bir araya getirerek Bucanetes cinsinde toplamıştır. Bu yaklaşım, morfolojik ve davranışsal benzerliklerle desteklenmiştir. Ancak son analizler bu grubun monofiletik olmadığını ve farklı evrimsel çizgilerden geldiklerini göstermiştir. Doğu Alameceği, Swinhoe’un önerisiyle bir dönem Carpodacus cinsi altına da alınmıştır46. Bu öneri, çütreyle ses benzerliği ve karyotip özelliklerinin yakınlığına dayandırılmıştır. Ancak moleküler genetik çalışmalar bu sınıflandırmayı desteklememiş ve Carpodacus cinsi altındaki yerinden çıkarılmıştır47. Üreme biyolojileri üzerine yapılan çalışmalar48, alameceğin en yakın akrabasının Himalayalar’da yaşayan gözlüklü alamecek (Callacanthis burtoni) olduğunu ortaya koymuştur. Bu iki türün yumurtaları, morfolojik olarak birbirine çok benzerken, Bucanetes ve Rhodospiza türlerinden farklılık gösterir.

Doğu Alameceği (Rhodopechys mongolicus), bir dönem Küçük Alamecek’in (Rhodopechys obsoleta) bir alttürü olarak değerlendirilmiştir44, ancak bu görüş daha sonra yapılan çalışmalarla çürütülmüştür. Doğu Alamecek’inin Küçük Alamecek’ten çok Çütre’ye (Carpodacus erythrinus) daha yakın akraba olduğunu gösteren bulgular mevcuttur46. İki türün Doğu Asya’da geniş bir bölgede simpatrik olarak bulunmasına rağmen aralarında melezleşme olmadığı bildirilmiştir43. Ayrıca farklı yüksekliklerde üreyerek habitat ayrımı gösterdikleri belirtilmiştir49. Türün yayılışının batısında, özellikle Türkiye’de en azından birkaç defa küçük alamecekle simpatrik bulunduğu tespit edilmiştir.

Mevcut durumda, mongolicus türünün tanımı için Bucanetes dışında geçerli olabilecek bir cins ismi bulunmamaktadır [Sharpe 1888]. Tür ilk tanımlandığında Erythrospiza cinsine yerleştirilmiş olsa da (Bonaparte, Fauna Italica, Pl. 35, fig. 3 [1832–41]), bu isim daha sonra çütre (Carpodacus erythrinus) için kullanılan Erythrina altcinsinin sinonimi olarak değerlendirilmiş ve geçersiz sayılmıştır [Wolters 1975–82]. Son olarak, mongolicus türü için Kirwan ve Gregory (2005), yeni bir cins ismi olarak Eremopsaltria adını önermiştir. Bu öneri henüz geniş ölçekte kabul görmemiştir ancak taksonomik tartışmalar sürmektedir.

Boz Alamecek

Rhodospiza obsoleta, Desert Finch

Lokal olarak çok sayıda bulunan yerli ve kısmi göçmendir.

Yerli bir tür olarak kabul edilmekle birlikte, yayılış bölgesinin diğer kısımlarında olduğu gibi Türkiye’deki popülasyonun da yarı göçmen olması olasıdır. Genellikle kurak tarım alanlarında ve kayalık arazilerde, çoğunlukla 1000 m’nin altındaki rakımlarda bulunur, ancak yer yer 2000 m’ye kadar çıktığı da bildirilmiştir. Batıda Gaziantep, doğuda Cizre ve kuzeyde Adıyaman’a kadar yayılır. Akdeniz Bölgesi sınırlarında da ürediği düşünülmektedir. Nisan başından eylül sonuna kadar, lokal olarak ve küçük gruplar hâlinde düzenli biçimde gözlenir.

Van Gölü çevresi, Doğubayazıt yakınları ve Van’daki Kuh Dağı’ndan 2100 m’ye kadar olan birkaç kayıt, yayılış alanının daha geniş olabileceğini ya da genişlemekte olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca Mayıs 1967’de Kayseri yakınlarında gözlenmiş olması burada da ürediğine işaret eder. Tuz Gölü’nün doğu kıyısında yavrulu erişkin bireylerin gözlemi şüpheli bir iddiadır32.

Mevcut veriler, sonbaharda bir miktar dağılma ve hareketlilik olduğunu göstermektedir. Türün Suriye ve Irak’ta kış göçmeni olarak kaydedilmiş olması50, Türkiye’deki bireylerin de göç eğiliminde olabileceğini düşündürmektedir. Ağustos aylarında Birecik ve Halfeti’de yüzlerce bireyden oluşan sürüler gözlenmiştir. Doğu Akdeniz’de, Toroslar’ın doğusunda temmuz ve ağustos aylarında iki ayrı lokaliteden gelen üç kayıt ise üreme sonrası dağılmanın bir göstergesi olabilir.

Türkiye’deki ilk güvenilir kayıt, 1911 yılının nisan ortasında Urfa’nın kuzeyindeki Maşık’ta belgelenmiştir51. Kısa bir süre sonra Clarke tarafından komşu Suriye’de Halep’te de türün varlığı tespit edilmiştir9. Ancak bu erken dönem kayıtlarının ardından, 1964’e kadar yeni bir yayımlanmış kayıt bulunmamaktadır.

Üreme

Yuvalama alanı: Kurak bölgelerdeki zeytin ve fıstık bahçelerinde, çalılık arazilerde ve çitlerde, sıkça tarla ve bahçelerin yakınında ürer.
Yuvası: Yuvasını ağaç veya çalılara, yerden 1,3–3,0 m yükseğe, yatay dalların ucuna veya çatallarına yapar. Yuva dallar, ot ve köklerle örülür, beyaz renkli bitkisel lif, ince otlar, kıl ve yünle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada üç yumurta, bir yuvada dört yumurta, bir yuvada beş yumurta ve üç yuvada altı yumurta tespit edilmiştir. Bir yuvada iki yavru ve iki yuvada beş yavru kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Nisan ve mayıs ayında yumurta koyar. Yılda iki kez kuluçkaya yattığı düşünülmektedir. GDA: Çoğu üreme kaydı Gaziantep ve Birecik’tendir. 23 Nisan 1972’de dört yuvada üçer, altı ve bir yumurta kaydedilmiş, tek yumurta bulunan yuvada kuluçkanın henüz tamamlanmadığı anlaşılmıştır17. Mayıs ayında bir yuvada yumurtalar, diğer üç yuvada ise 4 Mayıs 1964’te yavrular, 5 Mayıs 1970’te beş yavru, 16 Mayıs 1985’te iki yavru görülmüştür52. 10–11 Mayıs 2004’te iki çiftin dişileri yuva malzemesi taşırken gözlenmiş, 23 Mayıs 2004’te bir bireyin bir ağaç fidesine yuva yaptığı kaydedilmiştir. 17 Mayıs 2004’te bulunan bir yuvada beş yumurta, ertesi günlerde altıncı yumurta da gözlenmiştir. 7 Haziran 2006’da bulunan bir yuvada iki günlük beş yavru sayılmıştır. İkinci kuluçkaya ait olduğu düşünülen kayıtlar şunlardır: 4 Haziran 1993’te yuva yapımı, 5 Haziran 1993’te dört ve beş yumurtalı iki yuva, 12 Haziran 2006’da altı yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. 2 Temmuz 1978’de Akçakale’de tüylenmiş en az üç yavruyu besleyen bir erkek ve 16 Ağustos 1974’te Güreniz yakınında iki aile grubu gözlenmiştir. DOA: 5 Ağustos 1992’de Doğubayazıt’ta bir aile grubu kaydedilmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür. Rhodospiza cinsi geçmişte sıklıkla Rhodopechys cinsinin bir alt grubu olarak değerlendirilmiştir. Ancak birbirinden bağımsız çalışmalarla elde edilen güçlü genetik veriler, bu türün ayrı bir cins olarak ele alınması gerektiğini desteklemektedir53,54. Taksonomiyle ilgili daha fazla bilgi için Doğu Alamecek’i hakkındaki tartışmalara bakınız.

Florya

Chloris chloris, European Greenfinch

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli, geçit türü ve kış göçmenidir.

En çok sayıda Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde görülür. İç Anadolu’nun kenarlarında ve Güneydoğu Anadolu’nun batısında daha lokal olarak bulunur. Marmara, Orta Toroslar ve Kuzeydoğu Anadolu dağlarında 2000 metreye kadar olan ağaçlık habitatlarda ürer. Kısmen göçücü veya irtifa göçmenidir.

Göç döneminde, özellikle sonbaharda daha yaygındır. Eylül sonundan kasım başına kadar İstanbul Boğazı ve Akdeniz kıyılarında yüksek sayılarda kaydedilir. Geçiş genellikle 25 Eylül’de başlar ve ekim ayının ikinci yarısında yoğunlaşır. İlkbahar geçişi daha belirsizdir, mart ve nisan aylarında gerçekleşir. Kış döneminde en çok Ege ve Akdeniz’de, ayrıca Marmara, Karadeniz ve daha az sayıda olmak üzere İç Anadolu’da görülür. Bu dönemde sıklıkla diğer ispinoz türleriyle karışık sürüler oluşturur.

Üreme

Yuvalama alanı: Ağaçlık ve çalılık açık arazilerde, özellikle orman kenarlarında, meyve bahçelerinde, zeytinliklerde, parklarda, bahçelerde ve ağaç sıralarında ürer.
Yuvası: Yuvasını bir çalıya veya ağaca yerden 2–4 m yüksekliğe kurar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada dört yumurta, bir yuvada altı yumurta tespit edilmiştir.
Üreme dönemi: Nisan ortasından itibaren yumurta koyar. Gençler ağustosa kadar görülür. Bu olgu, Türkiye’de de yılda iki kez kuluçkaya yatıldığını göstermektedir. MAR: 25 Haziran 1973’te Eceabat yakınında yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiş, 26 Haziran 1973’te Küçükkuyu’da görülen yeni tüylenmiş yavru, yumurtlamanın mayıs sonunda gerçekleştiğini göstermiştir. KAD. 15 Haziran 1984’te Kızılırmak Deltası’nda ve 8 Haziran 1986’da Yeniçağa Gölü’nde tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir55. AKD: 5 Mayıs 2003’te Dalaman’da bir sıra oluşturan çalımsı ibreli ağaçlarda biri henüz kuluçkaya yatılmamış tek yumurtalı, biri üç yumurtalı, biri altı yumurtalı ve biri de yumurtadan yeni çıkmış bir yavru içeren dört yuva bulunmuştur; bu son yuva, yumurtlamanın yaklaşık 19 Nisan’da başladığını göstermektedir. EGE: 23 Mayıs 1999’da Milet’te bir böğürtlen çalısında dört yumurtalı bir yuva bulunmuştur. İÇA: 8 Nisan 1984’te Kızılcahamam’da yuva yapımı gözlenmiştir4. DOA: 24 Ağustos 1972’de Van Gölü yakınında bir genç birey görülmüştür. GDA: 14 Haziran 1996’da Gaziantep Işıklı’da gözlem yapılmıştır.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye genelinde floryaların büyük çoğunluğu Güney Avrupa kökenli aurantiiventris alttürüne aittir. Güneydoğu Anadolu ve çevresinde ise chlorotica alttürü bulunur. Floryanın bölgesel formlarını sınıflandırma çabaları çoğunlukla sonuçsuz kalmıştır. Daha önce Marmara ve Kuzey Ege’de muehlei, Kuzeydoğu Anadolu’da bilkevitchi ve Hatay’da chlorotica alttürlerinin bulunduğu öne sürülmüş, ayrıca Güney Ege’den örnek bulunmamasına rağmen burada da aurantiiventris alttürünün varlığı önerilmiştir5. Ancak günümüzde muehlei ve bilkevitchi taksonları, aurantiiventris alttürünün sinonimi olarak kabul edilmektedir.

Sarı Gagalı Ketenkuşu

Linaria flavirostris, Twite

Lokal olarak az sayıda bulunan yerli ve irtifa göçmenidir.

Doğu Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu’nun hemen hemen her yerinde ve Güneydoğu Anadolu’nun en doğusunda, genellikle yüksek irtifalarda çıplak ve kayalık bölgelerde bulunur. Doğu Anadolu’nun güney kesimlerinde 1000 m rakıma kadar iner. Batıda İç Anadolu’nun doğu ve kuzey sınırlarında, muhtemelen Akdeniz Bölgesi’ne kadar ulaşır. Genellikle 1750 ile 3000 m arasında görülür, ancak Büyük Ağrı gibi yüksek dağlarda en az 4500 m’ye kadar çıkar. Kar çizgisi çevresinde yuvalar ve üremeye mayıs ortasında başlar. Üreme sonrasında 400 bireye kadar sürüler oluşturabilir.

Genellikle ekim ve nisan başı arasında kışı geçirmek üzere daha alçak bölgelere iner. Kışın, Doğu Anadolu’da 2000 m’ye kadar olan yüksekliklerde çoğunlukla 200 bireye kadar çıkan sürüler hâlinde yaygın ve boldur. Bu dönemde batıya doğru biraz yayılır, 900 m’ye kadar iner ve çok nadiren Ankara çevresinde görülür. Akdeniz Bölgesi’nde üreme dönemi sonunda 1000 m’ye kadar iner.

Üreme

Yuvalama alanı: Ağaç çizgisinin üzerinde, cılız bitkilerle kaplı çıplak ve kayalık yamaçlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’den doğrudan yuva kaydı yoktur. Diğer bölgelerde yerde, alçak bitki örtüsünün altında, toprak yamaçlardaki deliklerde, kaya çıkıntılarının altlarında ve bazen çalılıkların içinde yuva yapar. Kâse şeklindeki yuva ot ve bitki kökleriyle örülür, yün, kıl ve tüylerle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de veri yoktur. Diğer bölgelerde olağan yumurta sayısı 5–6’dır.
Üreme dönemi: Mayıs ayından itibaren yuva yapmaya ve yumurta koymaya başlar. temmuzdan sonra yavrular yuvadan ayrılır. KAD. 13 Temmuz 1975’te İspir ile Rize arasında henüz yeni uçmaya başlamış bir yavru gözlenmiş, yumurtlamanın haziran ortasında gerçekleştiği düşünülmüştür. 14 Ağustos 1972’de Rize’de üç erişkin ve bir genç, 11 Ağustos 1966’da Bayburt çevresinde iki aile grubu görülmüştür. DOA: 7 Mayıs 2004’te Erçek yakınında kısa otlarla kaplı, kaya kütlelerinin bulunduğu dik bir yamaçta çiftleşen bir çift ve yuva yapan bir dişi gözlenmiştir. Yuva, yerden 2 m yukarıda, alçak bir uçurumun dar bir çıkıntısı üzerinde, yukarıdan sarkan bitkilerin gölgesindeydi. 5 Ağustos 1992’de Bendimahi’nin 45 km kuzeyindeki lav akıntısında bir aile grubu görülmüştür. İÇA: 22 Mayıs 1972’de Ürgüp’ün doğusundaki Tekke Dağı’nda bir çift üreme davranışı sergilemiş, 19 Ağustos 2004’te Kızılcahamam’da tüylenmiş bir yavru kaydedilmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye, Kafkaslar, Kuzey Irak ve Kuzey İran’da brevirostris alttürü bulunur5,56. Bu alttürün üst ve alt taraf zemini, nominat flavirostris ve Britanya’daki pipilans alttürüne kıyasla belirgin şekilde daha açıktır5. Alt taraftaki çizgiler daha siliktir; özellikle erkeklerde lekeler daha belirgin, düzenli ve kalındır5759. Pembe kuyruk sokumu, Kuzeybatı Avrupa alttürlerine göre daha canlı ve kırmızımsı tondadır.

Ketenkuşu

Linaria cannabina, Common Linnet

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli, geçiş türü ve kış göçmenidir.

Genellikle 3000 m’ye kadar, bazı yerlerde 4200 m’ye kadar yüksekliğe çıkar; ovalarda ise nadirdir. Üreme dönemi çoğunlukla nisan ayında başlar. Güneydoğu Anadolu’daki yayılışı batı ve kuzeybatı kesimleriyle sınırlıdır. Dağlık alanlarda muhtemelen irtifa göçü yapar.

Geçit sırasında çok daha yaygın ve boldur. İstanbul Boğazı’nda 11 Ağustos–20 Kasım arasında, Marmara kıyılarında ise daha geç tarihlerde kaydedilir. Kışın Trakya, Batı ve Orta Anadolu’nun ovalarında ekim ile mart ayları arasında düzenli olarak görülür ve zaman zaman 2000 bireye ulaşan büyük sürüler oluşturur.

Üreme

Yuvalama alanı: Deniz seviyesinden alpin çayırlara kadar değişen irtifalarda, çalılık alanlarda ürer.
Yuvası: Kâse şeklindeki yuvasını bir çalının içine ot, bitki kökleri ve yosunlardan örer, kıl veya yünle astarlar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yumurta bulunan üç yuva, dört yumurta bulunan beş yuva ve beş yumurta bulunan altı yuva tespit edilmiştir.
Üreme dönemi: Nisan başından itibaren yumurta koyar. Mayıs itibariyle yavrular gözükür. Yayılış gösterdiği diğer alanlarda olduğu gibi Türkiye’de de yılda iki kez kuluçkaya yatar. MAR: 21 Temmuz 1993’te Uludağ’da bir erkek iki yavruyu beslerken görülmüş, 12 Mayıs 1964’te kuluçkası tamamlanmamış tek yumurtalı bir yuva bulunmuştur52. 25 Haziran 1973’te Alexandria Troas Antik Şehri ve Çanakkale Kösedere’de yeni tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. AKD: 28–29 Nisan 1970’te Aladağ’da yuva yapımı, 8 Mayıs 1970’te İslahiye’de beş yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. 30 Nisan 1967’de Akseki’de bir çift yuva malzemesi toplarken gözlenmiştir. Haziran 1966’da Aladağ’da birçok genç, 5 Haziran 1985’te Acıgöl’de 5–6 genç kaydedilmiştir60. 13 Mayıs 2004’te Demirkazık’ta bir yuvada beş yumurta, 10 ve 13 Mayıs 2005’te Mut’taki üç yuvadan ikisinde dörder yumurta, birinde ise yavrular gözlenmiştir. KAD. 3 Haziran 1945’te Abant Gölü’nde bir erkek bir yavruyla birlikte gözlenmiştir61. İÇA: 28 Nisan 1972’de yeni ve boş bir yuva görülmüş, 13 Nisan 1970’te uzun süredir kuluçkada olan dört yumurtalı bir yuvanın yumurtlama tarihinin mart sonu veya nisan başı olduğu anlaşılmıştır17. 6 Mayıs 1993’te Kızılcahamam’da bir yuvada üç yumurta, 14 Haziran 1993’te dört yumurta, 27 Mayıs 1993’te Hasan Dağ’da üç yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. 20 Nisan 2004’te Karapınar yakınlarında iki günlük dört yavru bulunan bir yuvada yumurtlama tarihinin 3 Nisan olduğu hesaplanmıştır. 18 Haziran 1998’de Aksaray’da erişkinlerin tüylenmiş yavruları beslediği görülmüştür. GDA: 16 Haziran 2001’de Yeşilce’deki bir yuvada üç yumurta, 20 Mayıs’ta diğer bir yuvada bir yumurta ve dört yeni çıkmış yavru tespit edilmiştir. 2 Mayıs 1964’te Gaziantep’te dört küçük yavru içeren bir yuvanın yumurtlama tarihi nisan ortası olarak tahmin edilmiştir52. 15 Haziran 1996’da Işıklı’da birçok tüylenmiş yavru gözlenmiştir. 1 Mayıs 1970’te Osmaniye yakınlarındaki bir yuvada beş yumurta sayılmış, 9 Mayıs 2004’te Durnalık’taki iki yuvada dört ve beş yumurta tespit edilmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Üreme döneminde incelenen tüm örneklerin bella alttürüne ait olduğu düşünülmektedir5. Ancak kış döneminde, örneğin Erzurum’da cannabina alttürüne ait bireyler de kaydedilmiştir. Trakya’da toplanmış örnek bulunmamakla birlikte, burada üreyen bireylerin cannabina ya da cannabina ile bella arasındaki geçiş formuna ait olabileceği öne sürülmüştür5.

Bu alttürün morfolojik varyasyonları ayrıntılı olarak incelenmiştir43. Bella, cannabina’dan daha iri yapılı ve açık renkli olup, kuyruk sokumu ve kuyruk üstü örtüleri neredeyse çizgisizdir; alnındaki pembemsi kırmızı alan ise daha soluk ve dardır.

Ketenkuşu ve Sarı Gagalı Ketenkuşu geçmişte Acanthis cinsi altında sınıflandırılmıştır47,6264. Bazı kaynaklarda ise Carduelis cinsine dahil edilmiştir.

Huş İsketesi

Acanthis flammea, Common Redpoll

Rastlantısal konuktur.

5 Ocak 1987’de Burdur Gölü’nde yaklaşık 10 bireyden oluşan bir sürü65, 26 Mart 1992’de (yayında 25 Mart olarak hatalı verilmiştir) Kızılırmak Deltası’nda kuzeye göç eden 25 birey66 ve 15 Kasım 2005’te Ankara Altınpark’ta E. Yoğurtçuoğlu tarafından fotoğraflanan bir birey.

İstanbul ve İstanbul Boğazı’ndan çeşitli tarihî kayıtlar da mevcuttur. Robson, bu bölgede kışın türü yüksek sayılarda kaydettiğini bildirmiş, ancak tarih vermemiştir67. 1890–91 kışında Üsküdar’da bir sürü gözlenmiş, Alléon 20 ve 30 Ocak 1899’da Büyükdere ve Makriköy’de birer birey toplamış ve bu örnekler bugün Sofya Doğa Tarihi Müzesi’nde korunmaktadır68. Türün İstanbul’da bulunduğu bilinmektedir69 ve bu veriler, 1902–03 kışında küçük çaplı bir akın olduğunu düşündürmüştür70. Ayrıca, 3 Şubat 1947’de Zonguldak Çatalağzı’nda gözlenmiş71 ve Ekim ile Kasım 1941’de komşu Bulgaristan’da iki kez kaydedilmiştir72.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Üreme dönemi yayılış alanı Kuzey Avrupa, Asya ve Amerika’dır.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’den gelen tüm kayıtların nominat flammea alttürüne ait olduğu kabul edilebilir. Alléon tarafından toplanan iki örnek bu alttüre aittir ve günümüzde Robert Kolej koleksiyonunda bulunmayan örneğin de flammea olduğu belirtilmiştir68. Flammea, İskandinavya’dan doğuda Kamçatka’ya ve ötesinde Alaska ile Kuzey Kanada’ya kadar uzanan geniş bir üreme alanına sahiptir30.

Çaprazgaga

Loxia curvirostra, Red Crossbill

Nispeten lokal olarak az sayıda bulunan yerlidir.

Saf ve karışık ibreli ormanlarda çok yerel olarak, ancak genellikle az sayıda bulunur. Karadeniz Bölgesi’nde özellikle doğu kesimlerinde yoğunlaşırken, batıya doğru daha seyrekleşir. Güney Marmara’da en çok Uludağ’da görülür, diğer alanlarda düzensizdir. İç Anadolu’nun kuzey sınırında, özellikle Ankara Beynam Ormanı’nda lokal bir popülasyon varlığını sürdürür. Akdeniz Bölgesi’nde ise Toroslar boyunca yayılış gösterir. Üreme dönemi boyunca 2500 m’ye kadar çıkabilse de, genellikle daha düşük rakımlarda, örneğin Toroslar’da 800–900 m civarında bulunur.

Sonbahar ve kış aylarında, özellikle yurtdışından gelen bireylerin de katıldığı muhtemel akın yıllarında daha yaygın hâle gelir. Diğer bölgelerde ilkbahar gözlemleri ise büyük olasılıkla geçit yapan bireylere aittir.

Üreme

Yuvalama alanı: Dağlık çam ormanlarında ürer. Türkiye’de yalnızca tüylenmiş yavrular ve gençler gözlenmiştir.
Yuvası: Başka bölgelerde yuvasını özellikle oldukça seyrek ibreli ormanlarda, yerden 2–18 m yükseklikte, çoğunlukla 8 m’den yukarıda ve ağaçların dış dallarına yapar. Yuva temeli dallardan oluşur, üst kısmı yosun ve likenlerle örülür; içi ince otlar, kıllar ve tüylerle kaplanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’den veri yoktur. Diğer bölgelerde olağan yumurta sayısı 3–4 olup, nadiren 2 ya da 5 olabilir.
Üreme dönemi: Üreme mart ayında başlar. Kayıtlar yumurtlamanın nisan ayının ilk yarısında gerçekleştiğini gösterir. Besin bol olduğu yıllarda yılda iki kez kuluçkaya yattığı bilinmektedir. MAR: 21 Mayıs 1970’te Keşan’da yiyecek taşıyan bir erişkin kaydedilmiştir. AKD: 19 Mayıs 1984’te Akseki yakınında bir dişinin iki tüylenmiş yavruyu beslediği, 28 Mayıs 1996’da ise yeni tüylenmiş bir genç görüldüğü kaydedilmiştir. Bu ikinci gözlemdeki birey henüz yeni tüylenmişse yumurtlama tarihi 12–21 Nisan arasında olmalıdır. KAD. Haziran ve ağustos ayları arasında genç bireyler gözlenmiştir. İç Anadolu’da ağustosta görülen gençlerin birkaç ay önce tüylendikleri, yani daha olgun bireyler oldukları düşünülmektedir. İÇA: 9 Mayıs 1990’da Daday’da bir dişi ve üç genç, 29 Mayıs 1992’de Kızılcahamam yakınında ibreli ormanda bir erişkin ile yeni tüylenmiş gençler gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’deki tüm popülasyonların guillemardi alttürüne ait olduğu kabul edilmektedir. Batı Karadeniz’deki bireyler daha önce vasvarii, Kafkas Dağları ve Güney Kafkasya’daki bireyler ise caucasica olarak tanımlanmıştır5. Bu iki takson Kıbrıs’ta tanımlanan guillemardi alttürünün sinonimi olarak değerlendirilmelidir.

Saka

Carduelis carduelis, European Goldfinch

Yaygın olarak çok sayıda bulunan bulunan yerli ve kış göçmenidir.

Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaygın olarak ve çok sayıda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da lokal olarak bulunur. Doğu Anadolu’da çoğunlukla göçmendir. Genellikle 1500 m’nin altındaki tarımsal alanlarda yaygındır, ancak 2300 m’ye kadar da çıkabilir.

Geçit dönemlerinde oldukça yaygın olup zaman zaman büyük sayılarla görülür. Sonbahar geçişi 14 Ağustos’tan itibaren başlar, çoğunlukla ekimin ikinci yarısında yoğunlaşır ve kasım başına kadar sürer. Bu dönemde floryalarla birlikte 12.000 bireyden oluşan karışık bir sürü kaydedilmiştir. İlkbahar geçişi şubat sonu ile nisan başı arasındadır, ancak bu dönemde belirgin bir yoğunluk dönemi gözlenmez. Kışın özellikle Trakya, Batı ve Orta Anadolu’da sıkça görülür; bu dönemde 500 bireyi aşan kalabalık sürüler oluşturur ve genellikle İspinoz, Florya, Ketenkuşu ve bazen Büyük Baştankara ile karışık gruplar hâlinde dolaşır.

Üreme

Yuvalama alanı: Özellikle tarımsal alanlar, meyve bahçeleri, bahçeler, zeytinlikler ve narenciye bahçelerinde, ayrıca orman kenarları, ılgınlar ve çalılık arazilerde yuvalar.
Yuvası: Yuvasını yüksek bir çalıya veya ağaca yapar. Otlar ve köklerden muntazam bir kâse örer, yuva içini bitkisel havlar, kıl ve yünle astarlar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de dört yumurta bulunan beş yuva ve beş yumurta bulunan iki yuva kaydedilmiştir. Üreme dönemi: Çoğunlukla nisan ve mayıs ayında yumurta koymaya başlar. Hazirandan itibaren tüylenmiş yavrular görülür. Haziran ayında görülen kayıtlar, muhtemelen ikinci kuluçkaya aittir. MAR: 26 Haziran 1973’te Gülpınar’da gözlenen yeni tüylenmiş yavrular, yumurtlamanın mayıs sonunda gerçekleştiğini göstermektedir. EGE: 12–22 Mayıs tarihleri arasında yumurtalı toplam yedi yuva kaydı vardır. AKD: 1987’de Çukurova’da nisan ve mayıs aylarında yuvalar kaydedilmiş73, 18 Mayıs 1992’de Köyceğiz’de ve 24 Mayıs 1999’da Belek’te tüylenmiş yavrular görülmüştür. 22 Mayıs 2004’te Göksu Deltası’nda bir dişi, ibreli bir ağaca yerden 7 m yükseğe yuva yaparken gözlenmiş, başka bir ibreli ağaçta yerden 3 m yükseklikteki yuvada beş yumurta bulunmuş, yine 22 Mayıs’ta yeni tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. 12–13 Mayıs 2004’te Demirkazık’ta biri bir, diğeri iki yumurtalı ve henüz kuluçkaya yatılmamış iki yuva ile yumurtasız hazır yuvalar bulunmuştur. KAD. 6 Mayıs 1978’de Yeniçağa Gölü’nde yuva yapımı kaydedilmiştir55. İÇA: Mart başında sürüler dağılır, nisan başında çiftler belirir ve ötüşler duyulur61. Mayıs başında yumurtalı yuvalar görülmüş52, 8 Haziran 1907’de yeni yapılmış bir yuva bulunmuş, 10 Haziran’da uzun süredir kuluçkada olan yumurtalı bir yuva ve 29 Haziran’da tüylenmiş yavrularla birlikte bir çift gözlenmiştir74. GDA: 10 Mayıs 2004’te Birecik’te neredeyse tamamlanmış bir yuva bulunmuş, 23 Mayıs’ta dişi kuluçkaya yatmıştır. 14 Haziran 1996’da Işıklı’da tüylenmiş yavrular görülmüştür.

Alttürler ve Sınıflandırma

Trakya’daki popülasyonlar balcanica, Orta ve Batı Anadolu’dakiler niediecki ve doğudakiler ise muhtemelen loudoni alttürü altında sınıflandırılır5. Niediecki alttürü sakacılar arasında “kömürcü saka”, balcanica ise “kasım sakası” olarak bilinir. Saka yetiştiricileri bu iki formu ötüşleri ve davranışlarıyla ayırt edebilir.

Kara başlı alttürler arasında görülen varyasyonlar çoğunlukla klinaldir. Loudoni belirgin sınırları olan bir alttür değildir; Anadolu’da batıdan doğuya doğru gidildikçe (yani niediecki’den loudoni’ye doğru) tüylerdeki kahverengi miktarı artar. Roselaar, bu geçiş zonunun kuzeyde Orta Karadeniz ile güneyde Fırat ve Dicle havzalarını kapsayan bölgesine bir alttür atayamamıştır. Ayrıca örneklerin tüy yıpranması ve solma durumu da sınıflandırmayı oldukça zorlaştırmaktadır.

Balcanica daha göçmen yapılıdır ve Balkanlar’dan soğuk havalarda güneye iner. Çok sert kışlarda Karadeniz üzerinden Orta Asya kökenli major veya diğer kuzey alttürlerinin Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’ya kadar indiği düşünülür.

(Not: Saka taksonomisi Özgün Sözüer tarafından revize edilmiştir.)

Küçük İskete

Serinus serinus, European Serin

Genellikle yaygın olarak çok sayıda bulunan yerlidir.

Dağlık bölgelerde yarı göçmen veya irtifa göçmenidir. Ege Bölgesi’nin büyük kısmında, Marmara, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri’nin tamamında bulunur. İç Anadolu’nun kuzey, batı ve güney sınırlarında lokal olarak, Güneydoğu Anadolu’nun batı kesimlerinde ise son derece sınırlı bir yayılış gösterir. Genellikle 2000 metreye kadar olan ibreli ve karışık ormanlarda, açık ormanlık alanlarda ve yüksek çalılıklarda ürer.

Geçit sırasında, sonbaharda ağustos ortasından ekim başına kadar, ilkbaharda ise mart başından nisan sonuna kadar daha yaygın olarak gözlenir. En geç 25 Nisan’da kaydedilmiştir. Kış aylarında Trakya, Batı ve Orta Anadolu’da düzenli olarak görülür ve Güneydoğu Anadolu’nun batısına kadar yayılır. Kasım ile nisan ayları arasında Birecik’ten de kış kayıtları vardır. Bu dönemde Karadeniz kıyıları dâhil olmak üzere kıyı bölgelerinde sık ve bazen 500 bireye ulaşan sürüler halinde gözlenebilir.

Üreme

Yuvalama alanı: Açık ormanlar, meyve bahçeleri, parklar, ağaç ve çitlerle çevrili tarlalar ve çalılıklarda bulunur.
Yuvası: Yuvasını bir ağaç veya çalıya yapar. Muntazam bir kâse şeklindeki yuvasını bitki kökleri, otlar ve yosunlarla örer, içini kıl ve bitkisel havla astarlar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de beş yumurta içeren bir yuva kaydedilmiştir. Yavru sayısı hakkında bilgi yoktur.
Üreme dönemi: Yumurtlama mart sonu ile mayıs ayı arasında gerçekleşir. EGE: 28 Haziran 1984’te Ayvalık’ta iki erişkinle birlikte 2–3 genç gözlenmiştir. MAR: Temmuz 1966’da Küçük Çamlıca’da tüylenmiş yavrular ve 21 Temmuz’da yuva yapımı kaydedilmiş, bu kayıtlar türün iki kez kuluçkaya yattığını göstermektedir. AKD: 20 Mart 1987’de Çukurova’da 12 öten erkek gözlenmiş, 12–14 Mayıs 1987 arasında birçok yuva yeri tespit edilmiştir73. 19 Nisan 2004’te Akseki’de bir köknarda yerden 2,2 m yüksekte örülmüş ancak henüz astarlanmamış bir yuva bulunmuştur. 7 Mayıs 2003’te Söğüt yakınında seyrek çalılıklı bir yamaçta, sık bir ardıcın içinde yerden 1,6 m yüksekte beş yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. 30 Nisan 1989’da Ağla’da, 5 Mayıs 1996’da Dalyan’da, 23 Mayıs 1970’te Niğde çevresinde ve 5 Haziran 1999’da Bolkar Dağları’nda gözlenen tüylenmiş yavrular görülmüştür.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Kara İskete

Serinus pusillus, Red-fronted Serin

Nispeten lokal olarak çok sayıda bulunan yerli ve irtifa göçmenidir.

Genellikle 1700–2800 metre arasında, alçak çalılıklarda ve bazen seyrek ağaçlı kayalık yamaçlarda yaygın olarak bulunan yerli türdür. Yazın nadiren 1000 metreye kadar iner; 3600 metreye kadar çıktığı kaydedilmiştir. Batıdaki en uç yayılış noktası Batı Toroslar’daki Söğüt Dağı’dır. Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda, İç Anadolu’nun kuzey sınırında, Güneydoğu Anadolu’nun tamamında ve Doğu Anadolu’da yaygındır; ancak Doğu Anadolu’da bazı bölgelerde daha seyrektir. Bölgeden yalnızca kuzeybatı uç kesimlerden ve Diyarbakır çevresinden kayıtlar vardır. Marmara Bölgesi’nde Uludağ’da izole bir popülasyon yaşar; bunun yakın zamanda gerçekleşmiş bir kolonizasyon olduğu öne sürülmüştür1. Ayrıca Ilgaz Dağları’nda uygun üreme habitatlarında yaz döneminden en az iki kayıt mevcuttur. Üreme nisan ayında başlar, eylül ayında sürü oluşturulmaya başlanır.

Sonbahar ve kış aylarında (ekim sonundan mart ortasına, istisnai olarak nisan başına kadar), daha alçak rakımlara, hatta Akdeniz kıyılarına kadar iner. Bu dönemde İstanbul Boğazı, Bodrum ve İzmir çevresinde istisnai olarak kaydedilmiştir. Orta Karadeniz’de ise haziran başına kadar deniz seviyesinde gözlenmiştir3. Kışın İç Anadolu bozkırlarında daha yaygındır; ancak bu bölgede lokal yayılış gösterir ve örneğin Ankara çevresinde oldukça nadirdir.

Üreme

Yuvalama alanı: Yüksek dağlık alanlarda, alçak çalılı kayalık yamaçlarda bulunur. Çoğu yüksek dağda alpin kuşağın altında, genellikle 1800–3000 m arasında lokal olarak boldur. Alpin çayırlar, seyrek ormanlar, çalılıklar ve özellikle bodur ardıçların bulunduğu karışık habitatlarda yaşar75.
Yuvası: Sık bir çalının veya ardıcın içine, bazen ibreli bir ağacın yüksek noktasına ya da kayaların arasındaki bir yarık ya da oyuğa yapılır. Yuva derli toplu bir kâse şeklindedir; otlar, ağaç kabuğu lifleri, bitki sapları ve yosunlarla örülür, içi bitkisel hav, kıllar, yün ve tüylerle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de 21 Nisan 1876’da Aladağ’da bir ardıcın yüksek noktasından alınan yuvada dört yumurta kaydedilmiştir. Genellikle yumurta sayısı 3–5’tir.
Üreme dönemi: Haziran ayında yumurta koyar, temmuzdan eylüle kadar tüylenmiş yavrular gözükebilir. Diğer bölgelerde yılda iki kez kuluçkaya yatar. MAR: 1993’te Uludağ’da ağaç sınırı ve alpin çalılıklarda yaygın olarak ürer. Temmuz itibariyle sürüler oluşturur1; 25 Temmuz 1967’de bir erkekle birlikte birçok dişi veya genç, 11 Eylül 1990’da iki erişkin ve bir genç ve 3 Haziran 2002’de ağaçta öten bir erişkin kaydedilmiştir. AKD: 2 Temmuz–16 Ağustos 1966’da Karanfil Dağı’nda özellikle Berberis ve ardıç bulunan vadilerde en bol tür olmuştur. 14 Temmuz’da bir erkek kur uçuşunda gözlenmiş, 12 Ağustos’ta zirvede 10 genç birey tespit edilmiştir76. 9 Mayıs 1951’de Karanfil Dağı’nda 2150–2300 m arasında ardıçlı alanlarda öten ve kurlaşan küçük sürüler kaydedilmiştir77. 28 Nisan 1973’te Akseki’de yuva yapan bir çift ve 11 Nisan 1973’te Elmalı’da sekiz erişkinden oluşan bir sürü, 25 Ağustos 1986’da Demirkazık’ta dokuz erişkin ve dört gençten oluşan bir sürü gözlenmiştir. KAD. 1 Eylül 1973’te Yalnızçam Geçidi’nde 2600 m yüksekte iki tüylenmiş yavruyu besleyen bir çift ve 16 Haziran 1975’te Trabzon Maçka’da öten bir erkek gözlenmiştir. DOA: 1 Haziran 1969’da Görentaş yakınlarında ardıç kalıntılarının bulunduğu kayalık vadide on bireyden oluşan bir sürü, 5 Haziran 2001’de Nemrut Dağı’nda dişisi yuva malzemesi taşıyan bir çift gözlenmiştir. GDA: 26 Temmuz 1972’de Gölbaşı Erkenek’te bir vadide üç genç birey gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Kara Başlı İskete

Spinus spinus, Eurasian Siskin

Nispeten lokal olarak az sayıda ürer. Yaygın olarak çok sayıda bulunan kış göçmeni ve geçit türüdür.

Marmara, Karadeniz, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’ya yakın bölgelerde, 800–2500 m arasındaki ibreli ve zaman zaman karışık dağ ormanlarında küçük sayılarda yuvalar. Son yıllarda yaz aylarında Batı Toroslar’da, özellikle Akseki civarında gözlenmiştir.

Eylül sonundan nisan başına kadar yaygın olarak çok sayıdadır. Özellikle batı ve güney bölgelerinde ve alçak kesimlerinde kışlar. Doğu Anadolu’nun batı kesimlerine de ulaşır. Güneydoğu Anadolu’dan Birecik, Diyarbakır ve Halfeti’de az sayıda gözlenir. Sonbaharda İstanbul Boğazı’nda eylül sonu ile kasım başı arasında, özellikle ekimin ikinci ve üçüncü haftasında oldukça boldur. Örneğin, 1966’da Küçük Çamlıca’dan toplam 2810 bireyin geçişi kaydedilmiştir. Bazı yıllarda geçit kasım sonuna kadar devam eder. İlkbaharda ise göç en azından nisan sonuna kadar sürer. Haziran başında Kızılırmak Deltası’ndan gelen bir gözlem oldukça sıra dışıdır.

Üreme

Yuvalama alanı: Dağlık ibreli ve karışık ormanlarda ürer.
Yuvası: İbreli ağaçlarda, genellikle yerden yüksekte bulunan yuvası muntazam bir kâse şeklindedir; dallar, ot ve yosunlarla örülür, içi kıl ve köklerle astarlanır.
Yumurta sayısı: Genellikle 4–5 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Türkiye’de mayıs ile haziran ayları arasında ürer. Tür, yılda iki kez kuluçkaya yatar. KAD. Haziran başında Abant Gölü’nde sıkça kur davranışı gösteren ve öten bireyler kaydedilmiştir61. EGE: 9 Haziran 2004’te Muğla bölgesinde tüylenmiş yavrular gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Mahmuzlu Çinte

Calcarius lapponicus, Lapland Longspur

Rastlantısal konuktur.

İlk kez 2 Kasım 2006’da İstanbul Rumelifeneri’nde bir birey fotoğraflanmıştır78. 11 Şubat 2010’da Kırklareli Erikli Gölü yakınlarında, İğneada Ormanları ve göller yolunda 1 birey B. Bilgen, F. Can, E. N. Tekin ve E. Yoğurtçuoğlu tarafından kaydedilmiştir. 31 Ocak 2014’te Kırklareli Mert Gölü genel alanında 1 birey K. C. Kulaçoğlu ve E. Yoğurtçuoğlu tarafından gözlenmiştir. 3 Kasım 2014’te Samsun Kızılırmak Deltası Kızılırmak Ağzı’nda 1 birey E. Yoğurtçuoğlu tarafından kaydedilmiş, aynı lokasyonda 3 Mart 2021’de yine 1 birey E. Yoğurtçuoğlu tarafından gözlenmiştir. 22 Ekim 2023’te Giresun Tirebolu Limanı’nda 1 birey Ç. Abbasoğlu tarafından, 9 Kasım 2023’te Samsun Kızılırmak Deltası Kızılırmak Ağzı’nda 1 birey E. Yoğurtçuoğlu tarafından kaydedilmiştir. 26 Kasım 2023’te İstanbul Doğancılı/Alacalı sahilinde 4 birey Ç. Abbasoğlu, E. Divlecen, O. Gül, C. Orbay ve A. Tüydeş tarafından gözlenmiştir.

Bunlara ek olarak, türün İstanbul Boğazı’nda bulunduğundan, ancak ayrıntı vermeden bahsedilmiştir79. 18 Eylül 1987’de Samsun Çarşamba’nın kuzeyindeki Kadılık’ta görülen ve duyulan bir bireyin kaydı ise gerekli ayrıntılardan yoksundur24.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Avrasya ve Kuzey Amerika’nın tundra kuşağında ürer.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’de kaydedilen bireyler büyük olasılıkla nominat alttüre aittir. Bu takson, Kuzey Norveç’ten Doğu Sibirya’ya kadar olan bölgede ürer80.

Alaca Çinte

Plectrophenax nivalis, Snow Bunting

Lokal olarak az sayıda görülen kış konuğudur.

Son yıllarda türden toplam sekiz kayıt yapılmış, bunların dördü Kızılırmak Deltası’ndandır. 1 Şubat 1992’de Balık Gölü’nün hemen kuzeyinde sekiz birey81, 7 Kasım 1992’de Liman Gölü çevresinde toplam 46 birey82, 1 Kasım 2004 ve 28 Kasım 2006 tarihlerinde üç birey83 gözlenmiştir. Diğer kayıtlar ise 13 Şubat 2005’te Kulu Gölü’nde, 21 Kasım 2006’da Vize’de, 27 Kasım 2006’da İğneada’da83 ve 22 Ekim 2007’de Vize’de fotoğraflanan bireylerdir.

19. yüzyıldaki kayıtları temel alan79 ve68 gibi kaynaklarda, İstanbul Boğazı’nda düzensiz bir kış konuğu ve geçit kuşu olarak yer verilmiştir32,84. Ancak bu değerlendirmeyi destekleyen yalnızca bir örnek bulunmaktadır. Bu birey, eskiden Robert Kolej’in koleksiyonunda yer alıyordu85. Görünüşe göre, 1905–1906 kışında İstanbul’daki kuş pazarlarında da satılmıştır86.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Avrasya ve Kuzey Amerika’nın tundra kuşağında ürer.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’den toplanmış herhangi bir örnek günümüzde mevcut değildir. Ancak kaydedilen bireylerin neredeyse kesin olarak vlasowae alttürüne ait olduğu kabul edilebilir. Bu alttür, Kuzeydoğu Avrupa Rusyası’ndan Sibirya’nın doğusundaki Çukotski Yarımadası’na kadar uzanan bölgede ürer, kış aylarında güneye göç eder ve batıda Macaristan ile Romanya’ya kadar ulaşır80.

Kara Başlı Çinte

Emberiza melanocephala, Black-headed Bunting

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yaz göçmenidir.

Mayıs ve temmuz arasında hububat tarlalarının en yaygın kuşlarındandır. Her türlü tarım alanı ve çalılıklarda üreyen tipik bir türdür. Genellikle 2400 metre altındaki alanlarda görülse de, yer yer 2900 metreye kadar ve göç sırasında daha yüksek irtifalarda da kaydedilmiştir. Karadeniz Bölgesi’nin büyük bölümünde, özellikle Doğu Karadeniz’de üremez. Üreme alanlarına Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege’de nisan ortasında, orta ve kuzey bölgelerde ise genellikle mayıs başında ulaşır.

En azından mayıs ortasına kadar Türkiye’nin kuzey ve batısında üreyen bireylerin geçişi sürer. En erken 28 Mart’ta iki gözlem kaydedilmiştir. Göç sırasında genellikle küçük gruplar hâlinde, bazen yüzlerce bireyden oluşan sürüler halinde görülür. Erkeklerin daha erken vardığı düşünülmektedir. Geri dönüş ağustos sonunda başlar ve eylül sonunda tamamlanır. En geç kayıt 31 Ekim’de Van Gölü’nden bildirilmiştir.

Üreme

Yuvalama alanı: Çoğunlukla tarlaların sınırındaki sık çalılıklar, makilikler ve çitlerde, ayrıca bahçeler, meyve bahçeleri, açık ormanlar ve geniş tarlaların yabani otlarla kaplı kenarlarında ürer.
Yuvası: Yuvasını bir çalı, küçük bir ağaç, yabani ot, devedikeni veya sık orman altı bitki örtüsüne, genellikle yerden 0,5–1,0 m yüksekliğe yapar; en yüksek yuva 2,5 m yüksekliktedir. Bitki gövdeleri ve kuru yapraklardan kâse şeklinde yaptığı yuvasını daha ince otlar ve kılla astarlar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yumurtalı yedi yuva, dört yumurtalı yirmi sekiz yuva ve beş yumurtalı on iki yuva kaydedilmiştir. Bunların dışındaki yuvalarda yumurtalar henüz tamamlanmamıştır. Ayrıca, bir yuvada üç yavru, altı yuvada dört yavru ve beş yuvada beş yavru sayılmıştır.
Üreme dönemi: Üreme genellikle mayıs başı ile ortasında başlar. Diğer bölgelerinde olduğu gibi Türkiye’de de muhtemelen yılda iki kez kuluçkaya yatar. MAR: 6 Haziran 1966’da Manyas Gölü’nde dört yumurtalı bir yuva bulunmuş, 19 Haziran 1973’te yiyecek taşıyan erişkinler ve 25 Haziran 1973’te Kösedere’de yeni tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. EGE: 23 Nisan 2003’te Altınkum’da çok az kuş varken, 3 Mayıs’ta sayıları yüzleri bulan öten ve kurlaşan bireyler gözlenmiş, 4 Mayıs’ta yarısı tamamlanmış bir yuva, 8 Mayıs’ta ise aynı yuvada iki yumurta bulunmuştur. Ege’nin diğer bölgelerinde mayıs ayında toplam 21 yuva kaydedilmiş, bunların en erkeni 7 Mayıs’ta yumurtaları tamamlanmamış bir yuvadır. 19 Mayıs 1950’de içinde Guguk yumurtası olan bir yuva17 ve mayıs sonunda içinde küçük yavrular olan dört yuva bulunmuştur. AKD: 2 Mayıs 1970’te Amik Gölü’nde yuva yapımı, 15 Mayıs 2004’te yapım aşamasında iki yuva, 13 Mayıs 2004’te tamamlanmış bir yuvada ise henüz yumurta bulunmamıştır. Demirkazık’ta mayıs ortası ile haziran ortası arasında sekiz yuvada yumurtalar, haziran ortasında yeni çıkmış yavrular ve 10 Haziran–temmuz arasında tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. KAD. 26 Haziran 1986’da aile grupları kaydedilmiştir. İÇA: Mayısın son haftasında beş, haziranın ilk yarısında altı yuvada yumurta görülmüş, 10 Haziran 1988’de yuva yapımı, ağustos başında ise tüylenmiş yavrular ve eşlik eden erişkinler gözlenmiştir. DOA: Haziranın ilk yarısında içinde yumurta olan dört yuvadan en erkeni 5 Haziran 2001 tarihindedir. GDA: 5 Mayıs 1992’de Halfeti’de, 3 Haziran 2001 ve 10 Mayıs 2004’te Gaziantep’te, 11 Mayıs 2004’te Birecik’te yuva yapımı kaydedilmiştir. 7 Mayıs 1970’te Birecik’te dört yumurtalı bir yuva, 17 Mayıs 2004’te Işıklı ve Durnalık’ta iki yuvada yumurtalar, haziranın ilk yarısında ise beş yuvada yumurta ve 3 Haziran 2001’de Yeşilce’de dört küçük yavru kaydedilmiştir. 6–12 Haziran 2006’da dört yuvada yavru, 12 Haziran 1996’da tüylenmiş yavrular ve 14 Haziran’da uçan yavrular gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Kızıl Başlı Çinte

Emberiza bruniceps, Red-headed Bunting

Rastlantısal konuktur.

7 Eylül 2012 tarihinde Rize sahilinde 1 birey E. Yoğurtçuoğlu tarafından kaydedilmiştir.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Orta Asya’da yuvalar, kışı Hindistan’da geçirir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Tarla Çintesi

Emberiza calandra, Corn Bunting

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve kış göçmenidir.

Tarım arazileri, çalılık yarı bozkırlar ve benzeri açık alanlarda 2300 metreye kadar çok sayıda bulunur. Yer yer çok yoğun olarak ürediği İç ve Doğu Anadolu’da yarı göçmendir. Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’da ise nispeten lokaldir; Güneydoğu’da uygun habitatların sayısı muhtemelen artmaktadır. Kızılırmak Deltası’nda 1500–2000 çiftin ürediği tahmin edilse de Karadeniz Bölgesi’nin kalanında çok daha az sayıda olduğu açıktır.

Üreme sonrası ağustos sonu ile ekim arasında yüzlerce bireyden oluşan ve bazen 1000’i aşan kalabalık sürüler oluşturur. Ayrıca ülke dışından da göç alır. Diğer yandan göç gözlem noktalarında geçit yaptığı görülmemiştir. Orta Doğu’nun diğer bölgelerinde kışlamak üzere güneye doğru göç eden kalabalık sürüler, sonbahar sonunda güney kıyılarında gözlenebilir. Kış aylarında çoğunlukla ülkenin batı ve orta bölgelerinde bulunur. 21 Ocak 1992’de Aksaray Eşmekaya’da 1500 bireyden oluşan büyük bir sürü kaydedilmiştir.

Üreme

Yuvalama alanı: Çoğunlukla buğday ve diğer hububat tarlaları, çayırlar ve açık çalılık arazilerde, ara sıra çitler ve seyrek ağaçlı arazilerde ürer.
Yuvası: Yere yapılan yuvalar boylanan ekin veya bir çalının gölgesinde bulunur (3 yuva); yerden yüksekteki yuvalar ise bir çalıya ya da karmaşık otların arasındaki bir çalıya kurulur (7 yuva). Yerden yüksekte yuva bulma olasılığı daha yüksek olsa da, çoğunluğun yerde yuvaladığı düşünülmektedir. Yuva kâse şeklindedir, otlarla örülür ve daha ince otlar, kökler ve kılla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada dört, bir yuvada beş ve altı yuvada altı yumurta kaydedilmiştir. Ayrıca, bir yuvada üç, bir yuvada altı yavru sayılmıştır.
Üreme dönemi: Üreme alanlarında nisan ortasından itibaren gelir ve hemen yumurta koyar. MAR: 1993’te Kocaçay Deltası’nda tuzcul ovada hektarda 0,76 çift, nadasa bırakılmış tarım arazilerinde hektarda 0,43 çift, tarımsal araziler ve kumullarda daha düşük yoğunlukla ürediği tespit edilmiştir2. 8 Haziran 1966’da Bandırma yakınında içinde dört yumurta ve iki yavru bulunan bir yuva, 25 Nisan 1966’da dörtte üçü tamamlanmış başka bir yuva bulunmuştur. KAD. Kızılırmak Deltası’nda 1992’de kurak çayırlar, tarlalar ve çok seyrek bitkili kumullarda 100 hektarda 35–50 çiftlik bir yoğunluk hesaplanmıştır. İlk yumurtalı yuva 17 Mayıs’ta görülmüş, 1 Haziran’dan itibaren yiyecek taşıyan birçok erişkin kaydedilmiştir3. Türkiye dışında yılda iki kez kuluçkaya yattığı bilinmektedir. Bu nedenle Türkiye’de temmuz ve sonrasında yeni tüylenmiş yavru kaydının olmaması dikkat çekicidir. EGE: Altınkum’da 20 Nisan 2002’de altı yumurtalı iki yuva, 24 Nisan 2002’de yavrulu bir yuva görülmüş ve ilk yumurtlama tarihinin 6 Nisan olduğu anlaşılmıştır. 3 Mayıs 2001’de bir yuvada yaklaşık beş günlük yavrular, 24 ve 29 Mayıs 2004’te altışar yumurtalı yuvalar kaydedilmiştir. Her iki yuva da yerden 0,8 m yüksekteki çalılardadır. 20 Nisan 1951’de İzmir yakınlarında üç yumurtalı ve henüz kuluçkaya yatılmamış bir yuva 24 Nisan’da altı yumurtaya tamamlanmış, 26 Nisan’da dört yumurtalı ikinci bir yuva kuluçkanın ileri evresindeyken bulunmuştur17. AKD: Göksu Deltası’nda 5 Mayıs 2004’te iki yumurtalı, 16 Mayıs 2004’te beş yumurtalı bir kuluçka gözlenmiştir. GDA: 20 Mayıs 2007’de Birecik’te bir çalının içindeki yuvada dört yumurta, 11 Haziran 1996’da Halfeti’de dört tüylenmiş yavru gözlenmiştir. İÇA: Şubat sonundan mart ortasına kadar üreme alanlarına varan bireylerde erkeklerin ötüşü mart ile temmuz arasında, bazen de ekimde duyulur61. DOA: Erzurum’da 1911–12 döneminde kuşlar üreme alanlarına nisan sonunda varmış, ağustos başında ayrılmıştır6.

Alttürler ve Sınıflandırma

Ülkenin neredeyse tamamında nominat calandra alttürü bulunur. Güneydoğu Anadolu’da, özellikle Fırat ile Ceylanpınar arasındaki bölgede buturlini alttürünün varlığı olasıdır5,80. Ancak tür içindeki coğrafi varyasyonlar genellikle düşük ve klinal yapıdadır; bu nedenle diğer alttürlerin geçerliliği tartışmalıdır87. Tür, eski kaynaklarda Miliaria cinsi altında sınıflandırılmıştır.

Kaya Çintesi

Emberiza cia, Rock Bunting

Nispeten yaygın olarak genellikle çok sayıda bulunan yerli veya yarı göçmendir.

Dağlık arazilerde, kayalık ve çalılarla kaplı, bazen seyrek ağaçlı yamaçlarda görülür. Ayrıca Doğu Karadeniz Dağları’nda özellikle açık kızılçam (Pinus brutia) ormanlarında da bulunur. Üreme sezonunda genellikle 800 ile 2600 metre arasında, nadiren daha alçakta, örneğin Karadeniz Bölgesi’nde 500 metrede ve Toroslar’da 600 metrede kaydedilmiştir. Trakya’da çok lokal olarak, İç Anadolu bozkırında yalnızca güneydeki izole dağlarda ve Güneydoğu Anadolu’nun yalnızca kuzeybatı ucunda üreme döneminde bulunur. Batı bölgelerde nispeten seyrektir. Kış aylarında daha yaygın hale gelir, deniz seviyesine kadar iner ve çoğunlukla batı ve güney bölgelerde kışlar.

Üreme

Yuvalama alanı: Özellikle kireçtaşı zeminli, ağaç ve bodur ağaçların bulunduğu kayalık yamaçlarda, açık ormanlarda ve vadilerde yuvalar. Kızılcahamam’da orman açıklıkları, bozuk meşelikler ve kayalık yamaçlar tercih edilir4.
Yuvası: Yerde, kısmen bir çalı, bodur ağaç veya kaya gölgesindedir. Bazen hafif oyuklar, yarlar veya duvarlardaki girintiler kullanılır. Yuva kâse şeklindedir, ağırlıkla otlardan örülür, daha ince otlar, kökçükler ve biraz kılla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada dört yumurta kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Mayıs ayından itibaren yumurta koyar. Yavrular haziran sonrası gözükür. İÇA: 7 Haziran 1977’de Kızılcahamam’da bir yuvada dört yumurta görülmüştür88. 28 Nisan 1901’de İzmir’de bir taşın altındaki yuvada dört yumurta tespit edilmiş ve örnekleri Manchester Müzesi’ne alınmıştır. AKD: 17–23 Temmuz 1971’de Torosdağı’nın kuzey yamaçlarında 1700–2500 m arasında birçok çiftin yavrularını beslediği görülmüş, 19 Haziran 1996’da Sertavul Geçidi’nde bir çift üç tüylenmiş yavruyu beslemiştir. Bu kayıt, ilk yumurtanın yaklaşık 22 Mayıs’ta bırakıldığını göstermektedir. 13 Mayıs 2005’te aynı bölgede sıradışı bir yuva, küçük bir çam ağacının yerden 1 m yükseklikteki gövdesine yakın bir dalda bulunmuş; yuvada yumurtadan yeni çıkmış üç yavru ve henüz çatlamamış bir yumurta tespit edilmiştir. Bu gözlem, ilk yumurtanın nisan sonunda bırakıldığını düşündürmektedir. DOA: 9 Temmuz 1985’te Nemrut Dağı’nda (Tatvan) bir aile grubu ve uyarı sesi çıkararak yiyecek taşıyan bir çift, 18 Mayıs 2006’da Van Çatak’ın kuzeyindeki Yenimahalle’de yiyecek taşıyan bir çift gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Taksonomik durumu karmaşıktır ve revizyona açıktır. Kuzey Anadolu ve Trakya boyunca nominat cia, Güney Anadolu’da en azından İzmir–Hatay hattında hordei alttürlerinin bulunduğu bildirilmiştir5. Doğu Anadolu’nun doğusundan gelen tahnit örnekleri prageri veya prageri ile par alttürlerinin ara formu olarak sınıflandırılmıştır. Ülkenin geri kalanındaki popülasyonlar ise alttür düzeyinde net olarak tanımlanamamıştır5. Diğer yazarlar prageri’yi par’ın bir sinonimi, hordei’yi ise nominat formun içine dâhil etmiş, Güney Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’deki kuşlar için kullanılan barbata alttürünü ise geçerli saymamışlardır80,87.

Tring Doğa Tarihi Müzesi’ndeki Türkiye kökenli ve hordei olarak tanımlanan tahnitler, Roselaar tarafından belirtilen tüm karakterlere göre incelenmiş, ancak nominat cia alttürüne son derece benzer olduğu görülmüştür. Bu nedenle hordei geçerli bir takson olarak kabul edilmemektedir. Prageri örnekleri incelenememiş olsa da, par alttürüne ait olduğu düşünülen örnekler de bu iki formun geçerliliğini ciddi şekilde sorgulatmaktadır.

Bahçe Çintesi

Emberiza cirlus, Cirl Bunting

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerlidir.

Batı Karadeniz, Marmara ve Ege Bölgesi’nin kuzey ve iç kesimlerinde yaygın ancak muhtemelen eskisi kadar bol olmayan yerli bir türdür. Güney Ege’de nadirdir. Kalan bölgelerde ise daha lokal dağılım gösterir; İç Anadolu ve Toroslar’ın alçak kesimlerinde seyrek olarak bulunur. Üreme döneminde, alçak irtifadaki makilikler, sık çalılıklar, ormanlık alanlar, baltalıklar ve meşeliklerde görülse de, en sık bulunduğu habitat çalılık ormanlarla kaplı alçak tepelerdir. Bu habitatlar Türkiye’de kuş gözlemcilerinin ilgisini nadiren çektiğinden, türün gerçek durumu belirsizdir. Ara sıra kış aylarında ve muhtemelen göç dönemlerinde az sayıda birey Akdeniz Bölgesi’nde de gözlenmiştir. Görünüşe göre, bu bölgede eskiden daha yaygındı.

Üreme

Yuvalama alanı: Orman, orman kenarı, zeytinlikler ve yol kenarındaki çalılar, bodur ağaçlar ve çitlerde yuvalar. Çoğunlukla tepelik alanlarda bulunur, ancak çalı bulunduğu sürece ova ve düzlüklerde de ürer. Kocaçay Deltası’nda alüvyal ormanın açık ve kurak kısımlarında ve tarım arazilerinde çok sayıda ürediği belirlenmiştir. 1993’te yapılan bir çalışmada alüvyal ormanda üreme yoğunluğu hektarda 0,39 çift, kurak ve çeşitçe zengin tarım arazilerinde ise hektarda 1,2 çift olarak bulunmuştur2.
Yuvası: Yuva ot, yosun ve köklerden oluşan muntazam bir kâsedir, kıl ve otlarla astarlanır. Beş yuva yerden 0,7–1,6 m yüksekte, çoğunlukla çalılar üzerinde ve bir örnekte budanarak bodur kalmış bir çamda bulunmuştur17.
Yumurta sayısı: Türkiye’de bir yuvada üç yumurta, iki yuvada dört yumurta, iki yuvada beş yumurta ve bir yuvada altı yumurta kaydedilmiştir. Ayrıca içinde iki yumurta bulunan bir yuvanın kuluçkası tamamlanmamış olarak değerlendirilmiştir. Bir yuvada üç yavru, bir yuvada ise dört yavru sayılmıştır.
Üreme dönemi: Nisan ve mayıs ayında yumurta koyar. yavrular haziran sonuna kadar kaydedilir. MAR: 3 Haziran 2006’da Kocaçay Deltası’nda üç yumurtalı bir yuva bulunmuş, 14 Haziran 1966’da Çatal Dağ’da ve 11 Haziran 1969’da Çamlıca’da yiyecek taşıyan erişkinler gözlenmiştir. 18 Haziran 1973’te Kilyos’ta birçok erişkinin yiyecek taşıdığı, 21 Haziran 1973’te Vize’de tüylenmiş yavrular ve 17 Haziran 1973’te Bebek’te yeni tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. Bu son gözlem, yumurtlamanın 21 Mayıs civarında gerçekleştiğini göstermektedir. EGE: 3 Nisan 1984’te Bafa Gölü’nde yuva yapımı gözlenmiş, 30 Nisan 2003’te içinde dört tane neredeyse tüylenmiş yavru bulunan bir yuva, yumurtlamanın nisan başında gerçekleştiğini göstermiştir. 1950, 1951 ve 1954’te İzmir’de toplam yedi yuva bulunmuştur17. Bu yuvalardan bazıları ikinci kuluçkaya ait olabilir. 22 Mayıs 1950’de iki yumurtalı, 15 Mayıs 1951’de kuluçkaya yeni yatılmış beş yumurtalı, 26 Mayıs 1951’de altı yumurtalı, 28 Mayıs 1951’de dört ve beş yumurtalı iki yuva, yine aynı gün kuluçkanın son evresindeki dört yumurtalı bir yuva, 27 Mayıs 1954’te ise tüyleri çıkmış yavruların bulunduğu bir yuva kaydedilmiştir. AKD: 22 Mayıs 1989’da Çamiçi’nde tüylenmiş yavrular, 15 Temmuz 2004’te ise bir genci besleyen bir erkek gözlenmiştir. KAD. Temmuz 1966’da Gerze’de 3–5 aile grubu ve 9 Haziran 1975’te yavrularını besleyen erişkinler gözlenmiştir. İÇA: 6 Mayıs 1993’te Kızılcahamam’da üç yeni çıkmış yavrunun bulunduğu bir yuva, yumurtlamanın yaklaşık 20 Nisan’da başladığını göstermektedir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür89.

Sarı Çinte

Emberiza citrinella, Yellowhammer

Çok lokal olarak yaz konuğu, yaygın olarak az sayıda kış konuğudur.

Trakya’nın kuzeyinde ürediği bildirilmiş90, burada az sayıda yerli olduğu tahmin edilmektedir; ancak bu bilginin teyit edilmesi gerekmektedir. Üreme döneminde genellikle dağlık bölgelerdeki çalılıklarda ve parçalanmış karışık ormanlarda, orta irtifalarda bulunur. Akdeniz Bölgesi’nde Orta ve Batı Toroslar’da11,26 ve Güney Marmara’da22,91 üreme ihtimali vardır.

Geçit kuşu olarak Türkiye genelinde, kış konuğu olarak ise ekim başından mart sonuna ve nisan başına kadar Trakya, Batı ve Orta Anadolu’da yaygın ancak çok bol olmayacak şekilde görülür. Öncelikle bir kış konuğu olup, üreme durumu ve yayılışı ayrıntılı olarak bilinmemektedir. Kışlaklarda en erken 6 Ekim’de, en geç 18 Nisan’da kaydedilmiştir. Doğu Anadolu’da birkaç göçmen birey gözlenmiş, Malatya ve Elazığ çevresinde ise kışladığı bilinmektedir.

Üreme

Yuvalama alanı: Trakya’da potansiyel üreme habitatı açık ağaçlık alanlar ve çalılıklardır.
Yuvası: Türkiye’de yuva ile ilgili bir kayıt bulunmamaktadır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de yumurta veya yavruya dair doğrudan bir gözlem yapılmamıştır.
Üreme dönemi: Mayıs ve haziran ayında yumurta koymaya başlar. MAR: Mayıs ve haziran aylarında Istranca Dağları’nda öten erkekler tespit edilmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Üreyen kuşlar incelenmemiş olsa da, tüm kayıtların görünüşe göre erythrogenys alttürüne ait olduğu düşünülmektedir5. Bu alttürde, ak başlı çintede görülen bazı karakterler de bulunur. Bunun, iki tür arasında uzun bir zaman dilimine yayılan melezleşme ve gen akışı sonucu oluştuğu ileri sürülmüştür80,92.

Ak Başlı Çinte

Emberiza leucocephalos, Pine Bunting

Rastlantısal konuktur.

İlk kez, 13 Mart 1974’te Ankara’da Ortadoğu Teknik Üniversitesi Yerleşkesi’nde 3 erkek ve 3 dişi görülmüştür93,94. 2 Şubat 1997’de aynı yerde biri erkek olan beş kuş kaydedilmiştir25. Sonraki kayıtlar şu şekildedir: 30 Kasım 2005’te Afyon’da Sandıklı ile Kızılören arasında bir erkek ve 10–16 Ocak 2008’de erişkin bir dişi fotoğraflanmıştır. 10 Ocak 2008’de İstanbul Büyükçekmece Gölü Mimarsinan mevkiinde 1 birey gözlenmiştir (F. Can). 30 Ocak 2008’de Malatya üzerinden “Trabzon to Gaziantep” rotasında 1 birey bulunmuştur (M. Erturhan). 31 Ocak 2011’de Kayseri Yahyalı–Mustafabeyli yolu üzerinde 1 birey kaydedilmiştir (M. Ünlü). 15 Mart 2011’de Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey gözlenmiştir. 25 Ocak 2016’da Kayseri Çiğilli Mahallesi’nde 1 birey bulunmuştur (M. Ünlü). 30 Ekim 2017’de Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey gözlenmiş, 2 Mart 2018’de 1 birey kaydedilmiştir (B. Demir). 14 Şubat 2019’da Bolu Çoğullu Köyü Ulusu bölgesinde 5 birey kaydedilmiştir (N/A). 28 Mart 2019’da Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey kaydedilmiştir. 17 Mart 2020’de aynı istasyonda yine 1 birey gözlenmiştir. 25 Şubat 2021’de Gaziantep Sof Dağı genel alanında 1 birey gözlenmiştir (G. Güzelbey). 26 Ekim 2021’de Samsun Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde 1 birey kaydedilmiştir (E. Yoğurtçuoğlu). 18 Ekim 2022’de Trabzon Kıyıcık–Yeniköy Deresi Ağzı’nda 1 birey gözlenmiştir (E. Yoğurtçuoğlu). 18 Kasım 2022’de Hakkâri Bölük Köyü–Yüksekova’da 1 birey kaydedilmiştir (E. Bıyıkoğlu; E. Kayhan). 11 Mart 2023’te Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey bulunmuştur (K. Derneği; D. Kitel). 1 Kasım 2023’te Ankara Bolu Yolu üzerinde 1 birey gözlenmiştir (O. Aydın). 8 Mart 2024’te Çorum Çatak’ta isimsiz bir yol üzerinde 1 birey kaydedilmiştir (E. Bıyıkoğlu).

Hepsi 19. yüzyılda, çoğu 1861 ile 1871 arasında İstanbul’da kalan T. Robson tarafından toplanmış toplam 6 örnek vardır. Liverpool Müzesi’nde (National Museum and Galleries on Merseyside) T11583 numarasıyla kayıtlı olan bir erkek, 1858 kışında bilinmeyen bir tarihte İstanbul’da H. Loftus tarafından toplanmış, bir müddet Canon Tristram’ın koleksiyonunun bir parçası olmuştur. 31 Ekim 1865’te İstanbul Ortaköy’de toplanan bir erkek, şu anda Tring Doğa Tarihi Müzesi’nde bulunmaktadır (NHM 88.9.1912.524). Bunun dışında iki erişkin erkek 1869’da Robson tarafından toplanmış ve Dresser’e yollanmış, şimdi Manchester Müzesi’nde bulunmakta olup BB03154 numaralı kuş 21 Ekim’de “Konstantinopolis yakınındaki Kâğıthane tepelerinde”, BB03153 numaralı kuş ise 8 Kasım’da “Konstantinopolis’te” toplanmıştır. Biri dişi olan iki örnek, tahminen Mathey-Dupraz tarafından kaydedilenler olup İstanbul Robert Koleji’nin koleksiyonunda bulunmaktadır. Bu kuşlar, müzedeki çoğu kuş gibi muhtemelen yakın çevreden toplanmış olsalar da toplanma tarihi ve yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Robson’un yorumlarına göre bu tür yıldan yıla sonbahar geçişinde görülse de 19. yüzyıl yazarları türü seyrek kış konuğu olarak sınıflandırmıştır.

İlk kez, 13 Mart 1974’te Ankara’da Ortadoğu Teknik Üniversitesi Yerleşkesinde 3 erkek ve 3 dişi93,94, 2 Şubat 1997’de aynı yerde biri erkek olan beş kuş25 görülmüştür

Sonraki kayıtları şu şekildedir. 30 Kasım 2005’te Afyon’da Sandıklı ve Kızılören arasında bir erkek ve 10-16 Ocak 2008’de erişkin bir dişi fotoğraflanmıştır. 10 Ocak 2008’de İstanbul Büyükçekmece Gölü Mimarsinan mevkiinde 1 birey F. Can tarafından gözlendi. 30 Ocak 2008’de Malatya üzerinden “Trabzon to Gaziantep” rotasında 1 birey M. Erturhan tarafından bulundu. 31 Ocak 2011’de Kayseri Yahyalı–Mustafabeyli yolu üzerinde 1 birey M. Ünlü tarafından kaydedildi. 15 Mart 2011’de Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey Ç. H. Şekercioğlu tarafından gözlendi. 25 Ocak 2016’da Kayseri Çiğilli Mahallesi’nde 1 birey M. Ünlü tarafından kaydedildi. 30 Ekim 2017’de Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey B. Demir tarafından gözlendi. 2 Mart 2018’de aynı istasyonda 1 birey yine B. Demir tarafından kaydedildi. 14 Şubat 2019’da Bolu Çoğullu Köyü Ulusu bölgesinde 5 birey NA tarafından gözlendi. 28 Mart 2019’da Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey J. Ramírez tarafından kaydedildi. 17 Mart 2020’de aynı istasyonda yine 1 birey J. Ramírez tarafından kaydedildi. 25 Şubat 2021’de Gaziantep Sof Dağı genel alanında 1 birey G. Güzelbey tarafından gözlendi. 26 Ekim 2021’de Samsun Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde 1 birey E. Yoğurtçuoğlu tarafından kaydedildi. 18 Ekim 2022’de Trabzon Kıyıcık – Yeniköy Deresi Ağzı’nda 1 birey yine E. Yoğurtçuoğlu tarafından gözlendi. 18 Kasım 2022’de Hakkari Bölük Köyü–Yüksekova’da 1 birey E. Bıyıkoğlu ve E. Kayhan tarafından kaydedildi. 11 Mart 2023’te Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey K. Derneği ve D. Kitel tarafından bulundu. 1 Kasım 2023’te Ankara Bolu Yolu üzerinde 1 birey O. Aydın tarafından gözlendi. 8 Mart 2024’te Çorum Çatak’ta isimsiz bir yol üzerinde 1 birey E. Bıyıkoğlu tarafından kaydedildi.

Görünüşe göre hepsi 19. yüzyılda, çoğu 1861 ile 1871 arasında İstanbul’da kalan T. Robson tarafından toplanmış toplam 6 örnek vardır. Liverpool Müzesi’nde (National Museum and Galleries on Merseyside) T11583 numarasıyla kayıtlı olan bir erkek, 1858 kışında bilinmeyen bir tarihte İstanbul’da H. Loftus tarafından toplanmış, bir müddet Canon Tristram’ın koleksiyonun bir parçası olmuştur. 31 Ekim 1865’te İstanbul Ortaköy’de toplanan bir erkek, şu anda Tring Doğa Tarihi Müzesinde bulunmaktadır (NHM 88.9.1912.524). Bunun dışında iki erişkin erkek 1869’da Robson tarafından toplanmış ve Dresser’e yollanmış ve şimdi Manchester Müzesi’nde bulunmakta olup BB03154 kayıt numaralı kuş 21 Ekim’de ’Konstantinopolis yakınındaki Kâğıthane tepelerinde ve BB03153 kayıt numaralı kuş 8 Kasım’da ’Konstantinopolis’te toplanmıştır. Biri dişi olan iki örnek, tahminen68 tarafından kaydedilenler olup İstanbul Robert Kolej’in koleksiyonunda bulunmaktadır85. Bu kuşlar, müzedeki çoğu kuş gibi muhtemelen yakın çevreden toplanmış olsalar da toplanma tarihi ve yeri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Robson’un yorumlarına göre bu tür yıldan yıla sonbahar geçişinde görülse de 19. yüzyıl yazarları türü seyrek kış konuğu olarak sınıflandırmıştır.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Asya’nın güney tayga kuşağında yuvalar.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’den belgelenen bireyler nominat alttüre aittir.

Doğu Kirazkuşu

Emberiza buchanani, Grey-necked Bunting

Dar yayılışlı ve nispeten çok sayıda bulunan yaz göçmenidir.

Başlıca Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ağaçsız dağlık bölgelerinde bulunur. Kuzeyde Üst Aras Vadisi, batıda Tunceli’deki Munzur Dağları’na kadar ulaşır. Yerel olarak Siverek’te bulunur, ancak tür buradan daha kuzeydoğuda bulunmaz. Çoğunlukla nisan sonu ve mayıs başında gelir. Genellikle 1800 m’nin üstündeki kurak ve dağlık arazilerde ürer, en az 3000 m’ye kadar çıkar. Nadiren 1000 m kadar alçakta da üreyebilir. Alçak rakımlı bazı bölgelerde Kirazkuşu ile yayılışları kesişir, ancak iki tür bir arada bulunmaz95. Birçok yerde yüksek yoğunlukta üreyebilir.

Türün bilinen yayılış bölgesinin oldukça batısında olan Aladağlar’da Mayıs 1990’da süpheli bir gözlem bildirilmiştir96. Öte yandan, 9 Mayıs 2001’de Toprakkale’nin güneyindeki bir boğazda geçiş hâlindeki bir birey97 ve 15 Nisan 1996’da Göksu Deltası’nda bir erkek birey (J-P. Paul) gözlenmiştir. Sonbahar göçü hakkında çok az bilgi vardır. Kuşlar üreme alanlarında eylül sonuna kadar kalır. Buna rağmen98, kasım başında Doğubayazıt’ın doğusunda küçük bir sürünün gözlendiğini belirtir. Tür, kışı Batı ve Orta Hindistan’da geçirir45.

Üreme

Yuvalama alanı: Yüksek rakımlı, kurak, çıplak ve genellikle dik yamaçlarla alçak ve seyrek vejetasyonlu kayalık bölgelerde ürer.
Yuvası: Yuvayı yerde, alçak bir kaya, bodur bir ağaç veya bir ot öbeğinin altına yapar. Genellikle yalnız başına ürer. Ancak 19 Haziran 2004’te Erçek yakınındaki 1,5 kilometrelik dik ve kayalık bir yamaç boyunca eşit aralıklarla konumlanmış sekiz öten erkek kaydedilmiş ve bu bireylerin uçurum hattı boyunca öttükleri gözlenmiştir. Aynı yamaçta, yamacın dibinden yaklaşık 4 metre yukarıda, alçak bir çalının gölgesinde yere yapılmış bir yuvada dört yumurta bulunmuştur. Yuvanın derinliği 10 cm olarak ölçülmüş, bitki sapları ve otlardan kâse şeklinde örülmüş ve açık tarafa bakan kenarı daha yüksek yapılmıştır. Astarında ince otlar ve kıllar bulunmuştur.
Yumurta sayısı: Türkiye’de dört yumurtalı bir yuva99, Ermenistan’da ise 5 yumurtalı bir yuvada yumurtaların 18 Haziran’da çatladığı kaydedilmiştir33. Yumurta sayısı genellikle 3–5 arasında değişir.
Üreme dönemi: Mayı sonu ve haziran başı yumurta koyar, yavrular temmuz sonuna kadar tüylenir. Türkiye’de ve yayılış alanının diğer bölgelerinde yılda iki kez kuluçkaya yattığı düşünülmektedir. DOA: 2 Haziran 1969’da Görentaş’ın batısında bir çiftin çiftleştiği gözlenmiştir; bu kayıt Türkiye Kuş Raporu’nda yanlışlıkla 31 Mayıs olarak geçmiştir99. Van çevresinde 20 Haziran 1990’da içinde hav tüylü yavru bulunan bir yuva görülmüş ve yumurtlamanın haziran başında başladığı anlaşılmıştır. 23–24 Temmuz 1992’de Akdoğan Gölü’nde ve 29 Temmuz 2000’de Doğubayazıt yakınındaki İshak Paşa Sarayı’nda aile grupları ve genç bireyler gözlenmiştir. Ermenistan’da 21 Mayıs 1995 ve 20 Haziran 1972’de yuva yapımı, 29 Mayıs 1962’de yumurtalı bir yuva ve 15 Haziran 1972’de beş yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir; bu yumurtalar 18 Haziran’da çatlamıştır33.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’de cerrutii alttürü bulunur. Toplam üç alttür tanımlanmış olsa da tür içindeki coğrafi varyasyon sınırlıdır. Bu nedenle, türün monotipik olarak değerlendirilmesi daha uygun bir yaklaşımdır.

Boz Çinte

Emberiza cineracea, Cinereous Bunting

Batıda lokal olarak az sayıda, doğuda yaygın olarak çok sayıda bulunan yaz göçmenidir.

Batıda bulunan cinerecea alttürü, Marmara’nın güneyinden başlayarak İzmir çevresi üzerinden Toroslar’a kadar yayılır. Türkiye’deki yayılışının parçalı olduğu düşünülmektedir. Bu alttür oldukça lokal ve genellikle seyrek bulunan bir yaz göçmenidir. Türkiye dışında yalnızca Yunan adalarından Midilli (Lesbos), Sakız (Chios), İksiri (Skyros) ve muhtemelen İkarya (Ikaria) ile Sisam (Samos) adalarında ürer100,101. Tür ilk kez 1836 yılında Strickland tarafından Bornova’dan toplanan bir örnekle tanımlanmış, tip örneği bugün Cambridge Üniversitesi Zooloji Müzesi’nde saklanmaktadır (CUMZ27Fri(E)/23/r/1).

Doğuda bulunan semenowi alttürü ise Gaziantep’in 40 km batısından başlayarak İran ve Irak sınırına kadar olan bölgede ürer. Bu alttür ayrıca lokal olarak Güneybatı İran’daki Zagros Dağları’nda da bulunur. Türkiye’de 800-1200 m arasında, en fazla 2000 m yüksekliğe kadar yayılış gösterir. Genellikle çalılıkla kaplı yüksek arazilerde ve Güneydoğu Anadolu’nun korunaklı vadilerindeki sulak vejetasyonda yaşar. Doğu Anadolu’nun güneyinden başlayarak kuzeyde Doğubayazıt ve Bitlis’e kadar görülmüştür. Her iki alttür, birbirleriyle karışmadan ayrı bölgelerde ürer.

İlkbahar göçü genellikle nisanın ilk haftasında başlar. Ender olarak mart ortasında güney kıyılarında görülür. Batı İç Anadolu’dan bir güncel kayıt102 ve Karadeniz Bölgesi’nden 14 ve 18 Nisan 1992 tarihlerinde semenowi alttürüne ait Kızılırmak Deltası kayıtları mevcuttur3. İlkbahar geçidi haziran başına kadar sürebilir. Üreme alanlarından ayrılma ise ağustos başında başlar. Bazı bireyler kuzeye doğru yayılış alanının dışına da dağılabilir. Örneğin, Munzur Dağları’nda ağustos sonunda görülen semenowi alttürüne ait bir erkek bireyin göçmen olduğu düşünülmektedir. Türkiye’den ayrılış genellikle eylül ortasında tamamlanır; ancak başıboş bireylerin 25 Ekim’e kadar gözlendiği iddia edilmiştir103. Ayrıca, Tring Doğa Tarihi Müzesi’nde yer alan Meinertzhagen koleksiyonunda, semenowi alttürüne ait erkek bir örneğin (1965.M.16238), 23 Ekim tarihinde Şam’da toplandığı belirtilmiştir.

Üreme

Yuvalama alanı: Kalın ve kısa otlar, dağınık çalılar ve büyük kayaçların bulunduğu kaya parçaları serpilmiş yamaçlarda, daha yüksek irtifalarda ise uçurumlar ve büyük kaya çıkıntılarında bulunur.
Yuvası: Yuvasını yerde, seyrek vejetasyon altında ve genellikle alçak bir kaya ya da çalının gölgesinde yapar. 9 Mayıs 2004’te Gaziantep Durnalık’ta kayalık bir yamaçta, küçük ve dağınık ağaçların bulunduğu bir alanda bulunan boş bir yuvanın kısmen yatay bir kayanın siperinde olduğu ve neredeyse tam bir tas şeklinde örüldüğü kaydedilmiştir. Bu yuva bitki kökleri, ot ve yosunla örülmüş, alttan kalın bir yosun tabakasıyla desteklenmiş ve küçük köklerle astarlanmıştır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yumurtalı bir yuva ve altı yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir. Ayrıca 10 Mayıs 1899’da İzmir civarında toplanmış tek bir yumurta Manchester Müzesi’ndedir. Yuvada dört yavruya iki örnekte rastlanmıştır.
Üreme dönemi: EGE: 23 Mayıs 1954’te Bornova’da ağzında besin taşıyan bir erkek gözlenmiş, bu durum yavruların yuvadan ayrıldığını düşündürmüştür. Aynı yerde 20 Mayıs 1951’de neredeyse uçabilecek durumda tüylenmiş bir yavru gözlenmiş, yumurtlamanın nisan sonuna denk geldiği anlaşılmıştır17. Nisanın ikinci yarısında İzmir çevresinde yumurtalı bir yuva67 ve 24 Mayıs’ta üç yumurtalı başka bir yuva daha kaydedilmiştir104. 4 Nisan 1996’da Pamukkale’de öten 2–3 erkek, 1 Temmuz 1999’da Menemen ile Manisa arasında iki aile grubu gözlenmiştir (P. Castell). Midilli’de 7 Mayıs 1995’te yiyecek taşıyan bir çift, 14 Mayıs 1995’te başka bir çiftin yuvasında iri bir yavru kaydedilmiştir. GDA: 11 Haziran 1996’da Halfeti’de bir erişkin tüylenmiş bir yavruyu beslerken, 8 Haziran 1993’te çiftleşme davranışı sergileyen bir çift gözlenmiştir. 27 Nisan 2005’te bir dişi yuva malzemesi taşımış, 18 ve 21 Mayıs 2007’de iki ayrı yuvanın yapım aşamasında olduğu kaydedilmiştir. 2 Haziran 1998’de bulunan bir yuvada 6–7 günlük yavrular, yumurtlamanın yaklaşık 11 Mayıs’ta gerçekleştiğini göstermektedir. 11 Haziran 1990’da dört yavrulu bir yuva, 8 Haziran, 14 Haziran ve 23–26 Haziran tarihlerinde yiyecek taşıyan erişkinler kaydedilmiştir. 6–7 Haziran 2006’da birkaç çift ve yeni tüylenmiş yavrular görülmüş, bu gözlemler yumurtlama döneminin mayıs başı olduğunu göstermektedir. 14 Haziran 2010’da tüylenmiş bir yavruyu besleyen erişkin ve 16 Ağustos 1974’te üç tüylenmiş yavruyu besleyen bir dişi gözlenmiştir; bu son kaydın ikinci kuluçkaya ait olduğu düşünülmüştür. 23 Mayıs 1969’da Baykan’da (Siirt) altı yumurtalı bir yuva ile aynı tarihte dört adet 2–3 günlük yavru bulunan başka bir yuva bulunmuş, yumurtlamanın mayıs başında başladığı anlaşılmıştır105.

Alttürler ve Sınıflandırma

Batıda bulunan cinerecea alttürü Marmara Bölgesi’nin güney ucundan başlayarak kıyı boyunca Doğu Toroslar’a kadar uzanır. Doğuda bulunan semenowi alttürü ise Gaziantep’in batısından başlayarak İran ve Irak sınırına kadar yayılış gösterir.5. Bu iki alttürün yayılış sınırını Fırat Nehri olduğu iddia edilmiş, Gaziantep çevresinde semenowi alttürünün bulunmasıyla iddia çürütülmüştür22,24,25. Her iki alttür, birbirleriyle karışmadan farklı bölgelerde ürer. Tring Doğa Tarihi Müzesi ve Manchester Müzesi’nde incelenen örneklerde ara form varlığına işaret eden belirgin bir bulguya rastlanmamıştır.

Kirazkuşu

Emberiza hortulana, Ortolan Bunting

Yaygın ve çok sayıda bulunan yaz göçmeni ve geçit türüdür.

Kurak ve çalılık alanlar, tarım arazileri ve kayalık bölgelerde, genellikle 750–2600 metre arasında ürer. Doğu Anadolu’da ise istisnai olarak 3300 metreye kadar çıktığı bilinmektedir98. Ayrıca, daha alçak rakımlardaki orman kenarlarında da ürediği kaydedilmiştir: Ege’de 80–300 metre, Marmara’da 300 metrenin üzeri ve Karadeniz Bölgesi’nde 200 metrenin üstü106. İç Anadolu’nun büyük kısmında üremez ve Trakya’da oldukça sınırlı bir dağılıma sahiptir.

Hem ilkbahar hem de sonbahar göçü sırasında tüm bölgelerde daha yaygın ve bol sayıda görülür. Bazen, örneğin Eylül 1973’te Ardeşen’de olduğu gibi, 100’ü aşan bireylerden oluşan kalabalık sürüler geçebilir. İlkbaharda göçmenler mart sonundan itibaren gelmeye başlar; en erken kayıt 16 Mart’tadır. Ancak yoğun geçiş nisan ortasından önce başlamaz ve mayıs ortasına kadar devam eder. Bu durum güney bölgeler için de geçerlidir. Sonbahar göçü ise ağustos sonu ile eylülün ilk yarısında en yoğun halini alır; bazı bireyler eylül sonuna kadar bölgede kalır. En geç sonbahar kaydı 31 Ekim tarihindedir.

Üreme

Yuvalama alanı: Açık otlu arazilerde, çoğunlukla seyrek ve bodur ağaçların bulunduğu tepe yamaçlarında, bazen kaya kütleleri veya tek ağaçların yakınında yuvalar. Ayrıca çayırlar, yaylalar, mısır tarlalarının kenarları, orman kenarları ve açık ormanlarda da yer alır.
Yuvası: Yuvasını zemine, otların arasına veya çıplak toprak üzerine yapar. Genellikle bir bitki kümesinin ya da alçak bir çalı veya kayanın korunaklı altı seçilir. Kâse şeklindeki yuva, bitki gövdeleri, otlar ve köklerden örülür; daha ince otlar, kökler ve kıllarla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yumurta içeren bir yuva ve dört yumurta içeren bir diğer yuva tespit edilmiştir. Yaklaşık altı günlük bir yavru, 28 Haziran 1977’de Bolu yakınlarında bir yuvada görülmüş olup88, bu yuvada ilk yumurtanın 7 Haziran’da bırakıldığı tahmin edilmektedir.
Üreme dönemi: İlk yumurtanın haziran sonunda bırakıldığını gösterir. Nisan sonu ile temmuz arasında sık duyulan ötüşü, Türkiye’de de yayılış alanının diğer kısımlarında olduğu gibi yılda iki kez kuluçkaya yattığını düşündürmektedir. MAR: 14 Haziran 1966’da Çatal Dağı’nda bir çift ve bir tüylenmiş yavru, 18 Temmuz 1988’de Ayvacık’ta bir genç, 26 Haziran 1973’te Kösedere’de yeni tüylenmiş bir yavru kaydedilmiştir. Manchester Müzesi’nde bulunan ve 27 Mayıs 1876’da Krüper tarafından İzmir çevresinden toplanan tek yumurta da Türkiye’deki erken dönem verilerden biridir. 17–23 Temmuz 1971’de Torosdağ’da tüylenmiş yavrularını besleyen erişkinler gözlenmiştir. KAD. 5 Haziran 1996’da Abant Gölü’nde ve 11 Temmuz 1986’da Kale’de erişkinlerin yuvaya yiyecek taşıdığı görülmüş; 28 Haziran 1969’da İspir’de bir aile grubu ve 11 Haziran 2004’te Eskipolat’ta iki tüylenmiş yavrunun beslendiği kaydedilmiştir. İÇA: 28 Haziran 1977’de üç yumurtalı bir yuva, 8 Haziran 1977’de tüylenmiş yavrular ve 5 Haziran 1996’da yiyecek taşıyan bir erişkin, 17 Haziran 1977’de Sultansazlığı’nda tüylenmiş yavrular gözlenmiştir4;103. DOA: 1969 Temmuz’unda Varto çevresinde birçok genç, 9 Temmuz 1986’da Van ile Erçek arasında bir aile grubu gözlenmiştir. GDA: 8 Mayıs 1989’da Işıklı’da dört yumurtalı bir yuva bulunmuştur.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Kızıl Kirazkuşu

Emberiza caesia, Cretzschmar’s Bunting

Yaygın olarak çok sayıda bulunan yaz göçmenidir.

Başlıca Ege, Akdeniz bölgelerinde bulunur. Trakya’da ve İç Anadolu’nun güney sınırında lokal olarak, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Doğu Anadolu’nun güneyinde ise çok sınırlı sayıda kaydedilmiştir. Yaz aylarında Batı Karadeniz’de de gözlenmiştir. Tür, kendine özgü bir habitat tercihine sahiptir; Akdeniz makisi ya da açık çam ormanlarının bulunduğu çıplak ve kayalık yamaçlarda yaşar. Bazen deniz kıyısına yakın, genellikle 200–800 metre rakımda, nadiren 1200 metreye kadar çıkan farklı habitatlarda da görülebilir.

İlkbaharda mart ortasından itibaren gelir; en erken kayıt 16 Mart tarihindedir. Sonbahar göçü genellikle ağustos ortasında başlar. Ancak eylülün üçüncü haftasından sonra nadiren görülür. Son kayıt 20 Eylül’dedir. Geçiş dönemi, özellikle sonbaharda biraz daha yaygın olabilir. Tanımlama şüphesi bulunsa da, türün kasım başında Doğu Anadolu’nun doğusunda kaydedildiği bir örnek vardır107.

Üreme

Yuvalama alanı: Kayalık vadilerdeki kurak tepelerin yamaçlarında, kısa otlarla kaplı çıplak zeminlerde yuvalar. Çalılar, kaya parçaları ve bazen ağaçlar gibi yüksek noktalar ötmek için kullanılır. Akdeniz Bölgesi’nde bir arpa tarlasında da ürediği kaydedilmiştir108.
Yuvası: Yuva yere yapılır, bodur bir ağaç, çalı veya kayanın dibine çok iyi şekilde saklanır ve kısmen gölgededir. Kâse şeklindeki yuva, otlar ve bitki kökleriyle örülür; otlar, kökler ve kıllarla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yumurta içeren bir yuva ve beş yumurta içeren bir başka yuva kaydedilmiştir. Ayrıca dört yavru içeren üç yuva ve beş yavru içeren iki yuva tespit edilmiştir.
Üreme dönemi: Nisan başında ilk yumurtayı koyar. Yavrular temmuz sonuna kadar tüylenmiş olur. Bu veriler yılda iki kez kuluçkaya yattığını göstermektedir. EGE: 4 Mayıs 2001’de Manisa’da yeni tüylenmiş yavrular bulunmuş, ilk yumurtlamanın nisan başında olduğu tahmin edilmiştir. 11 Mayıs 1951’de İzmir yakınında dört tüylenmiş yavru17, 24 Mayıs 1950 ve 11 Mayıs 1951’de Manisa’da yiyecek taşıyan erişkinler, 2 Mayıs 1950 ve 4 Mayıs 1951’de uyarı sesi çıkaran erişkinler ve 20 Mayıs 1951’de tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. 22 Mayıs 1999’da Akköy’de tüylenmiş yavrular, 30 Mayıs 2004’te üç yumurtalı ve 1 Haziran 2004’te yaklaşık iki günlük dört yavrulu yuvalar tespit edilmiştir. AKD: 31 Mart 2000’de üreme alanlarında öten erişkinler görülmüş, 10 Mayıs 1899’da Acıgöl yakınında beş yumurtalı bir yuva bulunmuştur109. 15 Mayıs 1974’te Finike yakınında tüylenmek üzere olan beş yavru, 22 Mayıs 1993’te Silifke’nin kuzeyinde yaklaşık iki günlük beş yavru ve 30 Mayıs 1995’te Göksu Deltası’nda yavrulu yuvalar gözlenmiştir. 24 Mayıs 1999’da Akseki çevresinde yuva yapan bir çift, 22 Haziran 1990’da tüylenmiş bir yavru ve 24 Mayıs 1999’da yeni tüylenmiş yavrular beslenirken görülmüş, bu kayıtlar ilk yumurtlama tarihinin nisan sonu olduğunu göstermektedir. İÇA: 10 Haziran 1998’de Hasan Dağı’nda yuva yapımı ve yavrulu bir yuva gözlenmiştir. GDA: 8 Haziran 1993’te Işıklı’da yaklaşık altı günlük dört yavru bulunan bir yuva ve 7 Haziran 2006’da tüylenmiş yavrular içeren iki farklı yuva kaydedilmiştir. 14 Haziran 1996’da yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. DOA: 10 Temmuz 1979’da Tatvan’da yavrusunu besleyen bir erkek görülmüştür110.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Bataklık Çintesi

Emberiza schoeniclus, Common Reed Bunting

Lokal olarak nispeten az sayılarda bulunan yerlidir. Kışın göç alır.

İç ve Doğu Anadolu’da, doğuda ve güneyde İran ve Irak sınırına kadar yayılım gösterir. 1992 ilkbaharında Kızılırmak Deltası’nda yürütülen çalışmada tespit edilen 800–1200 çiftlik nüfus, büyük olasılıkla Türkiye’deki en kalabalık üreyen popülasyondur. Marmara Bölgesi ile Ege’nin bazı bölümlerinde ise daha seyrek ve oldukça lokal bir dağılım sergiler. İç Anadolu’da 1000 metreye, Doğu Anadolu’da ise en az 2000 metreye kadar ürediği bilinmektedir.

Göç dönemlerinde, özellikle sonbaharda yaygın ve genellikle kalabalık sayılarda görülür. Kış döneminde batı ve orta bölgelerdeki sulakalanlarda, ekim sonundan mayıs ayına kadar bulunabilir. Bu dönemde özellikle akşam saatlerinde, bazen 250 bireyi aşan sürüler halinde gözlenebilir.

Üreme

Yuvalama alanı: Açık bataklıklar, sazlıklar ve göllerdeki su kenarı vejetasyonunda yuvalar.
Yuvası: Genellikle çok iyi gizlenmiş olup yere yakın, içine girilmez sık vejetasyon içinde bulunur. Yuva bitki kökleri, otlar ve karayosunlarıyla örülür, kıllar ve ince otlarla astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yumurta içeren bir yuva, dört yavru içeren bir yuva ve üç yavru içeren bir başka yuva kaydedilmiştir. Genelde yumurta sayısının 4–5 olduğu düşünülmektedir. Üreme dönemi: Mayıs ayında yumurta koyar, mayıs sonundan itibaren yavrular gözlenir. Yılda iki kez kuluçkaya yattığı bilinir. KAD. Kızılırmak Deltası’nda 5 Mayıs 1992’de içinde yumurta olan bir yuva bulunmuştur3. Temmuz 1972’de dört yavrulu iki çift ve üç yavrulu bir çift gözlenmiştir111. İÇA: 25 Mayıs 1992’de Eşmekaya’da bulunan bir yuvada üç yumurta sayılmış, 23 Mayıs 1992’de başka bir yuvada yumurtadan yeni çıkmış dört yavru görülmüş, yumurtlama tarihinin mayıs başı olduğu anlaşılmıştır. 8 Mayıs 1967’de Eber Gölü’nde yuva yapımı gözlenmiştir. DOA: 14 Temmuz 1986’da Van Sazlığı’nda bir erişkin ve bir genç, 4 Ağustos 1992’de bir aile grubu gözlenmiştir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Dünya genelinde üç alttür grubu tanımlanır: kuzeyde schoeniclus grubu, koyu gagalı intermedia grubu ve soluk renkli pyrrhuloides grubu. Bu grupların evrimsel olarak birbirinden farklı soylardan geldiği düşünülmektedir112. Türkiye’de üreyen bireyler, kalın gagalı intermedia grubuna ait bir ya da birden fazla alttüre dâhildir.

Ülkenin batı ve orta bölgelerinde üreyen popülasyonlar reiseri, doğudakiler ise caspia alttürüne aittir5. Bu iki alttür arasında klinal (dereceli) bir geçiş olduğu belirtilmiştir80. Amik Gölü’nde Aharoni tarafından toplanan örnekler pyrrhuloides olarak tanımlanmış olsa da, Doğu Akdeniz’deki üreme alanlarında asıl olarak korejewi alttürü görülmektedir5. Korejewi, güneydoğu İran’da tanımlanmış olup, kuzeyde kuzeydoğu İran ve Afganistan’a kadar yayılır. Batıda ise Suriye’ye kadar uzandığı düşünülmektedir5. Ancak bu alttürün Türkiye’deki varlığı80 tarafından şüpheli bulunmuştur. Karadeniz ve Doğu Anadolu’daki bazı üreyen bireyler, hatalı olarak intermedia formu şeklinde tanımlanmıştır91.

Kış göçmenlerinin büyük çoğunluğu, schoeniclus nominal formuna ya da intermedia grubuna ait kalın gagalı alttürlere dâhildir.113, kışın Amik Gölü’nde toplanan örneklerin en çok ukrainae alttürüne benzediğini belirtmiş;5 ise bu örnekleri tschusii olarak tanımlamıştır. Balkanlar gibi yakın bölgelerden elde edilen örnekler değerlendirildiğinde, özellikle Türkiye’nin batısındaki kış göçmenlerinin büyük olasılıkla schoeniclus/stresemanni ve tschusii/othmari alttürlerine ait olduğu düşünülmektedir.

Stresemanni, nominal schoeniclus alttüründen ayırt edilebilecek kadar belirgin morfolojik özellikler göstermediğinden ayrı bir alttür olarak kabul edilmemeli ve schoeniclus altında değerlendirilmelidir. Benzer şekilde, tschusii, othmari ve muhtemelen reiseri alttürlerinin de tek bir isim altında birleştirilmesi uygun olacaktır. Bu durumda öncelik hakkı othmari adına verilmelidir.

Küçük Çinte

Emberiza pusilla, Little Bunting

Rastlantısal konuktur.

Nispeten çok sayıda güncel kayıtları mevcuttur. 13 Kasım 2010’da Hatay Subaşı’nda 1 birey (M. Atahan), 27 Kasım 2010’da Gaziantep Birecik–Karkamış’ta 1 birey (F. Izler), 15 Ocak 2013’te Bartın’da 1 birey (N. A.), 30 Ocak 2013’te tekrar Hatay Subaşı’nda 1 birey (M. Atahan), 5 Mart 2015’te Mersin ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde 1 birey (K. Özkan), 13 Şubat 2016’da Bursa Gölyazı’da 1 birey (N. A.), 21 Ekim 2016’da Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey (B. Demir ve Ç. H. Şekercioğlu), 13 Ekim 2018’de Rize Merkez’de 1 birey (B. Hatinoğlu), 26 Ekim 2021’de Samsun Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde 1 birey (E. Yoğurtçuoğlu), 22 Ekim 2022’de Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey (M. Ko), 6 Ekim 2023’te yine aynı istasyonda 1 birey (H. Andersson, W. Chen, Ç. İ. Demiral ve K. Derneği) ve son olarak 2 Aralık 2023’te Ankara Akdoğan’da 1 birey (İ. Adresi) gözlenmiştir.

21 Mart 1910’da Erzurum’da bir Sarı Çinte sürüsü içinde bulunduğu iddia edilen 3 bireyin gözlemi, tanımlama için gerekli ayrıntılardan yoksundur6.68, İstanbul Boğazı’na ait tarihi belirsiz bazı kayıtlardan şüphe duymakla birlikte, İstanbul Bebek’teki Robert Kolej koleksiyonunda iki örnek gördüğünü belirtmiştir. Türü nadir bir kış konuğu olarak değerlendiren114, von Gonzenbach’ın 19. yüzyıl ortalarında İzmir çevresinde örnekler topladığını da aktarmaktadır67.

Yakın dönem kayıtları da sınırlıdır. G. Trommer, 10 Kasım 1968’de Tatvan’da 7 birey gözlediğini bildirmiş, ancak bu kaydı daha sonra geri çekmiştir98. Kızılırmak Deltası’ndan 15 Nisan 1992’de görülen ve kısa süreli ötüşü duyulan bir birey ile 26 Nisan 1992’de yakından gözlenen bir erkek olmak üzere iki kayıt mevcuttur3. Ancak her iki gözlem de ayrıntı açısından yetersizdir.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz.

Alttürler ve Sınıflandırma

Monotipik bir türdür.

Ak Kaşlı Çinte

Emberiza rustica, Rustic Bunting

Rastlantısal konuktur.

Günümüzde fotoğraflarla belgelenmiş iki erken dönem kayıttan ilki, Ekim 2004’te Gaziantep yakınında; ikincisi ise 18 Ocak 2008’de Sakarya Karasu çevresinde erkek olduğu düşünülen bir bireyin gözlenmesidir (S. Bekir).

Bu türün son dönem kayıtları ise giderek artmaktadır. 18 Ocak 2008’de Sakarya Acarlar Longozu’nda 1 birey (E. Yoğurtçuoğlu), 4 Mart 2017’de Bursa Kocaçay Deltası–Dalyan Gölü’nde 1 birey (M. Özdemir), 9 Mart 2017’de Rize İyidere’de 1 birey (B. Hatinoğlu), 12 Ekim 2017’de İstanbul Tayakadın Mahallesi’ndeki bir piknik alanında 1 birey (S. S. İnak), 14 Ekim 2019’da Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey (N. A.), 25 Aralık 2020’de Zonguldak Çaycuma Kent Ormanı ve Filyos Irmağı Sazlıkları’nda 2 birey (A. Köse ve Ö. Ö. Özaydın), 1 Ocak 2021’de aynı bölgede yeniden 2 birey (A. Köse), 17 Ocak 2021’de Şanlıurfa Karkamış–Fırat Nehri ÖKA alanında 1 birey (H. Meşe), 29 Ocak 2022’de Tokat Geyras’ta 1 birey (M. K. Sondaş), 18 Ekim 2022’de Trabzon Kıyıcık–Yeniköy Deresi Ağzı’nda 1 birey (E. Yoğurtçuoğlu), 22 Ekim 2022’de Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 1 birey (M. Ko), 6 Kasım 2022’de Hatay Subaşı’nda 1 birey (A. Atahan, M. Atahan, S. Atahan ve F. Izler), 10 Mart 2023’te yeniden Zonguldak Çaycuma çevresinde 4 birey (A. Köse) ve 12 Kasım 2023’te Muğla açıklarında, Kastellorizo’dan deniz rotasında 1 birey (C. Papaconstantinou) gözlenmiştir.

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, muhtemelen 1860 sonrası dönemde toplam 5 örnek toplanmıştır. Bunlardan ikisi İstanbul bölgesinden görünüşe göre Robson tarafından; ikisi ise 20. yüzyıl başlarında toplanmıştır. En az bir tanesi genç bir dişi olup, 24 Ekim 1971’de İstanbul Büyükdere’de ökse ile yakalanmış ve Dresser’e gönderilmiştir. Bu örnek bugün Manchester Müzesi’nde BB02963 numarasıyla kayıtlıdır70. Diğer bir örnek, İstanbul’un kuzeyinde 14 Şubat tarihinde toplanmıştır, ancak yılı bilinmemektedir. Daha güneyde ise, genç bir erkek 1882 ile 1884 yılları arasında bir 12 Aralık günü Mersin yakınında Schrader tarafından toplanmış ve Laubmann Koleksiyonu’na verilmiştir. Bu örnek günümüzde Münih Devlet Zooloji Koleksiyonu’nda (Zoologische Staatssammlung Munich) saklanmaktadır115. Ayrıca, I. C. Parrot tarafından 24 Şubat 1904’te Kuzeybatı Anadolu’da Pirgos adlı bir yerleşimde bir birey toplanmıştır; bu yerin günümüzde Çanakkale Yuvacık olduğu tahmin edilmektedir116,117.118, İstanbul Bebek’teki Robert Kolej koleksiyonunda (şimdiki Saint-Joseph Lisesi Müzesi) erkek olduğu düşünülen genç bir örnekten söz eder. Bu örnek, her ne kadar 19. yüzyıl sonu ya da 20. yüzyıl başında İstanbul çevresinde toplanmış diğer bireylerle benzer döneme ait olsa da, görünüşe göre daha önce belgelenenlerden farklı bir örnektir.

Üreme

Türkiye’de yuvalamaz. Avrasya tayga kuşağında Norveç’ten Kamçatka yarımadasına kadar uzanan geniş kuşakta yuvalar. Kışı Doğu Çin’de geçirir.

Alttürler ve Sınıflandırma

Türkiye’de toplanan örnek materyaller, beklendiği üzere, Kuzey İskandinavya’dan Orta Sibirya’ya kadar uzanan bölgede üreyen nominat alttürün karakteristik özelliklerini taşımaktadır80.