17 Sinekkapansılar
Derekuşu
Cinclus cinclus, White-throated Dipper
Nispeten yaygın olarak az sayıda görülen yerlidir.
Batı ve Orta Anadolu’da 2200 metreye, Doğu Anadolu’da ise 2500 metreye kadar olan rakımlarda, hızlı akan dere ve nehirler boyunca bulunur. İç ve Güneydoğu Anadolu’da neredeyse hiç kaydedilmemiştir. Marmara ve Ege Bölgeleri’nde nadirdir. Türkiye genelinde yalnızca az sayıdaki lokalitede ürediği kesin olarak gösterilmiştir. Türün yayılış bölgesinin diğer kısımlarında olduğu gibi, üreme sonrası dağılma ve kötü hava koşullarına bağlı yer değiştirme davranışı sergilemesi mümkündür. Nitekim, 6 Ocak 1970’te Marmara Gölü’ndeki bir kanal boyunca ve 20 Kasım 1991’de Göksu Deltası Paradeniz Gölü’nde kaydedilmiştir. Bu veriler, kış aylarında türün daha geniş bir coğrafyada ve daha düşük rakımlarda da bulunabileceğini göstermektedir.
Üreme
Yuvalama alanı: Dağlık ve tepelik alanlarda, çoğunlukla hızlı akan dere ve nehirlerin çevresinde ürer. Yuva genellikle suya yukarıdan bakan bir yükselti üzerine, havada asılı kalacak şekilde bir köprünün altında, kaya yüzeyinde, nehir kıyısındaki bir çıkıntıda ya da bir oyukta kurulur.
Yuvası: Yosun ve biraz ot kullanılarak kubbe şeklinde inşa edilir. İç kısmında yine yosun ve otlardan yapılmış, kuru yapraklarla kaplanmış bir kâse yer alır.
Yumurta sayısı: Türkiye’den doğrudan veri yoktur, ancak diğer bölgelerde genellikle 5 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Üreme genellikle mart sonundan temmuza kadar sürebilir. Yıl içinde iki kez kuluçkaya yatması muhtemeldir. AKD: 30 Nisan 1989’da Ağla’da bir genci besleyen çift, ilk yumurtlamanın mart ortasında olduğunu göstermektedir. 15 Mayıs 1999’da Akköprü’de yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. Toroslar’da büyük bir kayanın yüzeyinde açıkta kalan bir yuva kaydedilmiştir1. KAD. Sivrikaya’da, 14 Haziran 2004’te hızlı akan bir dere üzerindeki taş köprünün orta ayağında, birbirine bitişik beş yuva bulunmuştur. İki yuva yeni, biri o yıl daha erken bir dönemde kullanılmış, ikisi ise eski ve bozulmamış; beşinci yuva ise harap durumdadır. Harap yuvanın tepesinde dağ kuyruksallayanına ait bir yuva ve içinde yavru gözlenmiştir. 13 Mayıs 2004’te yakındaki bir köprüde, sudan 5 m yüksekteki bir yuvada erişkin birey görülmüştür. 27 Mayıs 2002’de Sivrikaya’da yuva yapımı gözlenmiş, haziran ve temmuzda yiyecek taşıyan erişkinler ve birkaç tüylenmiş yavru kaydedilmiştir. Çamlıhemşin Ardeşen’de 10 Nisan 1993’te iki tüylenmiş yavruyu besleyen bir çift gözlenmiştir. Mayıs ortasına kadar nehir boyunca yavru sayısı artmıştır2. Bu erken kayıtlar, ilk yumurtanın yaklaşık 26 Şubat’ta, çoğunun ise nisan başında bırakıldığını düşündürmektedir. DOA: Sarıcan’da (Elazığ) 27 Haziran 2004’te uçabilen bir genç birey erişkinle birlikte gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’nin kuzeyinde caucasicus, Trakya’da aquaticus, Marmara’nın geri kalanında ve Toroslar boyunca olympicus, güneydoğunun uç kesimlerinde ise caucasicus ile persicus arasında bir form bulunduğunu ileri sürülmüştür3. Türkiye dışında bulunan rufiventris alttürü coğrafi olarak yakın olsa da, Toroslar’daki kuşların bu form ile caucasicus arasında olabileceği ihtimalini reddetmiş görünmektedir. Daha az sayıda örnek incelenen başka bir çallışmada, Türkiye’deki tüm kuşları caucasicus olarak değerlendirmiş, olympicus formunu yalnızca Kıbrıs’ta mevcut kabul etmiş ve Türkiye’de tükenmiş olabileceğini belirtmiştir4. Ayrıca olympicus taksonunun caucasicus alttürünün sinonimi olabileceğini de öne sürmüşlerdir. Tring Doğa Tarihi Müzesi ve Manchester Müzesi’ndeki örneklerin incelenmesine dayanarak caucasicus alttürünün Türkiye genelinde yaygın olduğu görüşü benimsenmiştir. Toroslar’daki bireyler gerçekten olympicus olması durumunda, caucasicus ile olympicus arasındaki farkın az olduğu ve ancak geniş bir örneklemle tespit edilebileceği belirtilmelidir.
Sığırcık
Sturnus vulgaris, Common Starling
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve kış göçmenidir.
Tüm ülkedeki en yaygın olarak çok sayıda bulunan türlerdendir. Karadeniz Bölgesi’nde nispeten az sayıda görülür. 1992 yılında Kızılırmak Deltası’nda yalnızca bir çift kaydedilmiştir5. Üreme döneminde Ege’nin güneydoğusunda ve Akdeniz kıyılarında bulunmaz. Doğu bölgelerde ise yarı göçmen bir nüfus gösterir. Genellikle 3000 metreye kadar olan alanlarda ürer.
Sonbahar ve kış aylarında batı ve orta bölgelerde çok daha yaygındır. Bu dönemlerde çok büyük sayılarda, yer yer devasa gruplar halinde toplanırlar. Bazı sürülerin 50.000–100.000 bireyden oluştuğu tahmin edilmektedir. 27 Ocak 1972’de Büyük Menderes Deltası’nda 500.000, 7–10 Ocak 1970’te yine aynı bölgede 100.000 birey6 ve 3–6 Ocak 1974’te Balıkdamı’nda (Eskişehir) 500.000 bireylik bir sürü7 kaydedilmiştir. Bu veriler, türün kış döneminde olağanüstü kalabalık gruplar oluşturabildiğini göstermektedir.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle yerleşim yerleri etrafında, çatılarda, binalardaki deliklerde, duvar ve yıkıntılarda ürer. Ayrıca dağınık ağaçlı açık alanlarda ya da kovuklu ağaçların bulunduğu koruluklarda, örneğin eski ağaçkakan yuvalarında veya yuva kutularında da ürer. Güneydoğu Anadolu’da bir vadide kaya çatlaklarında yuvaladığı da kaydedilmiştir. Deniz seviyesinden 2500 m’ye kadar olan yükseltilerde yuva yapar. Örneğin, 18 Haziran 2004’te Van Başkale yakınındaki Günzeldere Geçidi’nde, yol kenarındaki bir binada yuva yapmıştır. Erçek Gölü kıyısında, 27–29 Mayıs 1969’da yumuşak toprak bir duvarda 100–150 yuva gözlenmiştir8. Yuvalar genellikle tek tek veya gevşek kümeler hâlinde bulunur.
Yuvası: Ot, yaprak ve bitki parçalarının düzensiz şekilde üst üste yığılmasıyla oluşan yuva, ince ot ve tüylerle astarlanmış kâse biçimindedir. Ankara çevresinde 1976–1985 arasında yuva kutularıyla yapılan bir çalışmada toplam 155 yuvada ortalama 4,4 yumurta saptanmış, ortalama uçurulan yavru sayısı 3,5 olarak belirlenmiştir9.
Yumurta sayısı: Genellikle 5 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: İlk yumurtalar çoğunlukla nisan başında bırakılır. Yavrular mayıs ortasında tüylenir. Tür genellikle yılda iki kez kuluçkaya yatar. MAR: 4 Haziran 1966’da Belgrad Ormanı’nda bir yuva deliğinde çift gözlenmiş, 17 Haziran 1973’te Terkos’ta ve 20 Haziran 1973’te Bebek’te tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. EGE: 22 Nisan 1967’de Afyon’da yuva yapımı gözlenmiş, 24 Nisan 2003’te Manisa’da bir erişkinin uzun süre bir delikte kalması kuluçkaya işaret etmiştir. 1 Temmuz 1966’da Marmara Gölü’nde genç bireyler görülmüştür. AKD: 12 Mayıs 2004’te Demirkazık’ta, yaklaşık 25 Nisan’da yumurtlanmış yavrulu bir yuva bulunmuştur. KAD. 19 Mayıs 1978’de Yeniçağa Gölü’nde yavrularını besleyen ebeveynler gözlenmiştir10. 27 Mayıs ve 4 Haziran 1992’de Kızılırmak Deltası’nda yavrulu yuvalar bulunmuştur5. Gelinkaya’da 11 Haziran 2004’te büyümüş yavrular bulunan iki yuva, yumurtlamanın yaklaşık 9 Mayıs’ta gerçekleştiğini gösterir. İÇA: 24 Nisan 1988’de Karapınar’da beş yumurtalı bir yuva, mayıs ortasında ise birçok erişkinin yuvaya yiyecek taşıdığı gözlenmiştir. 20 Mayıs 2004’te Eşmekaya ve 21 Mayıs 2004’te Konya’da uçmaya hazır yavrular kaydedilmiş, ilk yumurtlamanın nisan ortasında olduğu tahmin edilmiştir. 13 Haziran 1975’te Tüney’de tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. Yuva yapımı nisan sonu–mayıs başında gerçekleşir11. DOA: 8 Haziran 2001 ve 9 Haziran 2004’te Ahlat’ta yavrulu yuvalar, 9 Haziran 2004’te tüylenmiş ancak uçamayan yavrular kaydedilmiştir. 4 Haziran 2002’de Doğubayazıt yakınında tüylenmiş yavrular bulunan yuva, 1 Haziran 1969’da Çatak’ta tüylenmiş bir yavru kaydedilmiştir. Bu geç tarihli gözlemler ikinci kuluçkaya işaret edebilir. GDA: 4 Mayıs’ta Gaziantep’te yuva yapımı gözlenmiştir. 8 Mayıs 2001 ve 10 Mayıs 2004’te Birecik’te eski alaca ağaçkakan yuvalarını kullanan yuvalarda tüylenmiş yavrular kaydedilmiş, yumurtlamanın nisan başında gerçekleştiği anlaşılmıştır. 17 Haziran 2004’te Çaldıran’da bir erişkinin çatıya yuva malzemesi taşıdığı görülmüş, bu ikinci kuluçkaya işaret etmektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Durum oldukça karmaşık ve belirsizdir. İç Anadolu ile Akdeniz Bölgesi’nin büyük bölümünde tauricus, Doğu Anadolu’da güneyde Başkale’den kuzeyde Erzurum’a kadar purpurascens ve Güneydoğu Anadolu’da, Nizip ve Birecik’ten başlayarak Mardin’in Cizre ilçesinin doğusuna kadar olan alanda oppenheimi alttürlerinin yayılım gösterdiği düşünülmektedir. Alttürler arasında melezleşme kuşakları oldukça geniştir. Trakya’daki bireyler nominat ve tauricus alttürlerinin melezi olarak değerlendirilmekte, bu popülasyonlar bazen balcanicus alttürü olarak da sınıflandırılmaktadır. Doğu bölgelerde tauricus ve purpurascens alttürlerinin Yukarı Murat Vadisi’nde ve Doğu Anadolu’nun doğu kesimlerinde, örneğin Eleşkirt ve Elazığ çevresinde melezleştikleri bilinmektedir.3, Ege, Marmara ve Karadeniz Bölgeleri’nin büyük kısmında tauricus bulunmadığını, bu bölgelerde görülen bireylerin vulgaris ve tauricus melezleri olduğunu ileri sürmüş; Güneydoğu Anadolu’daki popülasyonları ise oppenheimi olarak kabul etmiştir. Aynı zamanda, görünüşte çok farklılık gösteren balcanicus alttürünün aslında oldukça homojen bir yapıya sahip olduğunu belirtmiştir. Buna karşılık diğer bazı kaynaklar, Türkiye’de yalnızca tauricus ve purpurascens alttürlerini tanımaktadır12,13. Alttür ayrımı temelde biyometrik ölçümlere dayanmaktadır. Sığırcığın çok geniş bir yayılış alanına sahip olduğu dikkate alındığında, bu son iki yazarın yaklaşımı daha pratik ve uygulanabilir bir sınıflandırma modeli sunmaktadır.
Alasığırcık
Pastor roseus, Rosy Starling
Yaygın olarak nispeten çok sayıda görülen geçit türüdür. Lokal olarak yuvalayabilir.
Doğu Anadolu’da lokal olarak yuvalar. Üreme kayıtları son derece düzensizdir. Genellikle 1000–2000 m arasında, bazı bölgelerde ise 3000 m’ye kadar çıkan, ulaşılması güç kayalık alanlarda birkaç yüzlük, hatta binlik koloniler halinde yuvaladığı bilinmektedir. Bu koloniler çoğu zaman sadece bir yıl kullanılır ve ertesi yıl terk edilir. 30 Temmuz 1990’da Tatvan civarında 5000 birey, istisnai olarak 24–25 Haziran 2000’de Van Gölü civarında 27.000 birey kaydedilmiştir (Birding World 13: 373). Doğu Anadolu dışında İç Anadolu’da en az dört, Akdeniz ve Karadeniz’de üçer, Güneydoğu Anadolu’da ise üç üreme kaydı vardır. Akın yaptığı yıllarda türün tüm Türkiye’de oldukça yaygınlaştığı görülmektedir.
Göçü sırasında tüm bölgelerde mayıs başından haziran başına kadar düzenli ve yaygın bir şekilde geçit yapar. Alasığırcık Hindistan’dan gelir; ilkbahar göçünde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan ülkeye girer ve özellikle 15–30 Mayıs arasındaki dar bir zaman diliminde tüm bölgelerde yaygın olarak görülür. Göç rotası Trakya ve Ege üzerinden Karadeniz çevresine uzanır, burada saat yönünde ilerleyerek Romanya ve Ukrayna’ya doğru devam eder. Sonbahar göçünde ise Karadeniz ve Hazar Denizi’nin kuzeyinden Hindistan Yarımadası’na döner; bu nedenle bu mevsimde Türkiye’de çok daha nadir görülür. Trakya’nın sınır bölgelerinde nispeten az sayıda kaydedilir. Sonbahar geçişi temmuz sonundan eylül sonuna kadar sürer ve bu dönemdeki geçişler düzensizdir. Kaydedilen en erken geçit tarihi 9 Nisan, en geç tarih ise 21 Eylül’dür.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle ağaçsız tarım arazileri, geniş çayırlıklar, moloz yığınları, çarşaklar, yamaçlar, alçak yarlar ve duvarlarda yuvalar. Türün sayısı, çekirge yoğunluğuna bağlı olarak büyük değişkenlik gösterir3. Eskiden sanıldığı gibi köylere bağlı değildir14. Üreme öncesi ve sonrası görülen büyük sürüler her zaman lokal üremeye işaret etmez. Besinini oluşturan böceklerin kısa süreli bolluğu nedeniyle üreme çok hızlı ve eşzamanlı gerçekleşir.
Yuvası: Yuva genellikle yerden 0,3–1 m yükseklikte, düzensiz ve sığ oyuklara yapılır. Yapımında kuru ot gövdeleri, ekin başakları kullanılır; kenarları tüylerle astarlanır. Kolonilerdeki yuvalar genellikle birbirine paralel moloz yığınlarında yer alır.
Yumurta sayısı: Gözlenen bir koloni içinde çoğu yuvada dört günlükten küçük 3–5 yavru görülmüştür. Genelde 4 yavru sayılmış, 5 yavrulu yuvalarda ilk üç yavrunun daha iri olduğu, bu nedenle ilk üç yumurtanın daha önce çatladığı anlaşılmıştır.
Üreme dönemi: İlk yumurtlama genellikle mayıs ortasında başlar. Diğer yerlerde yılda bir kez, nadiren iki kez kuluçkaya yatar. EGE: 18 Haziran 1880’de İzmir bölgesinde Krüper tarafından toplanmış 3 yumurta bugün Manchester Müzesi’ndedir. İÇA: 4 Haziran 1971’de Ürgüp yakınlarında 1500 m yüksekliğinde kur ötüşü yapan erkekler ve yuva için taş taşıyan dişiler kaydedilmiştir. 8 Temmuz 1977’de Karaman Böğecik’te %70’i yavru olan 30 birey gözlenmiştir. DOA: 20 Temmuz 1992’de Iğdır’ın 10 km güneyinde siyah bazalt taşlarda yuva yapan yaklaşık 200 çiftlik koloni kaydedilmiştir. 22 Haziran 2002’de Doğubayazıt kuzeyindeki lav yatağında yaklaşık 6000 bireyin ürediği tahmin edilmiştir. 7 Haziran 2001’de Balık Gölü’nde yüzlerce erişkin birey moloz geçidine uçarken görülmüştür. Temmuz–Ağustos 1966’da Van Gölü kuzeyinde üreyen bireyler ve 29 Temmuz 2000’de İshak Paşa Sarayı’nda yavrular gözlenmiştir. 10 Temmuz 1986’da Bulanık’ta 40 kadar erişkin ve yavru aynı anda, 29 Ağustos 2000’de bir yavru Erçek Gölü’nde görülmüştür. Ağustos 1974’te dört yerde birçok yavru ve Haziran 1975’te üç yerde yüzlerce erişkin kaydedilmiştir. GDA: 13 Haziran 2001’de Diyarbakır’ın 20 km güneybatısında nadas ve hububat tarlalarından oluşan bir alanda 4000–5000 yuvadan oluşan koloni kaydedilmiştir. Kuşlar, 1,3 km boyunca yol kenarındaki moloz yığınlarında, her metreye iki yuva düşecek yoğunlukta yuvalamıştır. 1 Temmuz 1978’de Diyarbakır batısında en az 400 erişkinin yavrularını beslediği görülmüştür. 3 Temmuz 1970’te Birecik’te iki erişkin ve 12–14 yavru kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Cins ismi Pastor olarak verilmiştir, ancak 1940’ların başından beri çoğunlukla Sturnus cinsi içinde değerlendirilmiştir. Türün Sturnus cinsinin diğer üyeleriyle belirgin benzerlikleri bulunmaktadır. Benzer şekilde, Asya’da yaşayan Sturnia cinsi sığırcıklar da sıklıkla Sturnus içine dahil edilmiştir. Öte yandan, Alasığırcık’ın kavisli gaga yapısı ve parlak, belirgin tepesi Sturnus türlerinden çok Acridotheres cinsiyle benzerlik gösterir. Ayrıca, sığırcıkların gagalarını kapalı olarak toprağa sokup içeride açmalarını sağlayan çene kasları ve kafatası yapısı, Alasığırcık’ta gelişmemiştir. Bunun yanında, bu türün kayalık alanlarda üremesi ve diğer Sturnus türlerinden farklı kur davranışları göstermesi, onu Pastor adlı ayrı bir cins içinde değerlendirmenin gerekçesi olmuştur13.
Çiğdeci
Acridotheres tristis, Common Myna
Lokal olarak az sayıda görülen yabancı bir türdür.
İstanbul ve İzmir’de artık yerleşik olarak görülebilen bu yabancı tür, Türkiye’ye kafes kuşu olarak ithal edilmiştir. İlk olarak Doğu Karadeniz’de, özellikle Trabzon ve doğusundaki kıyı şeridinde görüldüğü iddia edilmiştir15, ancak bu gözleme ilişkin detay sunulmamış ve diğer araştırmacılar tarafından yetersiz bulunmuştur16. 1996 yılında ODTÜ Yerleşkesi’nde keşfedilen popülasyonun, 2000 yılına kadar her yıl düzenli olarak ürediği belgelenmiştir17,18. Daha sonra İstanbul’da Maltepe ve Kartal çevresinde de ürediği saptanmıştır. İstanbul Sırapınar’da 22 Haziran 1997’de iki, 1 Temmuz 1997’de altı birey, 15 Aralık 2003’te bir birey, 29 Mayıs 2004’te yedi, 16 Nisan 2005’te 22, 12 Ağustos 2005’te bir ve 10 Eylül 2005’te on birey gözlenmiştir18–21.
Üreme
Yuvalama alanı: Genelde yerleşim yerlerindeki binalar, duvarlar, ağaçlar, kütükler ve kayalık alanlardaki oyuklarda ürer.
Yuvası: Yuvasını genellikle doğal veya yapay oyuklara yapar. Yuva, kıymık ve ot gibi malzemelerden oluşan dağınık bir yığın şeklindedir ve tüy, yaprak ve yumuşak kıymıklarla astarlanır.
Yumurta sayısı: Genellikle 4–5 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: İlk gözlemler mayıs ayında başlamakta, yavrular temmuz ortasına kadar tüylenmiş hale gelmektedir. MAR: 2004 yazında İstanbul Kartal’da bir erişkin, bir binaya ait boruya yaptığı yuvasına kertenkele taşırken gözlenmiştir. İÇA: 12 Mayıs 1996’da Ankara’da bir çiftin yerden 5 m yükseklikteki bir kavak oyuğuna girdikleri kaydedilmiş, aynı çift 21 Temmuz’da tamamen tüylenmiş üç yavrusuyla birlikte gözlenmiştir17.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’deki bireylerin hangi alttüre ait olduğu bilinmemektedir.
Ökse Ardıcı
Turdus viscivorus, Mistle Thrush
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve yarı göçmendir.
Üreme döneminde genellikle açık ve ibreli ormanları tercih eder. Genellikle 800–2000 m arasında, batının uç kesimlerinde daha alçakta, Toroslar ve doğudaki dağlık alanlarda ise 2600 m’ye kadar ürer. Marmara, kıyı Ege’nin bazı bölgeleri, Toroslar, Amanos Dağları ve Aras Vadisi’nin üst kesimlerinde lokal olarak, ancak yaygın biçimde yuvalar. Mayıs ve temmuz aylarında Van ile Hakkâri’de kaydedilen bireyler lokal üreme ihtimalini destekler.
Karadeniz ve Trakya’da kısmen göçmendir. İstanbul Boğazı’ndan sonbahar geçişleri izlenmiş; özellikle Ankara çevresinde İç Anadolu üzerinden her iki mevsimde de küçük ölçekli geçit yaptığı bildirilmiştir. Kışın Batı ve Orta Anadolu’da, ayrıca lokal olarak Malatya çevresindeki meyve bahçelerinde ve Karadeniz kıyılarında düşük rakımlarda hem yerli hem de göçmen bireyler geniş alanda görülür. Diğer ardıç türlerine kıyasla, sert kışlarda bile şehir parklarında nadiren gözlenir. Sonbahar geçişi en yoğun olarak ekimde gerçekleşir, ilkbahar geçişi ise özellikle nisan ayında belirgindir.
Üreme
Yuvalama alanı: Tepelik ve dağlık ibreli ve yaprak döken ormanlar, açık tarım arazileri, ağaçların bulunduğu ekili alanlar ve korular ile ağaç sınırındaki ve üzerindeki izole ağaçlarda ürer.
Yuvası: Yuvasını çalı ya da ağaçta, yerden genellikle 2,5 m ve üstünde kurar. Yuva, daha çok ot ve yosundan yapılır; sıkı olması için çamurla karıştırılır. Kâse biçimindeki yuva, ince otlarla kaplanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlenen yumurta sayısı 3 ve 4’tür. Bir yuvada 3, bir diğerinde 4 yumurta sayılmıştır. İki yuvada 4 yavru kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Üreme mart ortası ile temmuz başı arasında gerçekleşir. En erken yuva kaydı nisan ortasında olup, yumurtlamanın mart ortasında başladığını gösterir. Bazı geç tarihli kayıtlar ikinci kuluçkaya işaret etmektedir. MAR. 9 Temmuz 1966’da Uludağ’da iki aile grubu gözlenmiş, 26 Haziran 1973’te Ayvacık’ta genç bir birey kaydedilmiştir. AKD: 19 Nisan 2004’te Akseki’de gözlenen yeni tüylenmiş yavru, yumurtlamanın 19 Mart civarında olduğunu gösterir. 7 Mayıs 1989’da Ağla’da iki tüylenmiş yavrusu ile bir çift ve 5 Haziran 1999’da Bolkar Dağları’nda bir erişkin ve iki genç gözlenmiştir. 30 Nisan 2005’te Akseki’de yaklaşık 6 günlük dört yavrulu bir yuva bulunmuş, yumurtlamanın 7 Nisan civarında başladığı anlaşılmıştır. İÇA: 27 Mayıs 1993’te dört yumurtalı ve 10 Mayıs 1993’te Hasan Dağı’nda yaklaşık 7 günlük dört yavrulu iki yuva kaydedilmiştir. 17 Mayıs 1998’de Ankara yakınlarında bir yuvada kuluçkada bir erişkin görülmüştür. EGE. 29 Nisan 2001’de Muğla’da üç yumurtalı bir yuva bulunmuştur. DOA. Temmuz başında Nemrut Dağı’nda bir aile grubu gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Öter Ardıç
Turdus philomelos, Song Thrush
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve göçmendir.
500–1900 m arasında, yaprak döken ve karışık nemli ormanların tepe ve yamaçlarında ürer. Kuzeybatıda lokal olarak deniz seviyesine kadar iner. Akdeniz’de yeni bir üreme kaydı vardır. Toroslar’da yoğunluğu düşük olsa da, bu bölgede makul düzeyde yaygın olduğu söylenebilir. Güneybatıda ve Toroslar’da mayıs ayında ötüş kaydedilen bireylerin geç kalan göçmenler olması mümkündür.
Geçit sırasında ülke genelinde yaygın olarak görülür. Kuzey ve Kuzeydoğu Anadolu’da belirgin geçiş yapar. Kışın batı ve güneyde önemli sayılarda, Orta Anadolu’da ise daha az sayılarda bulunur. Bu dönemde ormanlık alanlar, ağaçlık yerler ve meyve bahçelerinde düzenli olarak görülür; çoğu zaman diğer ardıç türleriyle karışık sürüler oluşturur. Sert kışlarda şehir parklarında da gözlenebilir. Göçmen bireyler ekim ortasından itibaren kışlama alanlarına gelir, nisan ortasında ise bu alanlardan ayrılır. En doğudaki kış kaydı, Aralık 2005’te Malatya’dan bildirilmiştir.
Üreme
Yuvalama alanı: Trakya’dan Karadeniz’in kuzeydoğusundaki 2000 m civarına kadar, tercihen çalı tipi ağaçların veya orman altı örtüsünün bulunduğu açık ibreli, karışık veya yaprak döken ormanlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuvası tanımlanmamıştır. Diğer bölgelerde, bir ağaçta veya çalıda yerden yüksekte bulunur. İnce dallar, otlar, yosun ve likenden yapılan kâse şeklindeki yuvanın içinde çamurdan yapılmış yumuşak bir tabaka bulunur.
Yumurta sayısı: Türkiye’de bilinmemektedir. Diğer bölgelerde genellikle 4–6 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Türkiye’de ilk ötüşler şubat ortasında başlayabilir. Yumurtlama nisan başı ile mayıs başı arasında gerçekleşir, yavrular mayıs sonu ve haziran başında yuvadan çıkar. Diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de büyük olasılıkla yılda iki veya üç kez kuluçkaya yatar. MAR: 23 Nisan 1970’te Belgrad Ormanı’nda bulunan iki yumurtalı yuvada yumurtaların henüz tamamlanmadığı düşünülmüştür. 1993’te Kocaçay Deltası’nda alüvyonlu ormanda 31 hektarlık alanda hektar başına 0,48 çift ile toplam 300–500 çift olduğu tahmin edilmiştir. 12 Mayıs 1967’de yiyecek taşıyan bir erişkin, 27 Mayıs 1993’te yeni tüylenmiş yavrusunu besleyen bir erişkin ve 6 Haziran 1993’te Uludağ’da yavrusunu besleyen bir erişkin gözlenmiştir22,23. KAD. 24 Mart 1984’te Kızılırmak Deltası’nda öten 25 erkek ve 12 Mayıs 1977’de uyarı sesi çıkaran bir erkek kaydedilmiştir24. AKD: 26 Nisan 2002’de Ağla’da, yumurtlamanın 9 Nisan civarında olduğunu gösteren yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. İÇA: Kızılcahamam’da mart–temmuz arasında ötüşler duyulmuş, ayrıca şubat ortasında da öten birey kaydedilmiştir25.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttür bulunur.
Kızıl Ardıç
Turdus iliacus, Redwing
Yaygın olarak az sayıda görülen kış göçmenidir.
Ekim sonundan mart sonuna kadar düzenli olarak kaydedilmiştir. Genellikle meşe ormanlarında, bahçelerde ve meyve bahçelerinde bulunur. Diğer ardıç türleriyle karışık sürüler oluşturur ve çok soğuk kış günlerinde şehir parklarında da rastlanabilir. Tarla Ardıç’a kıyasla daha az sayıda görülür ve kuzeyde daha yoğundur. Geçit sırasında en çok Karadeniz, Doğu Anadolu ve Trakya’da gözlenir. Karadeniz, Trakya, Akdeniz ve İç Anadolu’da mart sonuna kadar gözlenebilir. Ankara’da sıkça görülen bir şehir türüdür. Akdeniz’de nisanın ilk haftasına kadar kalabilir. En erken kayıt 8 Ekim’de İstanbul’dan, en geç geçit kaydı ise 29 Nisan’da yapılmıştır. En doğudaki kış kaydı 19 Aralık’ta Amasya Yedikır Barajı’ndan bildirilmiştir26.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yuvalama alanı Kuzey Avrupa ve Kuzey Asya’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Nominat alttür bulunur.
Karatavuk
Turdus merula, Common Blackbird
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve yarı göçmendir.
KAradeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’deki orman kuşağında ve bahçelerde çok sayıda bulunur. Üremesinin büyük ölçüde izole park alanları ve ormanlık dağlarla sınırlı olduğu İç Anadolu’nun büyük bölümü ve çoğunlukla kış göçmeni olduğu Güneydoğu Anadolu’nun birçok yerinde bulunmaz. Deniz seviyesinden yaklaşık 2000 m’ye kadar, genellikle ağaçlık alanlarda bulunur. Uludağ’da Boğmaklı Ardıç ile örtüştüğü ağaç sınırına kadar her çeşit çalılıkta ve ormanda bol bulunan yerli bir kuştur23. Doğuda daha yüksekte de görülür, ancak görünüşe göre Akdeniz’in büyük bölümünde 500 m’nin altında ve kıyılarda bulunmaz.
Geçit sırasında daha yaygındır. Doğu Anadolu’da kışlayan kuşların daha kuzeyden gelen göçmenler olduğuna dair dikkate değer kanıtlar vardır. Batı bölgelerinde lokal olarak parklarda bile bulunmasına rağmen Batı Avrupa’da olduğundan daha ürkektir.
Üreme
Yuvalama alanı: Trakya’dan Karadeniz’in kuzeydoğusundaki 2000 m civarına kadar, tercihen çalı tipi ağaçların veya orman altı örtüsünün bulunduğu açık ibreli, karışık veya yaprak döken ormanlarda ürer.
Yuvası: Ağaçta ya da çalıda yuva yapar; çalılarda yerden 1-1,5 m yüksekte sekiz yuva kaydı vardır. Muğla’da makilik bir yamaçtaki küçük bir meşede yerden 0,6 m yüksekte bir yuva bulunmuş; Karaman Karadağ’da 2100 m’de, küçük bir meşe çotuğunda başka bir yuva kaydedilmiştir27. Otlar, yosunlar, bitki sapları ve köklerinden sıkı bir kâse şeklinde yaptığı yuvasını sırasıyla çamur ve daha ince otlarla kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de gözlenen yumurta sayısı 1 yuvada 3 yumurta, 5 yuvada 4 yumurta ve 2 yuvada 5 yumurtadır. Diğer bölgelerde genellikle 4–6 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Türkiye’de ilk ötüşler şubat ortasında başlayabilir. Yumurtlama nisan başı ile mayıs başı arasında gerçekleşir, yavrular mayıs sonu ve haziran başında yuvadan çıkar. Diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de büyük olasılıkla yılda iki veya üç kez kuluçkaya yatar. MAR: 23 Nisan 1970’te Belgrad Ormanı’nda bulunan iki yumurtalı yuvada yumurtaların henüz tamamlanmadığı düşünülmüştür. 1993’te Kocaçay Deltası’nda alüvyonlu ormanda 31 hektarlık bir alanda hektar başına 0,48 çift ile toplam 300–500 çiftin ürediği tahmin edilmiştir. 12 Mayıs 1967’de yiyecek taşıyan bir erişkin, 27 Mayıs 1993’te yeni tüylenmiş yavrusunu besleyen bir erişkin ve 6 Haziran 1993’te Uludağ’da yavrusunu besleyen bir erişkin kaydedilmiştir22,23. AKD: 26 Nisan 2002’de Ağla’da, yumurtlamanın 9 Nisan civarında olduğunu gösteren yiyecek taşıyan bir erişkin kaydedilmiştir. KAD. 24 Mart 1984’te Kızılırmak Deltası’nda öten 25 erkek ve 12 Mayıs 1977’de uyarı sesi çıkaran bir erkek gözlenmiştir24. İÇA: Kızılcahamam’da şubat ortasından temmuz ayına kadar ötüşler duyulmuş, bu da üreme döneminin uzunluğunu ve çoklu kuluçka olasılığını desteklemektedir25.
Alttürler ve Sınıflandırma
Kuzey, batı ve güneyin büyük bölümündeki bireyler aterrimus, güney kıyılarındakiler ise syriacus alttürüne aittir; diğer bölgelerdeki bireyler ise bu iki alttür arasında geçiş formları olarak değerlendirilmektedir28. Bu değerlendirme, syriacus’un yayılış alanıyla örtüşür3. Tüy örtüsü benzer olmakla birlikte, farklı biyometrik ölçümlerin bu gruplar arasında ayrım yapılmasını desteklediği ileri sürülmüştür3. Yukarıdaki bulgular ve Tring Doğa Tarihi Müzesi’ndeki örnekler üzerine yapılan incelemeler, aterrimus’un syriacus’un sinonimi olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir.
Ayrıca, kış döneminde Gaziantep’te gözlenen bir erkek bireyin görünüşe göre nominat merula alttürüne ait olduğu bildirilmiştir. Bu formun kış aylarında Lübnan, Ürdün ve Suriye’ye kadar indiği bilinmektedir. Bu türün taksonomisinin netleştirilmesi için daha kapsamlı bir değerlendirme gerekmektedir.
Tarla Ardıcı
Turdus pilaris, Fieldfare
Yaygın olarak nispeten çok sayıda bulunan kış göçmenidir.
Soğuk kış günlerinde nadiren şehir parklarında da gözlenebilir. Ekim sonundan mart sonuna kadar, yüzlerce bireyden oluşan sürülerin düzenli olarak kaydedilmesi olağandır. Örneğin, Ocak 1969’da Manavgat ile Beyşehir Gölü arasında 400, 22 Ocak 2005’te Beyşehir Gölü’nde 150029 ve 5 Şubat 2006’da Ankara Altınpark’ta 2000’den fazla birey kaydedilmiştir. Geçit sırasında oldukça boldur ve genellikle sulakalanların çevresinde, ağaçlık alanlarda ve plantasyonlarda bulunur. Güney kıyılarında daha nadirdir, doğuda ise daha az sayıda bulunur. En erken kayıtlar 17 Eylül’de Trakya’nın kuzeydoğusundan ve 25 Ekim’de Büyükçekmece’dendir. Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde mart sonuna kadar gözlenebilir. En geç kayıtlar 29 Nisan’da Karadeniz’den ve 17 Mayıs’ta İç Anadolu’dan bildirilmiştir. Doğu Anadolu’daki en kalabalık sürü, 15 Şubat 2006’da Malatya Doğanşehir’de 100’den fazla birey ile gözlenmiştir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Üreme dönemi yayılış alanı Kuzey Avrasya’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Boğmaklı Ardıç
Turdus torquatus, Ring Ouzel
Lokal olarak az sayıda bulunan yaz göçmeni, yaygın olarak görülen geçit türü ve kış göçmenidir.
Karadeniz’in ve Doğu Anadolu’nun yüksek kesimlerinde lokal olarak çok sayıda, diğer bölgelerde az sayıda kaydedilir. Kaçkar Dağları, Erzurum, Bayburt, Van Gölü çevresi, Doğu Anadolu’nun dağlık alanları, Toroslar’ın doğusunda nispeten çoktur. Batıdaki tek kesin üreme kaydı Uludağ’dan gelir, ancak deniz seviyesinde Trakya’nın güneyinde Keşan’da da bir üreme iddiası vardır. Uludağ ve Batı Karadeniz’de 1300–1500 m, Toroslar’da 1800–2700 m, doğuda ise 1500–3000 m arasında bulunur.
Geçit sırasında tüm bölgelerde daha yaygın olarak gözlenir. Sonbaharda İstanbul Boğazı’nda yüksek sayılara ulaşır, ilkbaharda ise İç Anadolu’da orta sayılarda kaydedilir. Sonbahar göçü İstanbul Boğazı’nda eylül ortası ile ekim ortası arasında yoğunlaşır. İlkbahar geçişi mart başından nisan başına kadar en belirgin şekilde gerçekleşir.
Az sayıda birey Akdeniz’in düşük ve orta rakımlarında ve güneybatı Ege’nin iç kesimlerinde kışlar.
Üreme
Yuvalama alanı: Doğuda 3000 m’ye kadar, ağaç sınırının üzerinde, yüksek kayalık yamaçlardaki alçak çalılarda ürer. Karadeniz’in kuzeydoğusundaki 2000 m civarına kadar, tercihen çalı tipi ağaçların veya orman altı örtüsünün bulunduğu açık ibreli, karışık veya yaprak döken ormanlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuvası tanımlanmamıştır. Diğer bölgelerde yuva, bir ağaçta veya çalıda yerden yüksekte bulunur. İnce dallar, otlar, yosun ve likenden yapılan kâse şeklindeki yuvanın içinde çamurdan yapılmış yumuşak bir tabaka bulunur.
Yumurta sayısı: Türkiye’de 1 yuvada 3 yumurta, 5 yuvada 4 yumurta ve 2 yuvada 5 yumurta gözlenmiştir. Diğer bölgelerde genellikle 4–6 yumurta bırakır. Türkiye’de 1 yuvada 2 yavru, 1 yuvada 3 yavru sayılmıştır.
Üreme dönemi: Türkiye’de ilk ötüşler şubat ortasında başlayabilir. Yumurtlama nisan başı ile mayıs başı arasında gerçekleşir, yavrular mayıs sonu ve haziran başında yuvadan çıkar. Diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de büyük olasılıkla yılda iki veya üç kez kuluçkaya yatar. MAR: 21 Mayıs 1970’te Keşan’daki bir çam ormanının kenarında erişkinler tarafından beslenen tüylenmiş bir yavru görüldüğü iddia edilmiştir. KAD. 25 Mayıs 2002’de Sivrikaya yakınlarında yuvaya yiyecek taşıyan bir erkek gözlenmiştir. AKD: 1876 Nisan sonunda, Karanfil Dağı’nda1 ve 1971 Temmuz ortasında, Torosdağı’nda uyarı sesi çıkaran erişkinler kaydedilmiştir. 29 Haziran 2004’te Aladağ’da yiyecek taşıyan bir erkek gözlenmiştir. DOA: 7 Haziran 1975’te Nemrut Dağı’ndaki bir kraterde tüylenmiş yavrusunu besleyen bir erişkin ve aynı yerde 8 Haziran 2004’te yiyecek taşıyan ve uyarı sesi çıkaran bir erişkin kaydedilmiştir. 18 Mayıs 2006’da Çatak yakınlarında Yenimahalle’de yiyecek taşıyan bir çift görülmüştür.
Alttürler ve Sınıflandırma
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’daki bireyler amicorum formuna aittir. Toroslar’daki bireyler ise alpestris ile amicorum arasında geçiş formlarıdır. Amicorum ile alpestris ve nominat torquatus arasındaki varyasyon klinaldir3, ancak güneydeki kuşların alpestris formuna çok daha yakın olduğu görüşündeyiz.
Kara Gerdanlı Ardıç
Turdus atrogularis, Black-throated Thrush
Rastlantısal konuktur.
Türkiye’de ilk kez 15 Şubat 2006’da, aşırı soğuk bir dönemde Ankara Altınpark’ta, birçok Tarla Ardıcı ve Kızıl Ardıç ile birlikte erişkin bir dişi ya da muhtemelen ilk kışındaki bir birey gözlenmiştir30. Daha sonra 20 Mart 2011’de Erzurum Umudum sulakalanlarında B. Bilgen, 13 Kasım 2016’da Hakkari’de E. Yoğurtçuoğlu ve 11 Aralık 2016’da aynı ilin Yüksekova Merkez’inde E. Kayhan tarafından bireyler kaydedilmiştir. Hakkari Bölük Köyü’nde 14 Kasım 2019’da 32 birey gözlenmiş ve 17 Kasım’a kadar kalmıştır. Aynı yıl 23 Kasım’da Van Altınsaç’ta 18 birey, 16 Şubat–9 Mart 2020 arasında Iğdır Aras Kuş Halkalama İstasyonu’nda 2 birey ve 26 Şubat 2020’de Şırnak Silopi’de 8 birey gözlenmiştir. Hatay Aşağıokçular’da 13 Şubat 2022’de A. Atahan, Bilecik Bozüyük’te 12 Kasım 2022’de Ö. Ahu, Hakkari Bölük Köyü’nde 17 Kasım–31 Aralık 2022 arasında 10 birey ve 15 Kasım 2023’te 1 birey E. Kayhan tarafından kaydedilmiştir. Son olarak, 6–23 Aralık 2023 tarihleri arasında Niğde Aladağlar Milli Parkı Emli Vadisi’nde 1 birey Ö. Kilit tarafından gözlenmiştir. Bu kayıtlar, özellikle Hakkari çevresinde türün kış aylarında düzenli olarak görülebildiğini ve bazı yıllarda küçük gruplar oluşturduğunu göstermektedir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yuvalama alanı Orta Sibirya’dır. Kışı Güneybatı Asya’da geçirir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Bu takson, burada olduğu gibi Kızıl Gerdanlı Ardıç’tan ayrı bir tür olarak ele alındığında monotipiktir31–33. Yakın zamana kadar Kızıl Gerdanlı Ardıç (Turdus ruficollis) ile birlikte değerlendirilmiş ve aynı tür altında sınıflandırılmıştır34. Her ne kadar Altaylar’ın bazı bölgelerinde ayrı habitatlarda bulunup melezleşmedikleri bilinse de, Rusya35 ve Moğolistan’daki diğer yerlerde geniş ölçekte melezleştikleri bildirildiği için uzun süre tek tür olarak kabul edilmişlerdir12. Ancak, aralarındaki belirgin morfolojik farklılıklar ve ötüşlerinin yakın dönemde önemli ölçüde farklı olduğunun ortaya konması36, bu iki formun ayrı türler olarak sınıflandırılmasını desteklemektedir.
Benekli Sinekkapan
Muscicapa striata, Spotted Flycatcher
Yaygın olarak çok sayıda bulunan geçit kuşu, ve nispeten az sayıda yaz konuğudur.
Marmara, Kuzey Ege, Karadeniz ve İç Anadolu’da yaygın olarak ve nispeten çok sayıda bulunan bir yaz göçmenidir. Ülkenin güneyinden gelen yaz kayıtları, oldukça yaygın şekilde ürediğine işaret edebilir. Karadeniz Bölgesi’nde üreyen bireyler ise nisan sonundan itibaren yerleşir. Kızılırmak Deltası’nda 1992’de ilk üreme alanlarının mayıs ortasında tutulduğu gözlenen bu bölgedeki popülasyon büyüklüğü, 100 hektara 10-20 çift düşecek şekilde 150-200 çift olarak tahmin edilmişti5. 1993’te Kocaçay Deltası’nda alüvyal ormandaki 31 hektarlık bir alanda hektar başına 0,29 çift düştüğü gözlenmiş ve popülasyon büyüklüğü 200-230 çift olarak tahmin edilmişti22.
Geçit sırasında tüm ülkede yaygın ve oldukça bol görülür. Bahar göçü genellikle nisan başında başlar. 6 Mart’ta Alanya’da bitkin halde bulunan bir birey, istisnai erken bir kayıttır. Bu dönemde sayı genellikle düşük olmakla birlikte kıyı bölgelerinde birkaç yüzlük gruplar da gözlenmiştir5. En yoğun geçiş, nisan ortasından mayıs ortasına kadar özellikle iç bölgelerde gerçekleşir37,38. Göç, kuzeyde en azından haziranın ilk haftasına kadar sürer. Sonbahar göçü kuzeyde az sayıda bireyle temmuz ortasından itibaren başlar ve genellikle ağustos başında belirginleşir. Tüm bölgelerde düzenli olarak az sayıda gözlenir ve geçit en azından ekim sonuna kadar sürer. Akdeniz’de kaydedilen en geç tarih 10 Kasım’dır. En yoğun geçiş ise eylül ayında, özellikle batı ve orta bölgelerde görülür.
Üreme
Yuvalama alanı: Tarım arazilerindeki seyrek korular dâhil olmak üzere, hem yaprak döken hem ibreli ağaçlık alanlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuvası tanımlanmamıştır. Diğer bölgelerde bir ağaç gövdesindeki yarığın içinde, bir sarmaşık bitkisinin ya da doğrudan çeperin üzerinde yer alır. Kökler, bitki parçacıkları ve likenlerin örümcek ağları ile birbirine tutturulmasından oluşur. Tüy ve saç ile astarlanmış yuva tas şeklindedir.
Yumurta sayısı: Genellikle 4–5 yumurta bırakır. Türkiye’de gözlenen yumurta sayısı 3 yumurta içeren bir yuva ve 4 yumurta içeren bir yuva olarak kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Üreme dönemi mart sonunda başlar, yumurtlama nisan başı ile mayıs ortasında gerçekleşir, yavrular mayıs sonu ve haziran başında yuvadan çıkar. Diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de büyük olasılıkla yılda iki veya üç kez kuluçkaya yatar. EGE: 8 Haziran 2004’te Muğla yakınında tüylenmiş yavru görülmüştür. KAD. Kızılırmak Deltası’nda 10 Haziran 1975’te çiftleşme davranışı, 19 Temmuz 1975’te tüylenmiş yavru, Temmuz 1971’de ise yanında üç yavrusu olan iki çift gözlenmiştir24. GDA: 25 Mayıs 2001’de Gerger yakınında ve 8 Mayıs 2002’de Nusaybin yakınında yuva malzemesi taşıyan erişkinler gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’deki popülasyonlar başlangıçta neumanni alttürü olarak değerlendirilmiş39, ancak daha sonra ülkenin en batı ucundakiler dahil çoğunun striata alttürüne ait olduğu öne sürülmüştür3. Saha ve müze çalışmaları, Türkiye genelinde striata alttürünün ürediğini doğrulamakta, neumanni taksonunun ise striata alttürünün sinonimi olarak değerlendirilmesini desteklemektedir. Kırım’da ürediği bildirilen inexpectata alttürünün geçit sırasında Türkiye’den geçmesi olasıdır39, ancak şimdiye dek çok az örneği incelendiği için bu alttürün varlığı şüphelidir.
Çalı Bülbülü
Cercotrichas galactotes, Rufous-tailed Scrub Robin
Nispeten yaygın olarak ve genellike az sayıda yaz konuğudur.
Ovalardaki çalılıklarda bulunur. Lokal olarak Tuz Gölü’nün kuzeyi, Trakya’nın güneyi ve Malatya’dan Erzincan’a kadar uzanan Güneydoğu Anadolu Dağları’nda kaydedilmiştir. Üreme alanlarının yüksekliği Marmara ve Ege’de 0–700 m, Aladağ’da 900 m, Amanos Dağları’nda 1100 m, doğuda ise 1800 m’ye kadar çıkar. Düzenli ürediği alanlarda en erken geliş tarihleri Akdeniz’de 28 Mart, Ege’de 8 Nisan, Güneydoğu Anadolu’da ise 11 Nisan’dır. Üreme alanlarına göç mayıs başına kadar sürer. Bölgeleri ağustos sonunda terk etmeye başlar, ancak Akdeniz’de nadiren eylül ortasına kadar kalır.
Üreme
Yuvalama alanı: Açıklıkların olduğu bodur çalılıklar, ekili araziler, seyrek ormanlar, korular, bahçeler, palmiye bahçeleri, bitkilerle kaplı hendekler ve kumullardaki çalılıklarda ürer. Çukurova’da 1987’de orman altı bitkilerin az olduğu plantasyonlar ve ormanlarda sık olduğu bildirilmiştir40.
Yuvası: Yuvasını alçakta, yerden 0,4–1 m yüksekteki bir çalının içinde yapar. Ayrıca kum duvarlarındaki oyuklarda ve ağaç çatalında da yuvalar. Göksu Deltası’nda bir yağ bidonunun, konserve tenekesinin ve atılmış briketlerdeki boşluklarda yuvalar gözlenmiştir41. Aynı bölgede yerden 2 m yüksekteki hanımeli bitkisinde yuva yaptığı da kaydedilmiştir. Yuva, ot, sap ve liflerden yapılmış dağınık bir kâse olup, kök, ince lif, kıl ve yünle astarlanır.
Yumurta sayısı: Genellikle 4–5 yumurta bırakır. Türkiye’de 3 yumurtalı bir yuva, 4 yumurtalı dört yuva, 5 yumurtalı on iki yuva kaydedilmiştir. Akköy’de 30 Mayıs 2004’te 6 yumurtalı bir yuva olağandışı bir durum olarak rapor edilmiştir. Üç yavrulu bir yuva ve beş yavrulu beş yuva kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Erişkinler nisan sonu ile mayıs başında üreme alanlarını tutar. Diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de büyük olasılıkla yılda iki kez kuluçkaya yatar; ancak bunu destekleyen veri sınırlıdır. MAR: 25 Mayıs 1967’de Manyas Gölü yakınlarında yuva malzemesi taşıyan bir çift gözlenmiştir. EGE: İzmir çevresinde 19 Mayıs–3 Haziran tarihleri arasında tamamlanmış veya yapım aşamasındaki 14 yuva bulunmuştur42. Bu yuvalardan beşinde ilk yumurtalar 18–27 Mayıs tarihleri arasında bırakılmıştır. 31 Mayıs 1954’te dört yumurtalı bir yuvada bir guguk yumurtası da gözlenmiştir. 22 Haziran 1966’da Menemen’de tüylenmiş yavrular görülmüştür. Bafa Gölü’nde 29 Mayıs 1999’da beş yumurtalı bir yuva ve Akköy’de 24 Mayıs–3 Haziran 2004 arasında üç ila altı yumurtalı dört yuva bulunmuştur. 18 Ağustos 1996’da Bafa Gölü’nde üç genç bireyle birlikte bir erişkin görülmüştür, bu ikinci kuluçkaya işaret edebilir. AKD: Göksu Deltası’nda ilk yumurtalar 19–24 Mayıs arasında bırakılmıştır. 24 ve 28 Mayıs’ta beşinci yumurtalar tamamlanmıştır. 8–15 Haziran arasında dört yuvada yeni çıkmış ya da yarı gelişmiş yavrular kaydedilmiştir. 17 Haziran 1992’de bir yuvada beş yavru tüylenmiştir, 16 Haziran’da başka bir yavru güçlükle uçarken gözlenmiştir. GDA: Birecik’te 19 Mayıs 1993’te neredeyse tamamlanmış bir yuva, 10–11 Mayıs 2004’te tamamlanmak üzere olan iki yuva ve birer yumurtalı iki yuva bulunmuştur. 26 Haziran 2003 ve 6 Temmuz 1986’da erişkinlerin beslediği tüylenmiş yavrular, 11 Haziran 1996’da Halfeti’de yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’deki kuşlar gri sırtlı formlardan birine aittir. Gaziantep’in batısındakileri syriacus, doğusundakileri familiaris olarak tanımlamış, ancak İç ve Doğu Anadolu’dakileri herhangi bir alttürde sınıflandıramamıştır. Syriacus ve familiaris arasındaki fark çok az olup bu iki grubun birbirlerine karışması bireysel farklılıkla, yıpranmaya ve ağarmaya bağlıdır3. Ayrıca, Burdur Gölü ve batısındaki bazı bireylerin üst kısımlarının familiaris alttürüne olduğu kadar soluk olduğunu söylemiştir. Kızıl sırtlı ve gri sırtlı kuşlar morfolojilerine dayanarak iki türü temsil ediyor olabilir. Gri sırtlı formun alnı, ensesi ve kanatları kızıl-kahverengi kuyruk sokumu ve kuyruğuyla kontrast oluşturacak şekilde gri-kahverengidir ve sadece nadiren kızıllık belirtisi olabilir; kuyruk ucundaki beyaz benekler daha az belirgin, ancak kenar içi (subterminal) benekler daha geniş olup, orta kuyruk tüyleri üst kısımlarda daha koyudur; kafa deseninde daha çok zıtlık vardır, kanat formülü farklıdır ve göğsü ile yanları daha gridir43,44. İki grup, Doğu Akdeniz’de buluşur, ancak bu bölgeden çok az bilgi vardır ve buradaki ilişkileri ile ilgili niteliksel bir çalışma yürütülmemiştir. Bazen Erythropygia cinsi altında sınıflandırılır45.
Kızılgerdan
Erithacus rubecula, European Robin
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve kış göçmenidir.
Üreme döneminde tepelik ve dağlık alanlardaki yaprak döken, karışık ya da ibreli doğal ormanlarda ve plantasyonlarda görülür. Üreme yüksekliği batıda 350–600 m’den, Uludağ’da 1000–1500 m’ye, Orta Karadeniz’de 1400–2000 m’ye ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’da 2000 m’ye kadar çıkar. Ege kıyıları boyunca güneyde İzmir ve Fethiye’ye kadar uzanır. Kızılcahamam ve Akdağmadeni’nde bazı yıllarda, Doğu Anadolu’da ise Güneydoğu Anadolu Dağları ve Erzurum civarında çok lokal olarak ürer. Toroslar’da da muhtemelen haritalandığından daha yaygın ürediği düşünülmektedir (bkz. Bilgi Açıklarımız).
Geçit döneminde sayıca artar ve daha yaygın hâle gelir. Bu durum özellikle Trakya, Karadeniz ve İç Anadolu’da belirgindir. Kış mevsiminde deniz seviyesine kadar iner; batı ve güney bölgelerde daha sık, ancak Malatya’ya kadar olan iç ve doğu bölgelerde de makul sayılarda kışlar. İlkbaharda Toroslar’da oldukça yaygın gözlenir. Güneydeki deltalarda geçiş nisan ortasına kadar sürer ve bu bölgelerde üremediği bilinmekle birlikte, geç kalan göçmenlerin varlığı üreme olasılığını düşündürmektedir.
Üreme
Yuvalama alanı: Her tür ormanda bulunsa da, özellikle yaprak döken ormanlarda ürer. Kocaçay Deltası22 ve Uludağ23 gibi farklı yükseltilerdeki ormanlarda üremektedir. En yoğun bulunduğu habitatlar, 900 m rakım civarındaki yarı açık yaprak döken ormanlardır.
Yuvası: Türkiye’de yuva yapısı tanımlanmamıştır. Diğer bölgelerde yuvasını ağaç gövdesindeki alçak oyuklara, küçük tümseklere veya orman altı örtüsünde yere yapar. Yuva kuru yaprak, ot ve yosunlardan oluşan kâse şeklindedir ve içi kıl ve köklerle astarlanır.
Yumurta sayısı: Genellikle 5–6 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Üreme ile ilgili gözlemler sınırlıdır, öten erkeklerden üreme döneminin nisan ile temmuz arasında olduğu düşünülür. Diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de yılda iki kez kuluçkaya yatması olasıdır. KAD. 14 Haziran 2004’te Sivrikaya’da yeni tüylenmiş ancak uçamayan bir yavruyu besleyen bir erişkin gözlenmiş, 5 Haziran 1990’da yiyecek taşıyan erişkinler kaydedilmiştir. AKD: 18 Mayıs 1998’de Dedegöl Dağı’nda düşük rakımda yiyecek taşıyan bir erişkin görülmüştür. İÇA: Eylül 1967’de Kızılcahamam’da aile grupları gözlenmiş, nisan–haziran arasında erişkinlerin öttüğü bildirilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Batı bölgelerdeki bireylerin nominat rubecula alttürüne ait olduğu, Türkiye’de tanımlanan balcanicus formunun da bu alttür kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür3. Doğu Karadeniz’e doğru gidildikçe caucasicus etkisinin arttığı görülür. Bu yoruma katılmakla birlikte, iki form arasındaki geçiş bölgesinin genişliği nedeniyle caucasicus alttürünün teşhisinin oldukça şüpheli olduğu düşünülmektedir. Kış aylarında hyrcanus alttürünün Türkiye’de bulunması da mümkündür.
Taş Bülbülü
Irania gutturalis, White-throated Robin
Oldukça yaygın ve çok sayıda bulunan yaz göçmenidir.
Çalılarla kaplı kayalık yamaçlarda ya da alçak boylu yaprak döken veya ibreli ormanlarda yaşar. Orta ve Batı Anadolu’da 500–1200 m, Toroslar’da 2300 m ve doğuda 2000–3000 m’ye kadar olan yükseltilerde bulunur. Akdeniz’de oldukça bol, İç Anadolu’da daha lokal ve çoğunlukla dağ etekleriyle sınırlıdır. Karadeniz’de çok nadirdir. Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’nun batısında yaygın ve bol bulunur; bu bölgeler kuş araştırmaları açısından hâlâ yeterince incelenmemiştir. Doğu Anadolu’nun güneyi ve doğusunda da yer yer oldukça boldur. Kuşların çoğu üreme alanlarına mayıs başında ulaşır, en erken kayıt Güneydoğu Anadolu’da 10 Nisan’dandır. Genellikle ağustos sonunda bölgeyi terk eder, en geç kayıt 7 Eylül’de Doğu Anadolu’dan bildirilmiştir.
Üreme
Yuvalama alanı: Kuru tepelik ve dağlık alanlardaki kayalık yamaçlarda, yoğun çalılıklarda ve seyrek çalılıklar içeren açık arazilerde bulunur.
Yuvası: Yuvasını yerden 0,3–1 m yüksekte, en fazla 1,6 m’de bir çalının içine yapar. Küçük dallar, kuru otlar ve ağaç kabuğu liflerinden yaptığı kâse şeklindeki yuvayı kıl ve bitkisel hav ile kaplar.
Yumurta sayısı: Genellikle 4 yumurta bırakır. 14 yuvada 4 yumurta, 8 yuvada ise 5 yumurta sayılmıştır. 4 yuvada 4 yavru, 2 yuvada 5 yavru tespit edilmiştir.
Üreme dönemi: Türkiye’de üreme genellikle mayıs ayında başlar. Yumurtlama mayısın ikinci haftasından itibaren gerçekleşir, yavrular mayıs sonu itibariyle çıkar. Tüylenmiş yavrular genellikle haziran başından itibaren gözlenir. KAD. 8 Haziran 1975’te yiyecek taşıyan bir çift gözlenmiştir. DOA: En erken tüylenmiş yavru 16 Haziran’da kaydedilmiş, 3 Ağustos 1974’te dışkı kesesi taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. Bu geç tarihli gözlem ikinci kuluçkaya işaret edebilir. 23 Temmuz 1992 ve 9 Ağustos 1974’te aile grupları kaydedilmiş, ancak yavruların gelişim evresi belirtilmemiştir. Haziran 2005 sonunda Malatya’da yuvada yavruları besleyen erişkinler gözlenmiştir. GDA: En erken tüylenmiş yavru kaydı 17 Mayıs’tadır. Tüylenmiş yavruların gözlendiği en erken tarih 27 Mayıs’tır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Benekli Bülbül
Luscinia luscinia, Thrush Nightingale
Yaygın olarak az sayıda görülen geçit türüdür.
Muhtemelen kayıtlarda görünenden çok daha fazla sayıdadır. Gözlemlerin çoğu batı bölgelerinden, özellikle İstanbul Boğazı ve İç Anadolu’dan bildirilmiştir. Göç sırasında Güneydoğu Anadolu’da, örneğin Birecik’te düzenli olarak görülür; ancak Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de gözlemci azlığı nedeniyle oldukça nadir kaydedilmiştir. İlkbahar göçü nisan başından mayıs ortasına kadar hızlı bir şekilde gerçekleşir; haziran başına kadar az sayıda birey kaydedilmiştir. Bu dönemde düzenli olarak öttüğü duyulur, bu da ilkbahar göçünü sonbahara kıyasla daha belirgin hâle getirir. En erken ilkbahar kaydı 10 Mart’ta Mogan Gölü’ndendir (İç Anadolu). Sonbaharda güneye göçü ağustos ortasından eylül ortasına kadar yoğun olarak gerçekleşir; bu dönemde Karadeniz Bölgesi ve İstanbul Boğazı’nda azımsanmayacak sayılarda gözlenir. En geç sonbahar kaydı 24 Eylül’de İstanbul Boğazı’ndan yapılmıştır.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Kuzey Avrupa ülkelerinde yuvalar.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Bülbül
Luscinia megarhynchos, Common Nightingale
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yaz göçmeni ve geçit türüdür.
Çoğunlukla vadiler, kanyonlar ve yamaçlardaki yoğun yaprak döken bitki örtüsünde ya da açık ağaçlık alanlardaki sık orman altı örtüsünde ürer. İç Ege’deki dağlık alanlar, Tuz Gölü çevresindeki bozkır benzeri bölgeler, Güneydoğu Anadolu’nun kurak kesimleri ve doğudaki dağlık alanların büyük kısmı dışında hemen her bölgede ürediği belirlenmiştir. Üreme yüksekliği genellikle 0–1000 m arasındadır; Uludağ’da 900 m’ye, Orta Karadeniz’de lokal olarak 1200 m’ye, Doğu Anadolu’da ise 1700 m’ye kadar çıkar. Aladağlar ile Van Gölü’nün kuzeydoğusundaki bahçeler ve ağaçlık alanlarda da üremektedir.
İlkbahar göçü sırasında ülke genelinde öten bireyler, türün gerçekte olduğundan daha yaygın olarak ürediği izlenimini yaratabilir. İlkbahar geçişi, sonbahara kıyasla daha yaygındır. Her iki mevsimde de batı bölgelerinde daha bol gözlenmesi, muhtemelen gözlemci yoğunluğuyla ilgilidir. İlkbaharda güneyde en erken 13 Mart’ta, Karadeniz’de ise 6 Nisan’da kaydedilmiştir; mayıs ayı boyunca çok sayıda birey görülür. Sonbahar göçüyle ilgili yoğunluk, rota ve takvim gibi bilgiler sınırlıdır. Bu mevsime ait en geç kayıt 2 Ekim tarihlidir.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle suya yakın nemli alanlardaki yaprak döken ormanlarda ve ağaçlıklarda ürer. En yoğun popülasyonlar deniz seviyesinde ve ovalarda bulunur ancak Van Gölü çevresinde 1700 metreye kadar çıktığı da kaydedilmiştir. Dalyan yakınlarındaki sığla ormanlarında46 ve Ankara’nın varoşlarında11 ürediği bildirilmiştir. Kocaçay Deltası’nda 1993 yılında yapılan bir çalışmada, 7,5 hektarlık bir alanda hektar başına 4,13 öten erkek, 31 hektarlık alanda ise hektar başına 3,16 öten erkek saptanmış, toplam popülasyonun 3000 çifte ulaştığı tahmin edilmiştir22. Çukurova’da 12 Mayıs 1987’de plantasyonlar, çalılıklar ve kumullardaki ağaçlık alanlarda hektar başına 1,3 bireyin ürediği kaydedilmiştir47. Antalya Aksu Nehri’nde 24 Nisan 1967’de 1 km boyunca 13 öten erkek kaydedilmiştir. 1992’de Kızılırmak Deltası’ndaki Yörükler Ormanı’nda hektar başına 1,35 üreme alanı belirlenmiş, toplamda 1200–1400 çiftin ürediği tahmin edilmiştir5.
Yuvası: Yuva, alçak ve yoğun orman altı örtüsünde, genellikle çalılıkların altında, yapraklar ve çalı çırpı arasında gizli bir şekilde yapılır. Birecik’te nemli bir korulukta yerden 0,7 metre yükseklikteki çalımsı bir ağacın gövdesinde kuru yapraklar ve otlardan yapılmış, gevşek, büyük ve kâse şeklindeki bir yuvanın ince otlar, ağaç kabuğu ve biraz kılla astarlandığı gözlenmiştir. 11 Mayıs 2004’te boş olan bu yuvada, 12 Mayıs 2004 sabahında iki yumurta bulunmuştur.
Yumurta sayısı: 15 Mayıs 1975’te Birecik’te beş yumurtalı bir yuva bulunmuştur48. 12 Mayıs 2004’te başka bir yuvada iki yumurta kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan başında başlar ve haziran başına kadar sürer. Tür yılda bir kez kuluçkaya yatar. Erkekler nisan ortasından haziran sonuna kadar, hatta yavru beslerken bile öter. MAR: 31 Mayıs 1966’da Bursa’da tüylenmiş bir yavru, 26 Haziran 1973’te Paşaköy’de yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. Temmuz 1966’da Çamlıca Tepesi’nde genç bir birey ve Dursunbey’de yavrusunu besleyen bir erişkin kaydedilmiştir. Bu gözlemler yumurtlamanın mayıs ve haziran başında gerçekleştiğini göstermektedir. KAD. 9 Haziran 1975’te Kızılırmak Deltası’nda yiyecek taşıyan bir erişkin ve tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir. 21 Temmuz 1972’de dört tüylenmiş yavrulu bir yuva bulunmuş, bu durum geç tarihli bir telafi kuluçkasına işaret etmektedir. 27 Mayıs 1992’den itibaren düzenli olarak uyarı sesi çıkaran erişkinler ve yiyecek taşıyan bireyler gözlenmiş, üreyenlerin çoğunun nisan sonu ve mayıs başında geldiği belirlenmiştir5. 15 Haziran 1987’de İspir’de yiyecek taşıyan bir erişkin ve 23 Haziran 2004’te Gelinkaya’da uyarı sesi çıkaran bir erişkin kaydedilmiştir. İÇA: 15 Mayıs 1975’te Birecik’te beş yumurtalı bir yuva bulunmuştur.
Alttürler ve Sınıflandırma
Zonguldak’tan Çukurova’ya kadar çizilen hattın batısından gelen örneklerin tümünü baehrmanni olarak tanımlanmıştır3. Doğu Anadolu’nun uç kesimlerindeki bireyler ise africana alttürüne ait olabilir; bu durum, aynı alttürün İran ve Ermenistan’da da görülmesiyle uyumludur. Ancak Roselaar, doğudaki bireyler için kesin bir teşhis yöntemi belirleyememiştir. Batıdan gelen örnekleri inceledikten sonra bu bireylerin baehrmanni olarak tanımlanmasının zor olduğu söylenir45,49. Bazı bireyler nominat alttürün tüy renklerini gösterirken, çoğunda hem alt hem de üst tarafların zemin rengi önemli ölçüde örtüşmektedir.
Mavigerdan
Luscinia svecica, Bluethroat
Lokal olarak az sayıda yaz göçmeni, nispeten yaygın olarak gözüken geçit türü ve kış göçmenidir.
Genellikle nemli alanlara yakın, yoğun orman altı örtüsüne sahip yamaçlardaki karışık çalılıklarda ve otluklarda ürer. Ayrıca ağaçsız dağlık alanlardaki 1700–2600 m rakımlı nemli çayırlarda da bulunur. Güneyde Hakkâri’ye, doğuda Van Gölü çevresine ve İran sınırına kadar uzanan doğu ve kuzeydoğudaki dağlık alanlarda ve İç Anadolu’nun kuzeydoğusunda az sayıda ürer.
Geçit sırasında her iki mevsimde de düzenli fakat nadir olarak kaydedilir. İç Anadolu’da özellikle Mogan Gölü ve Kulu Gölü civarında düzenli olarak gözlenir. Ayrıca Göksu Deltası, Hatay ve Malatya Karakaya Barajı’nda da düzenli geçit kayıtları vardır. İlkbahar göçü nisan ayında gerçekleşir; en erken kayıt 24 Mart’ta Kızılırmak Deltası’ndan bildirilmiştir. Sonbahar geçişi eylül ortasından ekim ortasına kadar sürer, en geç kayıt 27 Ekim’de Erzurum’dan gelmiştir.
Doğu Akdeniz kıyılarında düzenl olarak Batı ve Orta Anadolu’da ise nadiren kışlar.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle 1800 metreden yüksek bölgelerde, suya yakın çalılıklarda ürer. Nemli ve 1 metre boyundaki kısa söğütlüklerde, dere ve küçük nehir boylarındaki vadilerde, ıslak çayırlardaki çalılıklarda ve Tendürek’te siyah lav akıntısının yanındaki küçük, izole nemli çalılıklarda da yuvaladığı kaydedilmiştir.
Yuvası: Yuva genellikle yerde, bir toprak duvarındaki çukurda ya da bir çalının dibinde bulunur. Karadeniz’de Rizekent’te büyük bir söğüt ağacının köklerinin fışkırdığı çamurlu bir dere kenarındaki yuvada 6 Haziran 1997’de birkaç günlük yavru görülmüştür50. Türkiye’de yuva yapısı ve yumurta sayısı detaylı olarak tanımlanmamıştır. Ancak diğer bölgelerde, bitki sapları, otlar ve yosunlardan kâse şeklinde yaptığı yuvasını ince otlar ve kılla kapladığı bilinmektedir.
Yumurta sayısı: Türkiye’de kesin veri bulunmamaktadır. Diğer bölgelerde genellikle 5 ila 7 yumurta bırakır. Yavru sayısı hakkında bilgi yoktur.
Üreme dönemi: Diğer bölgelerde genellikle yılda bir kez kuluçkaya yatar, güneyde bazen ikinci kuluçka da gözlenmiştir. Türkiye’de doğrudan üreme bilgisi sınırlıdır. KAD. 10 Haziran 1970’te Kopdağı Geçidi’nde ve 15 Haziran 1975’te Sohun Vadisi’nde yiyecek taşıyan erişkinler gözlenmiştir. DOA: 1 Ağustos 2000’de Ağrı ve Erzurum arasında bir kanyonda genç bir birey kaydedilmiş, 16 ve 21 Haziran 2004’te Sarıcan yakınlarında uyarı sesi çıkaran erişkinler gözlenmiştir. Ancak 25 Haziran’da aynı noktada ses duyulmamış, büyük olasılıkla yavrularıyla birlikte uzaklaştıkları düşünülmektedir. 12 Temmuz 1974’te Yoncalık’ta dört çift ve toplam dört yavru, 15 Temmuz 1975’te Bayburt yakınlarında bir erkek ve beş yavru, 28 Haziran 1989’da Erzurum ile İspir arasında iki noktada iki yavru kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de üreyen tüm bireyleri magna alttürüne aittir3. Magna, görece büyük yapılı bir alttürdür ve boğazında tipik olarak beyaz benek bulunmaz; ancak bazı bireylerde soluk bir iz görülebilir. Örneğin, Erzurum’un kuzeyindeki Rizekent’te üreme alanı savunan bir bireyin boğazında belirgin, geniş bir benek kaydedilmiştir50. Doğu Anadolu’daki üreyen bireylerin tamamı magna alttürüne aittir.
Kırmızı benekli volgae ve muhtemelen beyaz benekli cyanecula alttürleri ise Türkiye’de geçit sırasında görülür. Her iki forma ait bireyler 1967’de Mogan Gölü’nde14 ve 2005 Nisan’ında Malatya’daki Karakaya Barajı’nda tanımlanmıştır. İsrail’deki taksonomik çeşitlilik göz önünde bulundurulduğunda51,52, Türkiye’de svecica ya da pallidogularis gibi en az bir kırmızı benekli alttürün daha bulunması muhtemeldir53. Ancak bireyler arasında çok sayıda ara form bulunması ve geniş bireysel varyasyon olması nedeniyle52, birçok bireyin alttürünü güvenle tanımlamak genellikle mümkün değildir.
Mavi Kuyruklu Bülbül
Tarsiger cyanurus, Red-flanked Bluetail
Rastlantısal konuktur.
İstanbul Ataköy’de 22 Aralık 2001’de 1 birey G.B. Langley tarafından gözlenmiştir. Konya’daki Kozanlı–Gök Göl’de 28 Ekim 2018’de B. Bakanay, H. Buğday ve U. Evcimen tarafından 1 birey kaydedilmiştir. Samsun Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde ise 21 Ekim 2019’da, 21 Ekim 2020 tarihleri arasında ve 21 Ekim 2021’de birer birey yakalanmıştır. Kızılırmak Deltası’ndaki tekrarlayan ekim ayı kayıtları, türün bu bölgede sonbahar döneminde düzenli olarak ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yuvalama alanı Finlandiya ile Doğu Sibirya arasındaki orman kuşağıdır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Küçük Sinekkapan
Ficedula parva, Red-breasted Flycatcher
Lokal olarak az sayıda yaz konuğu, yaygın olarak çok sayıda görülen geçit türüdür.
Başta Doğu ve Batı Karadeniz’de ve muhtemelen Güney Marmara’da az sayılarla üreyen bir yaz göçmenidir22,23. Genellikle 1400 metreyi bulan dağlık bölgelerdeki yaprak döken ve karışık ormanlarda yuvalar; yer yer deniz seviyesinde de yuvaladığı düşünülmektedir. Yuvalama döneminin başlarında potansiyel üreme alanlarında görülen geçit kuşları, gerçek üreme durumunun belirlenmesini zorlaştırır. Türkiye’deki üremesi ancak yakın geçmişte doğrulanmıştır54 ve hâlâ çok az sayıda kesin yuvalama kaydı vardır. Temmuz sonlarında İç Anadolu’nun kuzey sınırlarında kaydedilen bir birey, bölgede olası yuvalamaya ya da erken göçe işaret edebilir.
Karadeniz Bölgesi’nde yaygın ve bazı noktalarda oldukça bol geçit yapar. Ülkenin batı yarısında ve kuzeydoğu uçlarında daha az sayıda, Güneydoğu Anadolu’da ise oldukça seyrek kaydedilir55,56. Bahar geçişi 5 Nisan’da başlar ve 4 Haziran’a kadar sürer; bu dönemde sayılar genellikle azdır ancak mayıs ortasında belirgin şekilde artar. Sonbahar geçişi genellikle 24 Temmuz gibi erken bir tarihte başlar, eylül ortası ile ekim başı arasında en yüksek düzeye ulaşır57,58. Bu dönemde Karadeniz kıyılarında, örneğin Kızılırmak Deltası’nda yüzlerce birey düzenli olarak kaydedilebilir. Geçiş yoğunluğu ekim ortasında hızla düşer. En geç geçit tarihleri Marmara ve Akdeniz’de 18 Ekim, İç Anadolu’da ise 3 Kasım’dır; ancak Kumerloeve (1961), Ankara’da 26 Kasım gibi geç bir tarihte de türü kaydetmiştir.
Üreme
Yuvalama alanı: Çoğunlukla meşe ve kayından oluşan yaşlı yaprak döken ya da karışık ormanlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuva yapısı hakkında bilgi yoktur. Diğer bölgelerde yuvasını yerden 1 ila 9 metre yukarıda bir ağaç kovuğuna, deliğe ya da küçük dallarla destekleyerek ağaç gövdesine yapışık şekilde yaptığı bilinmektedir. Dış kısmı liken ve ince dallarla kaplı, içi saçla astarlanmış yuva, yosun, ölü yaprak ve liften oluşan muntazam tas biçimindedir.
Yumurta sayısı: Türkiye’de veri bulunmamaktadır. Diğer bölgelerde genellikle 5 ila 6 yumurta bırakır.
Üreme dönemi: Türkiye’de doğrudan üreme bilgisi sınırlıdır. KAD. 9 Haziran 1978’de Ereğli’de yaklaşık 1000 metre rakımda kayın ağırlıklı yaprak döken bir ormanda bir çiftin çalılık içine yiyecek taşıdığı, 12 Haziran 1978’de ise aynı bölgenin 1 km ötesinde başka bir çiftin yeni tüylenmiş yavrusunu beslediği gözlenmiştir. Bu gözlemler yumurtlamanın mayıs ortasında gerçekleştiğini, yavruların ise 28 Mayıs civarında yumurtadan çıktığını göstermektedir54. 13 Haziran 1985’te Sümela Manastırı’nda yiyecek taşıyan bir veya iki erişkin, 7 Temmuz 1988’de ise genç bir birey kaydedilmiştir. 12 ve 27 Mayıs 1992’de deniz seviyesindeki Kızılırmak Deltası’nda üreme habitatında öten üç erkek gözlenmiştir ve bu bölgede de ürediği düşünülmektedir5.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Doğu Karadeniz’de olan kuşları tanımlayan colchica taksonunu geçersizdir3. Eskiden doğu formu olarak kabul edilen albicilla taksonu ise vokalizasyon, morfoloji ve ekoloji gibi belirleyici farklara dayanılarak tür seviyesine yükseltilmiş ve Tayga Sinekkapanı (Ficedula albicilla) olarak tanımlanmıştır39,59.
Alaca Sinekkapan
Ficedula semitorquata, Semicollared Flycatcher
Oldukça lokal olarak az sayıda bulunan yaz göçmeni ve geçit türüdür.
Üreme alanları oldukça lokal olup Marmara’nın kuzeyi, İç Anadolu’nun kuzey sınırı, Karadeniz kıyıları ve Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile sınırlıdır. Trakya’da deniz seviyesinden, Doğu Karadeniz’de ise en az 2000 metreye kadar olan yükseltilerde ürer. Ayrıca ağaçlık alanlar, koruluklar, parklar ve bahçelerde de yuvalar. Ancak yuvalama kayıtları azdır. Üreme döneminin başında ve sonunda, potansiyel üreme alanlarında gözlenen göçmen bireyler, gerçek üreme durumunu tespit etmeyi zorlaştırmaktadır. Temmuz sonunda Toroslar’da 2150 metrede kaydedilmiş olması60 burada üreyebileceğini düşündürmektedir. Ancak haritada3 yer verdiği güney bölgelerdeki kayıtlar, büyük olasılıkla erken gelen göçmenlere veya üreme sonrası dağılmaya işaret etmektedir. Haziran sonunda Hakkâri’de kaydedilen bir birey55 ise bu bölgede tür için uygun bir üreme habitatı olup olmadığı bilinmediğinden kesin yorum yapılamamaktadır.
Geçit sırasında ülke genelinde, özellikle de batı yarısında nispeten seyrek, ancak diğer dönemlere kıyasla daha yaygın olarak görülür. İlkbahar geçişi mart sonunda başlar; Güneydoğu Anadolu’daki en erken kayıt 20 Mart’a aittir. Nisan boyunca devam eder ve ayın ikinci yarısında en yüksek sayılara ulaşır. Geçiş mayıs ortasına kadar sürebilir. İç Anadolu’nun ağaçsız yarı-step alanlarında 16 Haziran tarihinde kaydedilen birey büyük olasılıkla göç sırasında görülmüştür. Sonbahar geçişi temmuz sonu ile ağustos başında başlar. Marmara’dan bilinen en geç tarih olan 22 Eylül kaydı, bu dönemde siyah-beyaz sinekkapan türlerinin ayırt edilmesinin zor olması nedeniyle geçiş tarihlerinin net şekilde belirlenmesini güçleştirmektedir. Her iki göç mevsiminde de sayılar genellikle düşüktür.
Üreme
Yuvalama alanı: Yaprak döken ağaçlık alanlar, fidanlıklar, korular, nehir kıyısındaki ormanlar ile bağ ve bahçelerde ürer. Yuvası: Türkiye’de sınırlı veri vardır. Ermenistan’da yaprak döken ya da karışık ormanlarda ve meyve bahçelerinde, tabanında kuru yapraklardan bir halı bulunan, ince dallar ve iç kabuk lifleriyle astarlanmış, otlardan oluşan tas şeklindeki yuvayı ağaçlardaki doğal deliklere ya da yuva kutularına yapar. Yumurta sayısı: Türkiye’den doğrudan veri yoktur. Ermenistan’daki çalışmalara göre yumurta sayısı 3 ila 7, genellikle 5 ila 6 olup, 31 yuvada ortalama 5 olarak belirlenmiştir. Üreme dönemi: Üreme dönemi hava koşullarına göre değişiklik gösterir. Diğer bölgelerde yumurtaların görüldüğü en erken tarih 19 Nisan, en geç tarih ise 21 Mayıs’tır. 27 Nisan ve 27 Haziran’da yuva yapma davranışı, 4 Temmuz 1995’te yaklaşık 5 günlük yavrular, 24 Mayıs 1995 ve 26 Haziran 1998’de ise tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. Dişiler kuluçkadayken erkekler yuvanın yakınında sürekli öter. MAR: Haziran 1991’de İstanbul Belgrad Ormanları’nda en az üç çiftin yuva kutularında ürediği, 4 Haziran 1996’da bir çiftin yuva kutusuna yiyecek taşıdığı gözlenmiştir. KAD. Karadeniz’in doğusunda 28 Haziran ve sonrasında, yanında yavru ya da genç birey bulunan erişkinlere dair birkaç kayıt vardır. Kızılırmak Deltası’nda 23 Nisan ve 3 Haziran 1992’de aynı noktada öten üç birey gözlenmiş, bu durum üremeye işaret etmektedir5.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Kara Sinekkapan
Ficedula hypoleuca, European Pied Flycatcher
Yaygın olarak çok sayıda bulunan geçit kuşudur.
Kayıtların büyük kısmı ülkenin batı yarısından gelmektedir. İlkbahar geçişleri 11 Mart’ta Akdeniz bölgesinde başlar, nisan ayında en belirgin seviyeye ulaşır ve mayıs boyunca azalan sayılarla devam eder. İlkbahar dönemine ait en geç gözlem 5 Haziran’da Karadeniz bölgesinden bildirilmiştir. Sayılar genel olarak düşük olsa da, örneğin 1992 ilkbaharında Kızılırmak Deltası’nda toplam 302 birey kaydedilmiştir5. Sonbahar göçü ağustos ayında başlar ve ekime kadar sürer. Bu dönemdeki en erken geçiş 9 Ağustos’ta, en geç geçiş ise 17 Ekim’de Akdeniz bölgesinde kaydedilmiştir. Görünüşe göre geçiş eylül ayında en yoğun seviyeye ulaşsa da sayılar hiçbir zaman yüksek değildir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Batı ve Kuzey Avrupa’da yuvalar.
Alttürler ve Sınıflandırma
Nominat.
Halkalı Sinekkapan
Ficedula albicollis, Collared Flycatcher
Yaygın olarak çok sayıda bulunan geçit kuşudur.
Yaygın olarak ve çok sayıda geçen bir türdür. Özellikle ülkenin batı yarısında yaygın olarak dağılmıştır ve bazı bölgelerde oldukça bol görülür. Genellikle ağaçlık alanlar, parklar ve benzeri habitatlarda bulunur. İlkbahar göçü mart sonu ile nisan başında başlar; en yüksek sayılara nisanın ikinci yarısında ulaşır5,37 ve geçiş mayıs sonlarına kadar devam eder. Sonbahar göçü büyük olasılıkla temmuz sonunda başlar ve en erken sonbahar kaydı 19 Temmuz’dandır. Geçiş genellikle eylül sonuna kadar sürer ancak bu mevsimde sayılar daha düşüktür.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Üreme döneminde yayılış alanı Doğu Avrupa’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Kızılkuyruk
Phoenicurus phoenicurus, Common Redstart
Lokal olarak nispeten az sayıda yaz göçmeni, yaygın olarak çok sayıda bulunan geçit türüdür.
Marmara, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun kuzey sınırı ve Trakya’daki Istranca Dağları’nda lokal olarak az sayıda da olsa yayılış gösterir. 1990’ların sonundaki araştırmalar, Toroslar’ın batısında sanılandan çok daha önemli bir popülasyon bulunduğunu ortaya koymuştur. Doğu bölgelerde genellikle 1000–2100 m arasında ürer; ancak daha batıda daha düşük rakımlarda da ürediği bilinmektedir. Örneğin, Batı Karadeniz’de 900 m’de53, Kızılırmak Deltası’nda5, İstanbul Boğazı’nda58 ve Ege kıyılarında deniz seviyesinde bile üreme kaydedilmiştir.
Geçit döneminde daha yaygın ve sayıca daha boldur. Sonbaharda, ilkbahara kıyasla daha sık görülür. İlkbahar göçü en erken 1 Mart’ta başlar, nisan başında yoğunlaşır ve nisan sonu ile mayıs başında en yüksek sayılara ulaşır. Sonbahar geçişi özellikle eylül ortası ile ekim başı arasında yoğunlaşır; ancak kuzey bölgelerde geçiş ağustos başında, hatta muhtemelen temmuz ayında başlar. En geç kayıt 18 Kasım’dandır. Ayrıca 23–31 Aralık 2000 tarihleri arasında Antakya Samandağ’da bir birey kış döneminde gözlenmiştir.
Üreme
Yuvalama alanı: Çoğunlukla 2100 metre ve üzerindeki açık ibreli ve yaprak döken ormanlarda, orman kıyılarında, parklarda, bahçelerde ve yarı açık ağaçlık alanlarda ürer. Ege’de neredeyse deniz seviyesine kadar iner. Üremesi, uygun yuva deliklerinin varlığına son derece bağlıdır. Orman amenajmanında kovuklu yaşlı ağaçların korunmaması nedeniyle doğal alanlarda üremesi sınırlıdır. Ancak Antalya’daki kızılçam (Pinus brutia) ormanlarında olduğu gibi yuva kutuları sağlanan alanlarda, normalde ormanlardan uzak durduğu hâlde yaygın olarak ürer.
Yuvası: Genellikle yerden 1–9 metre yükseklikte ağaçlardaki deliklere, çoğunlukla ağaçkakanların eski yuvalarına yuva yapar. Duvarlardaki deliklerde ve yuva kutularında da üreyebilir. Türkiye’de yuva yapısı ve yumurta sayısına dair bilinen tek detaylı kayıt 1876’da Karanfil Dağı’ndan Danford’a aittir. 24 Nisan’da yuva yapan bir çift gözlemiş, 25 Nisan’da biri altı, diğeri üç yumurtalı iki yuva bulmuştur. Bu yuvalar sedir ve ardıç ağaçlarındaki deliklerdedir. Yuva, siyah keçi kılı, biraz yaban keçisi yünü ve ardıç kabuğu şeritlerinden oluşan gevşek bir kâse şeklindedir; keçi kılı ve tüylerle astarlanmıştır.
Yumurta sayısı: Danford’un 1876’da gözlediği yuvalardan biri altı, diğeri üç yumurtalıdır. Başka doğrudan kayıt bulunmamaktadır.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan başında başlar. Temmuz ayında görülen genç bireyler ikinci kuluçka ihtimalini destekler. AKD: 16 Mayıs 1970’te Pozantı’da bir ardıç ağacında en az dört yavrulu bir yuva bulunmuştur. 5 Haziran 1999’da Bolkar Dağları’nda bir çamdaki yuva deliğine giren bir çift gözlenmiştir. 10 Mayıs 1995’te Kovada Milli Parkı’nda ve 11 Mayıs 2001’de Akseki’de tüylenmiş yavrular kaydedilmiş, yumurtlamanın 8–9 Nisan’da gerçekleştiği düşünülmüştür. EGE: 5 Haziran 1995’te Marmaris yakınlarında bir yuva kutusuna yiyecek taşıyan erişkinler, Mayıs 1989’da ise aynı yerde yuva kutularını kullanan iki çift kaydedilmiştir. KAD. 12 Haziran 2004’te İspir’de bir meyve bahçesinde tüylenmiş bir yavru gözlenmiş, yumurtlamanın 10 Mayıs civarında olduğu tahmin edilmiştir. İÇA: 20 Mayıs 1975’te Nevşehir’de duvarlardaki deliklerde yavrulu iki yuva, 12 Haziran 1994’te ise Kızılcahamam’da bir yuva kutusuyla ilgilenen erişkinler gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’deki kuşların, Avrupa’da üreyen nominat phoenicurus ile Kırım, Kafkaslar ve Orta Asya’da üreyen, ayırt edici kanat lekesine sahip samamisicus arasında geçiş formları olduğu düşünülmüştür39. Ancak3, Türkiye’deki tüm popülasyonların samamisicus olduğunu ileri sürmüştür. Türkiye’de nadiren görülen kanat lekesi olmayan bireyler ya çok yıpranmış samamisicus bireylerdir ya da göç sırasında geçen phoenicurus alttürüne aittir. Örneğin, Manchester Doğa Tarihi Müzesi’ndeki Erzurum’dan gelen iki örnek (BB06770 ve BB06769) bu gruba dahildir. Öte yandan, üreyen bireylerin en azından çoğu samamisicus olarak tanımlanmıştır6,7,14,61. İncelediğimiz Türkiye örneklerinin çoğu morfolojik olarak phoenicurus’a benzemekle birlikte, bunların tamamının göçmen bireyler olduğu düşünülmektedir. Manchester Müzesi’ndeki örneklerin neredeyse tamamı samamisicus olarak tanımlanabilir; sadece BB12192 numaralı birey bu gruba dâhil değildir.
Kara Kızılkuyruk
Phoenicurus ochruros, Black Redstart
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli, yarı göçmen ve kış göçmenidir.
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli, yarı göçmen ve kış göçmeni bir türdür. Doğu Anadolu’nun yüksek dağlık alanlarında kısmen göçmendir. Bu bölgede kayalık yamaçlar, zirveler ve ağaç sınırındaki açık ormanlarda ürer. Batı Karadeniz’de ise daha düşük rakımlarda, 1200–1500 metre arasında da ürediği kaydedilmiştir. Batı ve Orta Anadolu’da evler ve yıkıntılar gibi insan yapımı yapılarda ürer; Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerin merkezlerine kadar sokulur. Doğu Anadolu yaylalarında 1200 metreden en az 3500 metreye kadar ve Toroslar’da 3650 metreye kadar çıktığı belgelenmiştir. Trakya’nın büyük bölümünde, Tuz Gölü çevresinde ve kurak Güneydoğu Anadolu’da bulunmaz; Güneydoğu Anadolu dağlarında ise oldukça nadirdir.
Göç döneminde ve kışın ülke genelinde daha yaygındır. Başta güney ve batı bölgeleri olmak üzere, özellikle sulakalanların yakınında ve alçak kesimlerde kışlar. Örneğin, Bafa Gölü çevresinde ekim sonundan nisan ortasına kadar, Fethiye ve Trakya’da ise ekim ortasından nisan sonuna kadar gözlenmiştir.
Üreme
Yuvalama alanı: Çoğunlukla kayalıklar ve kaya parçalarının bulunduğu dağlık alanlarda ürer. Kayalık yamaçlarda, büyük kaya parçaları üzerinde, mağaralardaki delik ve yarıklarda ya da yıkıntı ve binalar gibi yapay kaya benzeri yapılarda yuva yapar.
Yuvası: Kuru otlar, yosun ve bitki liflerinden yaptığı kâse şeklindeki yuvasını kıl, yün ve bir miktar tüyle kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada dört yumurta kaydedilmiştir. Bir yuvada dört, diğerinde beş yavru bulunmuştur. Sınırlı sayıdaki bu veriler, diğer bölgelerde gözlenen 4 ila 6 yumurtalık olağan kuluçka büyüklüğü ile uyumludur.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan ortasında başlar ve temmuz ortasına kadar devam eder. Gözlemler diğer bölgelerde olduğu gibi yılda iki kez kuluçkaya yattığını göstermektedir. MAR: Uludağ’da 1800 metrenin üzerinde, alpin çayırlıklar arasındaki kaya kütleleri ve otel binaları gibi yapay yapılarda ürer. Haziran başından ağustos ayına kadar tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir23. KAD. 4 Haziran 1945’te Abant Gölü’nde inşaat hâlindeki bir binada, birbirinden 20 metre uzaklıkta dört ve beş yavrulu iki yuva bulunmuştur; aynı gün yavruların tüylenmiş olduğu kaydedilmiştir11. Sivrikaya’da haziran ortasında, İspir’de ise haziran sonunda tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. AKD: 13 Haziran 2004’te Demirkazık’ta astarı tamamlanmamış yapım aşamasında bir yuva ve 19–20 Haziran 1990’da tüylenmiş bir yavru kaydedilmiştir. İÇA: 18 Nisan 1946’da Ürgüp’te dört yumurtalı bir yuva bulunmuş, 20 Nisan 1993’te ve 22 Mayıs 1992’de yuva yapımı gözlenmiştir. 9 Mayıs 2006’da Karapınar’da yavrularını besleyen erişkinler, 25 Mayıs 1970’te Göreme’de ve 19 Haziran 1996’da Karadağ’da tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. DOA: 9 Haziran 2001’de İshak Paşa Sarayı’nda yavrulu bir yuva, 22 Haziran 2004’te Erzurum’un daha yüksek rakımında dört yumurtalı başka bir yuva bulunmuştur. Bu bölgede en erken 25 Mayıs’ta, en geç ağustos ayında tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Batı ve ORta bölgelerinde üreyen bireylerin büyük çoğunluğunun ochruros alttürüne ait olduğu düşünülmektedir. Doğu Anadolu’da semirufus ile bazı karışımlar olabilir. Ayrıca, kış aylarında özellikle batı bölgelerinde (Marmara ve Ege’nin büyük kısmında) gibraltariensis alttürünün yaygın olduğu kabul edilmektedir3. Batı ve Orta Anadolu’da kış döneminde yapılan arazi gözlemleri gibraltariensis’in bu bölgelerde yaygın olduğunu doğrulamaktadır.
Taşkızılı
Monticola saxatilis, Common Rock Thrush
Nispeten yaygın olarak çok sayıda görülen yaz göçmenidir.
1500 m’nin üzerindeki yüksek dağlık alanlarda bulunur. Özellikle Doğu Anadolu’da yaygındır, batıya doğru ise daha lokal bir dağılım gösterir. Üreme döneminde Trakya, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun bozkır benzeri geniş alanlarında bulunmaz; bu bölgelerde ancak izole dağlık alanlarda kaydedilebilir. Batıda ve İç Anadolu’nun kenarlarında 800–1500 m, Uludağ ve Toroslar’da 1500–3000 m, Van çevresinde 2000–3000 m, Doğu Anadolu’nun diğer bölgelerinde ve Doğu Karadeniz’de ise 1100–4000 m arasında ürer.
İlkbahar göçü haziran başına kadar sürebilir; bu durum, üreme yayılışının tam olarak anlaşılmasını zorlaştırır. Çoğu birey mayıs başında üreme alanlarına ulaşmış olur. Güney kıyılarındaki en erken kayıt 28 Mart’a, İç Anadolu ve güneydeki bazı kayıtlarsa nisan başına tarihlenir. Sonbahar göçü ağustos başında başlar ve en geç 16 Eylül’e kadar sürer.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle yüksek dağlardaki çorak kayalık yamaçlarda, büyük kayaların bulunduğu alpin çalılıklarda, vadilerde ve sarp kayalıklarda ürer. Alçak rakımlarda, ağaçlık da olabilen kayalık alanlarda da yuvalar.
Yuvası: Bir kayalıktaki boşlukta, bir kayanın üzerindeki çıkıntıda ya da kısmen bitki örtüsüyle gizlenen yerlerde yuva yapar. Bitki sapları, otlar, kökler ve yosundan kâse şeklinde yaptığı yuvasını kökler ve ince otlarla kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de bir yuvada beş yumurta kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan sonu ile mayıs ortasında başlar ve temmuz ortasına kadar sürebilir. MAR: Uludağ’da 8–9 Temmuz 1966’da tüylenmiş yavrularıyla birlikte dört çift gözlenmiştir. KAD. 15 Haziran 1990’da Sivrikaya’da bir çift yuvada görülmüştür. 24 Haziran 2004’te İspir yakınlarında yiyecek taşıyan bir dişi, 30 Temmuz 1996’da Dilberdüzü’nde genç bir birey kaydedilmiştir. AKD: 7 Mayıs 1967’de Sultan Dağları’nda yuva yapımı gözlenmiş, 15 Mayıs 1970’te Çamardı’da ve 9 Haziran 1996’da Demirkazık’ta yiyecek taşıyan erişkinler görülmüştür. 13 Haziran 1993’te Demirkazık’ta güçlükle uçabilen tüylenmiş bir yavru kaydedilmiş, yumurtlamanın mayıs ortasında gerçekleştiği düşünülmüştür. İÇA: 22 Nisan 1970’te Meke Tuzlası yamaçlarında adaçayı öbeğiyle gizlenen bir yuvada beş taze yumurta bulunmuştur. 22 Mayıs 1992’de Şereflikoçhisar yakınlarında yuva yapımı gözlenmiş, 30 Mayıs 2007’de Karadağ’da yiyecek taşıyan bir çift kaydedilmiştir. 19 Haziran 1996’da yine Karadağ’da birkaç erişkinin yiyecek taşıdığı, 10 Temmuz 1907’de ise zar zor uçabilen yeni tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir27. DOA: 9 Haziran 2004’te Bitlis Nemrut Dağı’nda yerden yaklaşık 4 metre yüksekteki bir delikteki yuvaya uçan bir dişi gözlenmiş, 16 Haziran 2004’te Doğubayazıt’ta, 20 Haziran 2004’te Erçek’te ve 22 Haziran 2004’te Erzurum yakınlarında yiyecek taşıyan erişkinler kaydedilmiştir. 26 Haziran 1989’da ve 8 Temmuz 1986’da Bitlis Nemrut Dağı’nda genç bireyler görülmüştür. 16 Haziran 1996’da Adıyaman Nemrut Dağı’nda birkaç erişkinin yiyecek taşıdığı kaydedilmiştir. Gözlemler, diğer bölgelerde olduğu gibi Türkiye’de de türün yılda birden fazla kuluçkaya yatabileceğini göstermektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Bingöl Dağları’nda tanımlanan coloratus alttürünün62 geçerliliği önce şüpheli yaklaşılmış3 ve ardından bu formun geçersiz olduğunu ortaya koymuştur63.
Gökardıç
Monticola solitarius, Blue Rock Thrush
Oldukça yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli ve yarı göçmendir.
Akdeniz ve Ege’nin güneyinde kısmen göçmen olup ülkenin diğer bölgelerinde daha lokal olarak geçer. Trakya’da bulunmaz, Karadeniz’in özellikle batı iç kesimlerinde nadirdir, İç Anadolu’da çok lokal, Güneydoğu Anadolu’nun büyük bölümünde ise sınır bölgeleri ve bazı izole dağlar dışında görülmez. Toroslar’da diğer bölgelere göre daha yaygındır ve genellikle M. saxatilis’ten daha düşük rakımları tercih eder. Batı ve kıyı bölgelerinde genellikle 0–1700 m arasında, Uludağ, Toroslar ve Doğu Anadolu’da ise 2500 m’ye kadar kaydedilmiştir. Akdeniz kıyıları boyunca ve Ege’deki bazı lokalitelerde (örneğin Gediz ve Büyük Menderes deltalarında) kışlayan bireyler makul sayıdadır. Üreme alanlarını eylül başında terk eder, ancak göç ekim ortasına kadar sürebilir. Sadece kışlayan bireyler bazı lokalitelerde mayıs ortasına kadar kalabilir.
Üreme
Yuvalama alanı: Sarp kayalıkların ve kaya kütlelerinin bulunduğu yamaçlarda, vadilerde, harabelerde ve kıyı kayalıklarında, genellikle taşkızıldan daha düşük rakımlarda, 0–2500 metre arasında ürer. Yuvası: Kayalıklardaki çatlaklarda, mağaralardaki deliklerde ve bazen terk edilmiş binalardaki boşluklarda yuva yapar. Yosun ve otlardan yaptığı kâse biçimli yuvasını kökler ve ince otlarla kaplar. Yumurta sayısı: Türkiye’de bir yuvada beş yumurta kaydedilmiştir. Diğer bölgelerde olağan yumurta sayısı 4 ila 5’tir. Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan başında başlar ve temmuz sonuna kadar devam eder. MAR: 26 Haziran 1973’te Babakale’de yiyecek taşıyan bir erişkin gözlenmiştir. KAD. 12 Haziran 1975’te Cimil Dağı’nın güneyinde yiyecek taşıyan bir çift kaydedilmiştir. EGE: 2 Mayıs 2003’te Doğanbey’de bir yumurtalı yuva bulunmuş, yumurtlamanın 7 Nisan civarında gerçekleştiği tahmin edilmiştir; 9 Mayıs’ta yuvadaki yavrular tüylenmiştir. 15 Temmuz 1969’da Muğla’da bir erişkin ve bir genç birey gözlenmiştir. AKD: 31 Mart 2000’de Silifke’nin kuzeyinde üreme alanlarında öten birçok erkek gözlenmiştir. 24 Mayıs 1993’te Mut’un güneyinde yaklaşık 10 günlük üç yavru bulunan bir yuva, 7 Haziran 1998’de Demirkazık’ta yavrulu bir yuva kaydedilmiştir. 13 Haziran 1993’te Demirkazık’ta yeni tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir. 24–25 Mayıs 1999’da Akseki yakınlarında yiyecek taşıyan bir çift ve haziran-temmuz aylarında çeşitli lokalitelerde, bazıları muhtemelen ikinci kuluçkadan olan aile grupları gözlenmiştir. İÇA: 20 Nisan 2004’te Karapınar yakınlarında bir dişi kayalıktaki bir deliğe girerek orada kalmıştır; bu bireyin kuluçkada olduğu düşünülmektedir. 22 Mayıs 1998’de aynı bölgede yavrulu bir yuva, 8 Haziran 1977’de Kızılcahamam’da yuvaya yiyecek taşıyan erişkinler gözlenmiştir64. DOA: 1 Haziran 1969’da Görentaş yakınlarında yiyecek taşıyan iki çift, 16 Haziran 2004’te Doğubayazıt yakınlarında yiyecek taşıyan bir erişkin, Haziran 2005 başlarında Nemrut Dağı’nda yavrularını besleyen bir erişkin kaydedilmiştir. GDA: 2 Mayıs 1964’te Gaziantep’te beş yumurtalı bir yuva bulunmuştur65. Işıklı’da 17 Mayıs 1993’te yavrulu bir yuva gözlenmiştir. Aynı bölgede 4 Mayıs ve 15 Haziran 1996 ile 13 Mayıs 2004’te yiyecek taşıyan erişkinler, 10 Mayıs 2004’te yine yiyecek taşıyan bir erişkin, 23 Mayıs 1994’te bir dişi ve iki tüylenmiş yavru, 24 Mayıs 2004’te ise kur davranışı gösteren bir erkeğin 100 metre yakınında tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir. 23 Mayıs 2004’te Durnalık yakınlarında yüksek bir binadaki yuvasına yiyecek taşıyan bir erkek kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Kuzeydeki bireylerin tamamı solitarius, güneydekilerin ise büyük ölçüde solitarius ile longirostris arasında ara formlar olduğu düşünülmektedir. Güneydoğu Anadolu’dan örnek bulunmamakla birlikte, bu bölgedeki popülasyonların büyük olasılıkla gerçek longirostris olduğu öne sürülmektedir3,28. Tür, Avrasya kıtası boyunca klinal varyasyon gösterir ve tarafımızdan incelenen örneklerde longirostris alttürünü teşhis etmeyi sağlayacak ayırt edici bir karakter saptamak oldukça güç olmuştur. Longirostris için öne sürülen karakterlerden biri olan küçük vücut boyutu daha önce de sorgulanmıştır39. Girit’te tanımlanmış ancak geçersiz kabul edilen behnkei formu, Türkiye’nin güneyindeki popülasyonlar için de önerilmiştir. Bu takson solitarius’un sinonimi olarak değerlendirilmelidir49,66.
Çayır Taşkuşu
Saxicola rubetra, Whinchat
Nispeten lokal olarak çok sayıda yaz göçmeni, yaygın olarak çok sayıda bulunan geçit türüdür.
Seyrek çalıların ve otsu bitkilerin bulunduğu geniş ıslak çayırlarda, genellikle ağaç sınırında ya da üzerinde, yaklaşık 1700-2300 m rakımda yer alır. Doğu Karadeniz, Ardahan, Kars ve Ağrı’daki vadiler ile Van Gölü çevresinde ürediği kanıtlanmıştır. Batı Karadeniz ve Trakya’da kesin bir üreme kaydı bulunmasa da mayıs sonu ile ağustos arasında gözlenmiştir. 2004 yılında Kastamonu, Bolu çevresi ve Yozgat Akdağmadeni’nde makul sayılarda ürediği belirlenmiştir. Erzincan Refahiye’de ağaç sınırının üstünde gözlenmiş ve burada da ürediği doğrulanmıştır. Mayıs sonunda, Bursa kadar batıda ötüşü kaydedilmiş ancak ürediğine dair herhangi bir delil bulunmamıştır.
Geçit döneminde, özellikle batı bölgelerde olmak üzere ülke genelinde oldukça bol rastlanır. İlkbahar göçü en erken 10 Mart’ta Akdeniz’de ve 16 Mart’ta Karadeniz Bölgesi’nde kaydedilmiştir. Antalya ile Side arasında 6 Nisan’da gözlenen birkaç yüz birey, alışılmadık yoğunlukta bir kayıttır. Nisan ortasından mayıs sonuna kadar yoğun geçiş görülür; Karadeniz Bölgesi’nde bu geçiş haziran başına kadar devam eder. Eber Gölü havzasında, 19–20 Nisan 1992’de kaydedilen yaklaşık 10.000 birey ise olağanüstü yüksek bir sayı olarak kayıtlara geçmiştir37. Sonbahar geçişi ağustos ortasında başlar, ağustos sonu ile eylül sonu arasında zirveye ulaşır ve en geç 28 Ekim’e kadar sürer. Kış dönemi için yalnızca iki kayıt mevcuttur: 2 Ocak 1987’de Bafa Gölü’nde67 ve 15 Aralık 1994’te Göksu Deltası’nda gözlenmiştir
Üreme
Genellikle yaylalarda, uzun ve bazen dikenli çalıların bulunduğu engebeli otlaklarda ve çayırlarda ürer. Genellikle bitki örtüsünün iyice gizleyeceği şekilde yerde, bitki sapları ve kuru otlardan kâse şeklinde yaptığı yuvasını ince otlarla ve kılla kaplar. Yumurta sayısı hakkında veri yoktur; ancak diğer yerlerde olağan yumurta sayısı 5-7 olur. Yavru sayısı: 6 (1 yuvada). Tüylenmiş yavru sayısı genellikle 3 ile 5 arasındadır. KAD. 11 Haziran 2004’te Eskipolat yakınlarında yumurtlamanın 17 Mayıs’ta olduğunu gösteren yaklaşık yedi günlük altı yavrulu bir yuva bulunmuştur; 7 Ağustos 2001’de Sivrikaya’da ikinci kuluçka olabilecek bir yuvada yeni yumurtadan çıkmış yavrular gözlenmiş ve 15 Haziran 1975’te Sohun Vadisi’nde yiyecek taşıyan iki çift kaydedilmiştir; 15 Haziran 1975’te Kopdağı Geçidi’nde yumurtlamanın mayıs ortasında olduğunu gösterecek şekilde en erken tüylenmiş yavru; 15 Temmuz 1975’te dört tüylenmiş kuluçka (beş, dört, üç ve üç yavru) kaydedilmiştir. DOA: 23 Haziran 1968’de Erçek Gölü’nde yiyecek taşıyan erişkinler8, 21 Haziran 1987’de ve 12 Temmuz 1974’te ise tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir; 16 Haziran 1991’de Erzurum yakınlarında yiyecek taşıyan erişkinler gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Van Gölü civarından tanımlanan senguni formu geçersizdir12,68.
Taşkuşu
Saxicola rubicola, European Stonechat
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yerli, geçit kuşu ve kış konuğudur.
Çoğunlukla yaylalarda, batıda ve kuzeyde ise deniz seviyesine yakın çalılık habitatlarda bulunur. Üreme yüksekliği batıdan doğuya doğru artış gösterir: en batıda 100–900 m, Batı Karadeniz’de 1000–1500 m, Orta Toroslar’da 1000–2000 m ve doğunun uç kesimlerinde daha da yüksek rakımlarda ürer. Güneydoğu Anadolu’nun ve Tuz Gölü’nün batısındaki kurak alanlarda bulunmaz.
Geçit dönemlerinde daha kuzeyden gelen göçmen bireylerin varlığına dair önemli kanıtlar vardır ve bu dönemlerde türün yaygınlığı artar. Her iki mevsimde de göçü belirgindir ancak orta dereceli yoğunluktadır. İlkbahar göçü şubat sonu veya mart başında başlar. Buna karşın, İstanbul Boğazı’ndan geçiş yaptığına dair veri bulunmamaktadır58. Kışın özellikle güney ve güneybatı bölgelerde, bazı alanlarda yüksek yoğunlukta bulunur. Başlıca deltalar gibi bilinen kışlama alanlarından genellikle nisan başında ayrılır; yine de bazı bireyler İç Anadolu’daki ılıman vadilerde kışı geçirebilir.
Üreme
Yuvalama alanı: Deniz seviyesinden 3000 metreye kadar olan çayırlarda, fundalıklarda, sık bitkili bataklık alanların daha kuru kenarlarında ve seyrek çalılıkların bulunduğu açık çayırlık yamaçlarda ürer.
Yuvası: Yerde, otların arasında, otlar ve yosunlardan yaptığı kâse şeklindeki yuvasını kıl, yün ve bir miktar tüyle kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de bir yuvada beş yumurta kaydedilmiştir. Yavru sayısına dair doğrudan veri yoktur; ancak sayıları dördü bulan tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. Diğer bölgelerde olağan yumurta sayısı 5 ila 6’dır.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan ortasında başlar ve ağustos ortasına kadar sürebilir. MAR: Uludağ’da, farklı yükseltilerde üreme dönemi yaklaşık bir ay farkla değişir. 17 Nisan 1992’de 800 metrede yuva yapımı gözlenmiş, 1993 Mayıs ortasında alpin bölgede hâlâ kar varken küçük yavruların bulunduğu iki yuva saptanmıştır. Haziran sonunda alpin bölgede ilk tüylenmiş yavru kaydedilmiş, 12 Ağustos 1963 ve 18 Ağustos 1977’de tüylenmiş yavrularını besleyen erişkinler gözlenmiştir23. 20 Haziran 1973’te Terkos Gölü yakınlarında tüylenmiş yavrusuyla birlikte bir erişkin gözlenmiştir. KAD. 12 Mayıs 1970’te Bolu Dağı’nda yiyecek taşıyan bir erkek, 9 Haziran 1975’te Boyabat’ın kuzeyinde yiyecek taşıyan bir çift, 28 Haziran 1977’de Bolu yakınlarında beş yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir48. 16 Haziran 1984’te Sivrikaya’da genç bir birey, 10 Mayıs 2004’te İspir yakınlarındaki Maden Köprübaşı’nda yiyecek taşıyan bir çift gözlenmiştir. EGE: 10 Mayıs 1995’te Pamukkale’de ve 17 Mayıs 1995’te Kuşadası’nda aile grupları kaydedilmiştir. 1 Haziran 1984’te Bafa Gölü’nde üç tüylenmiş yavru gözlenmiştir67. İÇA: 7 Haziran 1975’te Çankırı yakınlarında yiyecek taşıyan bir çift, 19 Haziran 1996’da Karadağ’da tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de yalnızca nominant alttür rubicola görülür3. Yakın zamana kadar, üç taşkuşu türü tek bir tür (Saxicola torquatus) altında sınıflandırılmaktaydı. Ancak günümüzde Afrika Taşkuşu (S. torquatus), Avrupa Taşkuşu (S. rubicola) ve Sibirya Taşkuşu (S. maura) olmak üzere üç ayrı türe ayrılmıştır68,69. Avrupa ve Batı Afrika popülasyonları için rubicola adı kullanılmalıdır, çünkü torquatus adının tip lokalitesi Güney Afrika’daki Ümit Burnu’dur68.
Sibirya Taşkuşu
Saxicola maurus, Siberian Stonechat
Lokal olarak az sayıda yaz göçmeni, geçit türü ve kış göçmenidir.
Doğu Anadolu’da, özellikle Van Gölü çevresinde ve Kars civarında 1600–2400 m yüksekliklerde, yer yer 3000 m’ye kadar olan alanlarda ürer. Bu bölgelerde nispeten yaygın, ancak seyrek yayılışlıdır.
Türkiye’de Sibirya Taşkuşu ve Taşkuşu arasındaki sınır belirsizdir. Sibirya Taşkuşu’nun Van Gölü çevresiyle güney ve doğuda İran sınırına kadar bulunduğu kesin olup, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kalan bölgelerinde ve daha batıda bulunduğuna ait bir ipucu yoktur3. Her ne kadar bu konuda güçlü bir ipucu olmasa da bu iki tğr birbirlerine karışıyor ve öne sürdüğü gibi70 ara formlar oluşturuyor ya da habitat veya yükseklik tercihleri ile ayrılıyor olabilirler. Durumu daha da karıştıracak bir bulgu, Taşkuşu’nun İran’ın batısında ürüyor olabileceğidir71. En azından Doğu Karadeniz’deki kuşların her iki cinsiyetinin tüy örtüsü de nispeten Sibirya Taşkuşu’na G.M.Kirwan’ın Van Gölü çevresinde gözlemlerine göre, iki türün ayırt edilmesinde kuyruk deseni işe yarayan bir karakter olarak sabit görünmekteyken, erkeğin kanadındaki beyazın miktarı ve dişinin alt kısmındaki kızıl rengin doygunluğu ve genişliği oldukça değişken karakterlidir.
Kış döneminde özellikle Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nden kayıtlar vardır. Son dönem çalışmaları, popülasyonun en azından bir kısmının kışın güneye göç ederek Güneydoğu Anadolu üzerinden batı ve güney İran’a kadar ulaştığını göstermektedir71,72.
Üreme
Yuvalama alanı: Türkiye’den elde edilen bilgiler sınırlıdır. Mevcut verilere göre, Taşkuşu’na benzer şekilde yüksek rakımlardaki açık çayırlık alanlarda ürer.
Yuvası: Türkiye’de doğrudan veri yoktur. Diğer bölgelerde olduğu gibi yuvasını yerde, ot ve yosunlardan kâse biçiminde yapar ve kıl, yün ile tüyle kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de yumurta sayısına dair doğrudan bilgi yoktur.
Üreme dönemi: Türkiye’deki veriler sınırlı olsa da üreme mayıs ortasında başlar ve temmuz başına kadar devam eder. DOA: 19 Mayıs 2006’da Hamur’da, 9 Haziran 2006’da Bulanık’ta, 12 Haziran 2001’de Nemrut Dağı’nda, 13 Haziran 1990’da Van’da, 23 Haziran 1968’de Erçek Gölü’nde tüylenmiş yavrular gözlenmiştir8. 1 Temmuz 1969’da Ağrı’da ve 9 Temmuz 1986’da Van yakınlarında da tüylenmiş yavru kaydedilmiştir. Mayıs 2004 başlarında Van çevresinde gözlenen bireylerin çoğunun eşleşmiş olduğu, yoğun alan savunması ve kur davranışları sergilediği, ancak yuvalamanın henüz ciddi biçimde başlamadığı kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de görülen bireylerin tamamı variegatus alttürüne aittir. Tanımlanmış olan armenicus alttürü, variegatus’un bir sinonimi olarak kabul edilmektedir. Bu türün Türkiye’de görülen taksonlarının çoğu Hazar Denizi’nin güneyi, Güney Kafkasya, Doğu Anadolu ve İran’da yayılım gösterir. Diğer alttürler ise Hazar Denizi’nin kuzeyinde bulunur. Bu durum dikkate alındığında, “Sibirya Taşkuşu” olarak önerilen Türkçe isim yanıltıcıdır; zira Türkiye’de görülen bireylerin Sibirya ile ilişkisi oldukça sınırlıdır. Bazı yazarların fikirlerinin tersine3, 10 Haziran 2000’de Rize-Sivrikaya’da gözlenen bir birey büyük olasılıkla maurus alttürüne aittir. Ayrıca, deneyimli bir gözlemci 23 Aralık 2004’te Göksu Deltası’nda iki maurus bireyini gözlemlemiş, 4 Ocak 2005’te muhtemelen aynı birey aynı yerde tekrar görülmüştür. Kafkaslar’ın kuzeyinde yaşadığı bildirilen hemprichii alttürüne dair Türkiye’den herhangi bir kayıt bulunmamaktadır ve şimdiye kadar bu alttüre ait olduğu düşünülen bireyler mevcut fotoğraflar üzerinden detaylı bir şekilde incelenmemiştir.
Kara Taşkuşu
Saxicola caprata, Pied Bushchat
Rastlantısal konuktur.
İstanbul’da 22 Eylül 2021 tarihinde A. Tomik tarafından İstanbul Havalimanı çevresinde 1 birey gözlenmiştir. Hatay’daki Milleyha ve sahil şeridi alanında ise 9 Ekim 2021’de A. Atahan, M. Atahan, A. Ilbeyi ve F. Izler tarafından 1 birey kaydedilmiş, bu birey 10 Ekim’e kadar alanda kalmıştır.
Üreme
Türkiye’de üremez. Doğal yayılış alanı Güney Asya’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de kaydedilen bireylerin, muhtemelen Doğu İran, Kazakistan ve Afganistan’da üreyen ve ayrıca Arabistan ile İsrail’de de gözlenen rossorum alttürüne ait olduğu düşünülmektedir.
Kuyrukkakan
Oenanthe oenanthe, Northern Wheatear
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yaz göçmeni ve geçit türüdür.
Karadeniz ve Akdeniz bölgeleri ile İç ve Güneydoğu Anadolu’nun bozkırlarında lokal olarak bulunur. Genellikle dağlık alanlarda ürer. Üreme yüksekliği batıdan doğuya doğru artar: batıda genellikle 100–1500 m arasında, Uludağ’da 2300 m’ye kadar, Toroslar ve Doğu Karadeniz’de 1100–2700 m arasında, doğuda ise 1000–4000 m arasında ürer.
İlkbahar göçü en erken 28 Şubat’ta başlar ve en yoğun olarak nisan başı ile mayıs başı arasında gerçekleşir. Sonbahar göçü ise eylül ortasından ekim ortasına kadar en yüksek yoğunluğa ulaşır ve göç hareketi en geç 27 Kasım’a kadar devam edebilir. İlkbahar göçü, sonbahar göçüne kıyasla daha belirgin ve dikkat çekicidir.
Üreme
Yuvalama alanı: Esas olarak yaylalar ve dağlık alanlarda, kayalık ve taşlık açık yamaçlarda, çalılık çayırlarda ve kaya parçalarının yakınında ürer.
Yuvası: Kayadaki ya da taş yığınındaki bir deliğe veya yarığa, yaygın olarak kayanın altına ya da memeli inlerine ve bitki köklerinin altına yuva yapar. Ot, yosun ve köklerden yaptığı sığ kâse şeklindeki yuvasını ince otlar, kıl, yün ve tüylerle kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de bir yuvada dört yumurta, iki yuvada dört ile beş yavru kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan ortasında başlar ve temmuz sonuna kadar sürebilir. MAR: 12 Ağustos 1963’te Uludağ’da üç tüylenmiş yavru gözlenmiş, bu durum bölgedeki üremenin geç başladığını göstermektedir23. KAD. 7 Haziran 1994’te Tosya yakınlarında tüylenmiş yavrular, 13 Haziran 2004’te Sivrikaya’da yuva yapımı gözlenmiştir2. AKD: 19 Nisan 1967’de Sultan Dağları’nda yuva yapımı, 7 Mayıs 1967’de çiftleşme ve 12 Mayıs 1992’de Aladağ’da tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. 15 Mayıs 1970’te Aladağ’da görülen yavrular yumurtlamanın nisan ortasında olduğunu göstermektedir. 13 Mayıs 2004’te Demirkazık’ta yuva yapımı, 12 Haziran 1993’te Aladağ’da biri yarı gelişmiş, diğeri büyük yavrulu iki yuva, 1 Temmuz 1969’da Karanfil Dağı’nda yavrulu bir yuva73 ve 23 Temmuz 1971’de Torosdağ’da tüylenmiş bir yavru kaydedilmiştir. İÇA: Genellikle mayısın ilk haftasında yuva yapımı başlar11. 28 Mayıs 1972’de Erciyes Dağı’nda dört yumurtalı bir yuva, 4 Haziran’dan itibaren haziran boyunca tüylenmiş yavrulu üç kuluçka gözlenmiştir. DOA: 28 Mayıs 1990’da Nemrut Dağı’nda yavrulu bir yuva, 9 Haziran 2004’te yuva yapımı gözlenmiştir. 8 Haziran 2001’de Doğubayazıt’ta yavrulu iki yuva ve tüylenmiş yavrulara sahip iki kuluçka, 16 Haziran 2004’te üç kuluçka kaydedilmiştir. Haziranın ilk haftasında Erzurum’da hem yumurtalı yuvalar hem de yavrular gözlenmiştir74.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de üreyen bireylerin tamamı libanotica alttürüne dâhil edilmiştir3. Göçmenler arasında ise oenanthe alttürüne ait bireyler de vardır; örneğin, NHM 98.9.1.2432 numaralı örnek Danford tarafından Toroslar’da toplanmıştır. Bu alttürler arasındaki sınırlar detaylı şekilde bilinmemektedir.
Boz Kuyrukkakan
Oenanthe isabellina, Isabelline Wheatear
Yaygın olarak çok sayıda bulunan yaz göçmeni ve geçit türüdür.
Batı ve Orta Anadolu’da 1850 metreye, doğuda ise genellikle 700–2300 metre arasındaki açık alanlarda, özellikle bozkırlarda kaydedilir. Şubat ayından itibaren birkaç istisnai kayıt dışında, yaygın olarak mart başından eylül sonuna kadar gözlenir.
En erken kayıt 25 Şubat’ta Alanya’dan, 29 Şubat’ta ise üreme yayılış alanı içinde yer alan Konya yakınlarından alınmıştır75. En geç kayıt ise 5 Kasım’da Doğu Anadolu’dan bildirilmiştir. Türün üremediği kuzey kıyılarında ilkbahar geçişi mart sonundan mayıs sonuna kadar sürebilir.
Üreme
Yuvalama alanı: Kurak ve ağaçsız bozkırlarda, ovalarda ve çıplak taşlık yamaçlarda ürer. En yoğun olarak Tuz Gölü çevresinde bulunur.
Yuvası: Genellikle yerdeki gelengi (Spermophilus xanthoprymnus) deliklerinde, doğal oyuklarda, taş yığınlarında ya da kaya altlarında yuva yapar. Bitki gövdeleri ve otlardan yaptığı sığ kâse şeklindeki yuvasını kıl, tüy ve yünle kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de üç yuvada altı yumurta sayılmıştır. 3 ila 5 uçan yavrulu kuluçkalar kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Kur davranışı mart sonu ve nisan başında görülür. İlk yumurtalar 6–7 Nisan’da, yavrular nisan sonundan itibaren (en erken 20 Nisan) yuvada görülmeye başlar. Mayıs sonu ve haziranda kuluçkaya yatan dişiler, haziranda yavru besleyen bireyler gözlenmiştir. İkinci kuluçka haziran ve temmuz aylarında tüylenmiş yavrularla belgelenmiştir. 10 Mayıs 1993’te eşi ikinci kuluçka için yuva yaparken ilk kuluçkadan tüylenmiş yavrusunu besleyen bir erkek kaydedilmiştir. MAR: 23 Haziran 1973’te tüylenmiş yavruları olan iki çift gözlenmiştir. KAD. 15 Haziran 1991’de yiyecek taşıyan bir erişkin kaydedilmiştir. EGE: 28 Mayıs 1999’da kuluçkaya yatmış ya da küçük yavrusunun üstüne yatmış bir erişkin gözlenmiştir. AKD: Haziran ayında çeşitli lokalitelerde tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. DOA: 7 Mayıs 2004’te yavrulu bir yuva, 10 Haziran 2001’de ise yeni tüylenmiş bir yavru kaydedilmiştir. GDA: 6 Mayıs 1970’te Ceylanpınar’da tüylenmiş bir yavru gözlenmiş, bu erken kayıt yumurtlamanın 4 Nisan civarında başladığını göstermektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Keşiş Kuyrukkakanı
Oenanthe monacha, Hooded Wheatear
Rastlantısal konuktur.
2018–2023 yılları arasında tür Antalya ve Muğla kıyılarında düzenli olarak az sayıda bireyle gözlenmiştir. Antalya Manavgat’taki Çenger Sahili’nde 25 Mart 2018’de D. Eldelekli, O. Eldelekli ve M. Erturhan tarafından 1 birey, 12–19 Mart 2021 tarihleri arasında yine aynı alanda O. Gül, O. Kılıç ve M. Koças tarafından 1 birey kaydedilmiştir. 3 Nisan 2021’de T. Tozsin tarafından Antalya’daki Patara Antik Kenti ile Muğla’daki Patara–Karadere Plajı’nda ayrı ayrı 1’er birey gözlenmiştir. Aynı yıl 14–19 Nisan tarihleri arasında Manavgat Nehri ağzındaki Boğazkent’te O. Gül ve O. Kılıç tarafından 1 birey kaydedilmiştir. Son olarak 31 Mart–20 Nisan 2023 tarihleri arasında Side yakınındaki Sorgun Titreyengöl Park’ta U. Duman tarafından 1 birey kaydedilmiştir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yayılış alanı İran, Arabistan ve Mısır’dır.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipiktir.
Çöl Kuyrukkakanı
Oenanthe deserti, Desert Wheatear
Rastlantısal konuktur. Lokal olarak az sayıda üreyebilir.
Çoğu kayıt rastlantısal bireyleri yansıtmaktadır. 3 Eylül 1956’da eski Amik Gölü’nde76, Ağustos 1973’te Erçek Gölü yakınlarındaki Kuh Dağı’nda 2200 m yükseklikte erkek bireyler77, 6 Eylül 1988’de Gaziantep Fevzipaşa’da bir dişi56, 13 Haziran 1999’da Cizre’de bir birey18, 25 Eylül 2006’da Kars’taki Kuyucuk Gölü’nde bir birey78 ve 14 Kasım 2006’da Sakarya Deltası’nda fotoğraflanan bir birey. Bunlara ek olarak, 12 Mayıs 2000’de Kralkızı Barajı’nda (Diyarbakır) da bir kayıt bildirilmiştir79. Ancak77 tarafından bildirilen Van civarındaki olağandışı kuşlar gibi bazı kayıtların güvenilirliği sorgulanmış ve özellikle kanıtlayıcı detayların eksik olduğu bazı gözlemlerin doğruluğu şüphelidir.
Son yıllarda elde edilen bulgular, türün Güneydoğu Anadolu’da ve muhtemelen komşu bölgelerde çok lokal bir yerli tür olabileceğini düşündürmektedir. 1985’te 19 Nisan–3 Mayıs tarihleri arasında Birecik’te yerdeki bir deliğe yuva malzemesi taşıyan ve kur davranışı sergileyen bir çift gözlenmiş, 18 Nisan 1988’de ise aynı bölgede bir erkek birey kaydedilmiştir; bu gözlemler tüy örtüsüyle ilgili detaylarla desteklenmiştir80.
Üreme
Yuvalama alanı: Türkiye’deki tek gözlem Fırat kıyısındaki yarı çöl karakterli habitatta, yerdeki bir deliğe yuva yapan bir çiftten gelmiştir.
Yuvası: Ot ve benzeri malzemelerle yerdeki bir deliğe yuva yaptığı düşünülmektedir.
Yumurta sayısı: Türkiye’de yumurta veya yavru sayısına dair veri yoktur.
Üreme dönemi: GDA: 19 Nisan–3 Mayıs 1985 tarihleri arasında Birecik’te yerdeki bir deliğe yuva malzemesi taşıyan ve kur davranışı sergileyen bir çift gözlenmiştir. 18 Nisan 1988’de yine aynı bölgede bir erkek birey kaydedilmiş, her iki gözlemde de tüy örtüsüyle ilgili detaylar belgelenmiştir80.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de üreyen bireylerin büyük olasılıkla nominat alttür olduğu düşünülmektedir3.
Kıbrıs Kuyrukkakanı
Oenanthe cypriaca, Cyprus Wheatear
Lokal olarak az sayıda geçit türüdür.
Özellikle Göksu ve Çukurova deltaları gibi iyi gözlenen güney kıyı lokalitelerinde ilkbaharda düzenli olarak gözlenir. En çok mart ortası ile nisan ortası arasında görülür, ancak en geç kayıt 4 Haziran tarihlidir. En batıdaki gözlem 16 Nisan 1997’de Köyceğiz Gölü’nden bildirilmiş olup18, bu dönemde Fethiye civarında da düzenli olarak görüldüğü düşünülmektedir. 2003 ve 2005 ilkbaharlarında Akyatan’da birer birey halkalanmıştır (Keşaplı Can ve Keşaplı Didrickson 2009). Son yıllarda Antakya çevresinden de birkaç kayıt alınmıştır.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Üreme döneminde Kıbrıs adasına endemiktir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Kara Kulaklı Kuyrukkakan
Oenanthe melanoleuca, Black-eared Wheatear
Yaygın olarak çok sayıda bulunan bir yaz göçmenidir.
Açık kayalık alanlara ve büyük kaya bloklarına diğer kuyrukkakan türlerine göre daha az bağımlıdır. Tünemek için seyrek çalılara ve bodur ağaçlara ihtiyaç duyar. Genellikle Kuyrukkakan’a kıyasla daha düşük rakımlarda bulunur, ancak üreme alanları büyük ölçüde örtüşür. Batı ve Orta Anadolu’da çoğunlukla 0–1200 m arasında ürer. Toroslar’da 1600–2150 m, Doğu Anadolu’da çoğu zaman 2300 m’ye kadar ve Nemrut Dağı’nda 3000 m’ye kadar çıkar.
Nisan başından eylül sonuna kadar, Karadeniz ve Trakya kıyıları hariç olmak üzere, üremediği alanlar da dâhil tüm bölgelerde düzenli olarak gözlenir. Özellikle sonbaharda ülke çapında yaygın bir göçmendir. İlkbahar göçü güney kıyılarındaki deltalarda en azından mayıs ortasına kadar devam eder. En erken ilkbahar kaydı 4 Mart’ta Antakya’dan, en geç sonbahar kaydı ise 25 Ekim’de Kızılırmak Deltası’ndandır.
Üreme
Yuvalama alanı: Kayalık alanlarda, genellikle kısmen çalılıkla kaplı yamaçlarda ürer. Ayrıca taş duvarlarla çevrili ekili alanlarda da yuvalar.
Yuvası: Yerdeki deliklerde, bir kayanın ya da taşın altında, kayalardaki çatlaklarda, alçak kayalıklarda veya taş duvarlarda yuva yapar. Bitki sapları, otlar ve köklerden yaptığı sığ kâse biçimli yuvasını kökler ve kılla kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’de bir yuvada 4, iki yuvada 5 ve iki yuvada 6 yumurta kaydedilmiştir. İki yuvada 4, iki yuvada ise 5 yavru gözlenmiştir.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle mayıs başında başlar ve tüylenmiş yavrular haziran sonuna kadar gözlenir. MAR: 15 Haziran 1998’de Uluabat Gölü’nde tüylenmiş yavrulu bir çift81, Haziran 1973’te Vize’de bir aile grubu ve 26 Haziran 1973’te Kösedere’de dört tüylenmiş yavrulu bir çift gözlenmiştir. Tür nisan başından eylül ayına kadar bölgede görülür. EGE: 29 Nisan 2001’de Muğla yakınlarında ve 5 Mayıs 1899’da İzmir yakınlarında yuva yapımı kaydedilmiştir82. Mayısın ilk haftasında İzmir yakınlarında 4 ila 6 yumurtalı üç yuva bulunmuş, 8 Mayıs 1899’da Aydın’da altı yumurtalı bir yuva82, 20 Mayıs 1970’te Aliağa’da iki günlük beş yavrulu bir yuva, 19 Mayıs 1951’de İzmir yakınlarında iyi gelişmiş beş yavrulu bir yuva kaydedilmiştir42. 25 Mayıs 2004’te Akköy’de küçük bir yavru, 21 Haziran 1966’da Menemen’de tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir. AKD: 19 Nisan 2004’te Akseki’de yuva yapımı, 7 Mayıs 2004’te Uzuncaburç’ta bir dişi yuva yaparken 1 metre yakınında kur yapan bir erkek gözlenmiştir. 10 Haziran 1992’de dört günlük dört yavrulu bir yuva ve aynı gün tüylenmiş bir yavru kaydedilmiş, 17 Haziran 1996’da tüylenmiş yavrulu birkaç çift gözlenmiştir. 13 Mayıs 2005’te Mut’ta 3–4 günlük beş yavrulu bir yuva bulunmuştur. İÇA: 21 Nisan 2004’te ve 28 Nisan 1946’da Hasan Dağı’nda, 7 Mayıs 1969’da Çabak’ta yuva yapımı gözlenmiştir11. Tüm bu kayıtlar ilk kuluçkayla ilgilidir. Tür diğer bölgelerde yılda iki kez kuluçkaya yatabilir. GDA: 1–2 Haziran 1998’de Gaziantep’te yavrulu dört yuva, 6 Haziran 2006’da büyük yavrulu bir yuva ve 18 Mayıs 2007’de beş yumurtalı bir yuva kaydedilmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Yakın zamana kadar Batılı Kara Kulaklı Kuyrukkakan, Doğu Akdeniz’de bulunan melanoleuca alttürü olarak değerlendirilmiştir. Hispanica ve melanoleuca arasında Balkanlar’daki geniş bir melezleşme kuşağı bulunmasına rağmen, bu iki formun ayrı türler olabileceği öne sürülmüştür83. Bu taksonların arazi teşhisi, yakın zamanda kapsamlı bir değerlendirmeye konu olmuştur84.
Alaca Kuyrukkakan
Oenanthe pleschanka, Pied Wheatear
Lokal olarak az sayıda yaz göçmeni, yaygın ve az sayıda geçit türdür.
Düzenli olarak Trakya’nın en batısında, Yunanistan sınırındaki bölgede ürer. Eski kayıtlara göre Doğu Anadolu ve Karadeniz’in kuzeydoğusunda, 800–2300 m arasında, iri kaya bloklarının seyrek olarak bulunduğu, gür çalılıkların ve diğer alçak vejetasyonun hâkim olduğu çorak dağ yamaçlarında ürediği düşünülmektedir. Üreme alanlarının Van çevresi, Kaçkar Dağları’nın Gürcistan ve Ermenistan sınırına yakın kesimleri, Doğubayazıt, Bingöl çevresi ve batıdaki Munzur Dağları (Erzincan) ile sınırlı olduğu tahmin edilmektedir. Haziran sonu ve temmuz başında güneydoğunun uç kesimlerinden de bildirilmiş ancak üreme kanıtı sunulmamıştır. Diyarbakır’daki bir kaydın da hem üreme açısından hem de tür teşhisi bakımından güvenilirliği belirsizdir. Yozgat ve Kayseri’deki yaz kayıtları şüpheli olup, tüyleri yıpranmış Ak Sırtlı Kuyrukkakan bireyleriyle karıştırılmış olabilir. İran’da olduğu gibi, Türkiye’deki üreme alanları da muhtemelen yakın akrabası Kara Kulaklı Kuyrukkakan ile örtüşmektedir ve doğudaki uç kesimlerden bir melez birey kaydedilmiştir85. İki tür Türkiye’de farklı habitatları tercih etse de bu farklılıkların netleştirilmesi gerekmektedir.
Geçit sırasında çoğunlukla Doğu Anadolu üzerinden, daha nadir olarak kıyı Ege ve Marmara’dan az sayıda geçer. İlkbahar geçişi 16 Mart’ta Çukurova’da başlar; büyük kısmı mart ortası ile nisan ortası arasındadır, ancak geçiş 17 Mayıs’a kadar sürer. Kayıtların çoğu, nispeten iyi gözlenen Akdeniz kıyısındaki geniş deltalar kaynaklıdır. Sonbahar geçişi daha az belirgindir. Ağustos başında, batıda muhtemelen temmuz sonunda başlar; en geç kayıtlar 1 Ekim’de Van Gölü civarından ve 29 Ekim’de Çukurova’dan bildirilmiştir.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle taşlık yamaçlarda, kaya parçalarının bulunduğu açık alanlarda ve dar, derin vadilerde ürer. Türkiye’de uygun habitatlar özellikle Doğu Anadolu’nun yüksek bölgelerinde bulunur. Yuvası: Bir taşın altına, kayalardaki veya toprak duvarlardaki delik ya da yarıklara yuva yapar. Yuva ot ve köklerden yapılmış kâse şeklindedir. Gaziantep’in batısında 2–3 Mayıs 1964’te ve Bingöl’ün batısında Temmuz 1966’da bulunan ot ve köklerden yapılmış boş yuvalar65 Kara Kulaklı Kuyrukkakan ile karıştırılma ihtimali içindedir86. Yumurta sayısı: Diğer bölgelerde genellikle 4 ila 6 yumurta bırakır. Yılda iki kez kuluçkaya yattığı bilinmektedir. Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan sonu ile mayıs başı arasında başlar. DOA: 1 Mayıs 1983’te Van’da öten bir erkek ve 29 Temmuz 1990’da üç gençle birlikte bir çift gözlenmiştir18,56. 22 Haziran 1990’da İspir’in güneyinde, Maden Köprübaşı’nın üzerindeki uygun habitatta bir çift kaydedilmiştir56. 6 Ağustos 1992’de Iğdır’ın kuzeybatısında, Ermenistan sınırına yakın bir noktada bir erkek ve üçten fazla dişi ya da genç birey görülmüştür87. GDA: 28 Nisan 2000’de Diyarbakır Kralkızı Baraj Gölü’nde bir erkek, öttüğü kayanın içindeki oyuktan çıkan bir dişiyle birlikte gözlenmiştir. 9 Haziran 2000’de büyük olasılıkla yuva malzemesi taşıyan başka bir dişi kaydedilmiştir88.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Ak Tepeli Kuyrukkakan
Oenanthe leucopyga, White-crowned Wheatear
Rastlantısal konuktur.
12 Ağustos 1993’te Kayseri Pınarbaşı’nda genç bir birey gözlenmiş ve bu kayıt İtalyan Nadir Tür Komitesi tarafından kabul edilmiştir89. 9 Mart 1996’da Çukurova Deltası’ndaki Yumurtalık Lagünleri’nde erişkin bir birey çok iyi tanımlanarak kaydedilmiştir18. 2 Mart 2005’te Antalya’da Phaselis’te fotoğraflanan erişkin birey, Alman Nadir Tür Komitesi’ne sunulmuştur. Son olarak, 11 Mart 2024’te Hatay’daki Milleyha ve sahil şeridinde bir birey A. Atahan, M. Atahan, S. Atahan, A. Gümüş, E. Yüksek ve G. D. Yıldırım tarafından gözlenmiştir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Yuvalama alanı Sahra Çölü ve Arabistan çölleridir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Hangi formun bulunduğu bilinmemektedir.
Ak Sırtlı Kuyrukkakan
Oenanthe finschii, Finsch’s Wheatear
Lokal ve çok sayıda bulunan yaz yerli ve yarı göçmendir.
Üreme döneminde çoğunlukla 500–2000 m arasında, en az 100 m’den 2300 m’ye kadar olan açık ve seyrek bitki örtüsüne sahip yamaçlarda bulunur. Mart ortasından ekim ortasına kadar üreme alanlarında kalır. Ancak kıyı bölgelerindeki kışlama alanlarında bazı bireyler mart sonuna kadar gözlenebilir. Popülasyonun büyük kısmı kışı geçirmek üzere Suriye ve çevresine göç ederken, Toroslar’ın ve Güneydoğu Anadolu Dağları’nın eteklerinde yaygın olarak, İç Anadolu’nun orta rakımlarında ise daha az sayıda kışlayan bireyler bulunur.
Üreme
Yuvalama alanı: Genellikle çıplak ya da seyrek çalılıklarla kaplı açık alanlarda, kaya parçalarının bulunduğu yamaçlarda ve dik yamaçlı kayalık vadilerde ürer.
Yuvası: Kayaların arasındaki veya küçük kayalıklardaki delik ya da yarıklara yuva yapar. Yuva, bitki sapları, otlar ve köklerle oluşturulan kâse biçimindedir; ince kökler, kıl ve yünle astarlanır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de iki yuvada 5–6 yumurta kaydedilmiştir. Bir yuvada 4 yavru sayılmıştır. Tüylenmiş yavru sayısı genellikle 2–3’tür; bu durum sekiz yuvada gözlenmiştir. Ancak beş yuvada 4–6 tüylenmiş yavru da kaydedilmiştir.
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle nisan başında başlar, temmuz sonuna kadar yavru gelişimi gözlenebilir. EGE: Nisan başında Pamukkale’de yuva yapımı, 15 Mayıs 1973’te tüylenmiş bir yavru gözlenmiştir; bu veriler yumurtlamanın nisan ortasında gerçekleştiğini göstermektedir. AKD: 7 Mayıs 2004’te Uzuncaburç yakınlarında yavrulu bir yuva bulunmuştur. Mayıs sonlarında erişkinlerin yiyecek taşıdığı, en erken 1 Haziran’da olmak üzere haziran-temmuz döneminde tüylenmiş yavrular gözlenmiştir. GDA: 2 Mayıs 1964’te Gaziantep yakınlarında altı yumurtalı bir yuva bulunmuştur65. 6 Mayıs 1970’te Ceylanpınar’da dört yeni tüylenmiş yavruyla birlikte bir çift gözlenmiş, yumurtlamanın nisan başında gerçekleştiği anlaşılmıştır. 5 Mayıs 2004’te Diyarbakır’ın güneyindeki Çınar–Göksu Baraj Gölü’nde tüylenmiş yavrulu birçok çift ve yeniden yuva yapan bazı çiftler kaydedilmiştir. İÇA: 21 Nisan 2004’te Hasan Dağı’nda yuva yapımı, 24 Nisan 2004’te yaklaşık üç günlük yavrulu bir yuva gözlenmiştir. 2 Mayıs 1973’te Şereflikoçhisar’da, 5 ve 18 Haziran 1992’de Hasan Dağı’nda yavrulu yuvalar kaydedilmiştir. 8 Mayıs ile ağustos başı arasında dört tüylenmiş yavru kaydı vardır. 10 Mayıs 1993’te yavru bulunan bir yuvadan 30 metre mesafede 27 Mayıs 1993’te yuva yapan bir dişi ve daha sonra yuvada beş yumurta görülmesi, yılda iki kez kuluçkaya yattığının açık kanıtıdır. DOA: Haziran 2001 başında Erçek Gölü yakınlarında yavrulu dört yuva kaydedilmiş, 5 Haziran’da dört, haziran ortasında, temmuz sonunda ve ağustos başında altı tüylenmiş yavru gözlenmiştir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Kafkaslar ve Batı İran’la birlikte Türkiye’nin doğu bölgeleri, vücut rengi bakımından finschii, kuyruk deseni açısından ise barnesi özellikleri gösteren kuşların bulunduğu geniş bir geçiş kuşağındadır. Ancak Türkiye’deki bireylerin tamamı, görünüşe göre nominat finschii alttürüne aittir3. Biz de bu geçiş kuşağının Türkiye bölümünden yalnızca bir örnek inceledik. Tring Doğa Tarihi Müzesi’nde bulunan bu dişi birey (1907.12.21.131) her açıdan nominat finschii ile birebir örtüşmektedir. Barnesi, Collar (del Hoyo vd. 2005) tarafından ayrı bir alttür olarak değerlendirilse de, Tring ve Şikago’daki müze örneklerine göre yalnızca çok zayıf düzeyde farklılaşmış bir form gibi görünmektedir. Geçmişte Kara Sırtlı Kuyrukkakan ile aynı tür olarak ele alınmıştır.
Kara Sırtlı Kuyrukkakan
Oenanthe lugens, Mourning Wheatear
Rastlantısal konuktur.
28 Şubat 1914’te İskenderun’da bir erkek birey kaydedilmiştir90. 15 Nisan 1996’da Göksu Deltası’nda dişi bir halophila gözlenmiş, 23 Mayıs 2005’te Van Çatak’ın güneyinde bir erkek birey K. Atlası tarafından bulunmuştur. Aynı yılın 9–19 Mayıs tarihleri arasında Şanlıurfa Güzelkuyu’da 1 birey, 4–20 Haziran’da Aybastı yakınlarında B. Bilgen ve S. Sabırlı tarafından 1 birey ve 6–13 Ağustos’ta Kızılkuyu’da F. İzler tarafından 1 birey gözlenmiştir. 27 Mart 2008’de Göksu Deltası’nda büyük olasılıkla lugens ırkına ait bir birey kaydedilmiş, son olarak 15 Nisan 2023’te Muğla Fevziye’de E. Ö. Doğan ve S. Erçalışkan tarafından 1 birey gözlenmiştir. Van Gölü’ndeki Akdamar Adası’nda 14 Haziran 2004’te görülen birey ise belgelenmemiştir.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Nominat form, Suriye’de Halep’e kadar kuzeye ulaşan geniş bir alanda ve ayrıca Lübnan’da ürer91,92.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’deki ilk kaydın alttür düzeyinde tanımlaması yapılmamıştır ve görünüşe göre, eskiden Münih’te bulunan bu örnek günümüzde kayıptır93. İkinci örnek ise, Kuzey Afrika’da Fas’tan Mısır’ın batısındaki çöl bölgelerine kadar uzanan alanda üreyen halophila alttürüne ait gibi görünmektedir94. Kara Sırtlı Kuyrukkakan üsttürü, Batı Palearktik kuşlarıyla çalışan taksonomistler için önemli taksonomik zorluklar sunar. Bu kompleksin beş veya daha fazla tür içerebileceği öne sürülmektedir.
Kızılca Kuyrukkakan
Oenanthe xanthoprymna, Kurdish Wheatear
Lokal olarak az sayıda bulunan yerli ve irtifa göçmenidir.
Durumu ve yayılışı daha önce değerlendirilmiştir95,96. Türkiye’de yalnızca bozkırların bitişiğindeki dağ eteklerinde ve dağlık alanlarda ürediği kanıtlanmıştır. Kuru, kayalık yamaçlar ile çıplak kayaların, seyrek kaya kütlelerinin ve bodur ağaçların arasına serpiştirilmiş Ferula gibi otsu bitkilerle kaplı vadilerde yaşar. Üreme yükseklikleri Fırat boyunca 1100–2000 m, Gaziantep çevresinde yaklaşık 1500 m ve Hakkâri’de 2000–2100 m’dir. Yeşilce Köyü, Halfeti, Nemrut Dağı (Adıyaman) ve Hakkâri çevresinde düzenli olarak kaydedilmiştir. Erzincan, Malatya ve Elazığ çevresindeki tepelerde, Adıyaman ile Malatya arasındaki Beydağları’nda ve İran ile Irak sınırında yoğun olarak bulunur. Van Gölü çevresinde (örneğin Nemrut Dağı, Tatvan) ve Erzurum’da da üremesi olasıdır. Üreme alanlarına genellikle mayıs başında ulaşır, ağustos başında ayrılır.
Geçit sırasında Akdeniz Bölgesi’nde görülür; örneğin Halfeti’de 20 Mart ve 12 Nisan tarihlerinde kaydedilmiştir. Kış aylarında nadiren gözlenir.
Üreme
Yuvalama alanı: Kurak ve kayalık dağ yamaçlarında, özellikle seyrek kaya parçalarının ve sarp kayalıkların bulunduğu alanlarda ürer.
Yuvası: Bir kaya yüzeyindeki deliklerde veya düşmüş kayaların arasındaki yarıklarda yuva yapar. Yuvayı, tabanını kuru otlar ve bitki saplarından oluşturduğu sığ bir kâse şeklinde inşa eder; içini ince otlar ve kıl ile kaplar.
Yumurta sayısı: Türkiye’den doğrudan yumurta sayısı bilgisi yoktur; diğer bölgelerde olağan kuluçka büyüklüğü 4–5 yumurtadır. Bir yuvada dört yavru kaydedilmiştir. Tüylenmiş yavru sayısı genellikle iki birey ile sınırlıdır (10 yuvada gözlenmiştir).
Üreme dönemi: Yumurtlama genellikle mayıs başında başlar ve temmuz ortasına kadar sürer. GDA: Gaziantep civarındaki kayıtlarda en erken 13 Mayıs’ta yuvada yavru tespit edilmiş, genellikle mayıs sonu ile haziran başı arasında yavru varlığı ve haziranın ilk yarısında (en erken 27 Mayıs) tüylenmiş yavrular bildirilmiştir. Nemrut Dağı’nda 19 Haziran’da yavru, 15–16 Haziran 1996’da iki tüylenmiş kuluçka ve 12 Temmuz 1981’de üç çift ile tüylenmiş yavrular kaydedilmiştir. Hakkâri’de 17 Haziran 1978’de yiyecek taşıyan erişkinler, 14 Temmuz 1990’da tüylenmiş yavru, 8 Ağustos 1981’de Uludere yakınlarında iki tüylenmiş yavru besleyen bir çift ve aynı bölgedeki bir kaya yarığına yiyecek taşıyan başka bir çift gözlenmiştir; bu gözlemler türün yılda iki kez kuluçkaya yattığını desteklemektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür. Eskiden İran Kuyrukkakanı (Oenanthe chrysopygia), Kızılca Kuyrukkakan’ın (Oenanthe xanthoprymna) chrysopygia adlı bir alttürü olarak sınıflandırılmıştır. Ancak bu iki formun ayrı türler olduğu uzun süredir savunulmakta ve birçok yazar tarafından desteklenmektedir3,31,32,45,97–100.3 chrysopygia formunun Doğu Anadolu’da Aras Vadisi çevresinde ve batıda Erzurum’a kadar uzanabileceğini öne sürmüştür. Ancak bu tahmin doğrulanmamıştır. Bununla birlikte, İran Kuyrukkakanı’nın Ermenistan’da, Türkiye sınırına yalnızca 15 km uzaklıkta ürediği bilinmektedir101. Nadiren ara formların raporlanmış olması, xanthoprymna ile chrysopygia arasında sınırlı da olsa melezleşme olasılığına işaret etmektedir. Bu potansiyel melezleşme bölgesi, Malatya’nın kuzeyi ile Erzincan’ın güneyi arasında kalan dar bir alandır ve belgelenmiş olan alaca kuyrukkakan ile kara kulaklı kuyrukkakan arasındaki melezleşme bölgesine kıyasla çok daha önemsizdir102.
İpekkuyruk
Bombycilla garrulus, Bohemian Waxwing
Düzensiz olarak az sayıda görülen bir kış konuğudur.
Tür, özellikle Karadeniz kıyılarında ve bazı iç bölgelerde düzensiz olarak küçük gruplar hâlinde kış aylarında gözlenmiştir. En güvenilir ve düzenli kayıtlar Samsun’dan gelmektedir. 2005–2024 yılları arasında Samsun’da birçok kez kaydedilmiş, ilk gözlem 23 Kasım 2005’te L. Aktay ve N. Yavuz tarafından yapılmıştır. Asarcık ilçesine bağlı Emirmusa Köyü’nde 2 Nisan 2006’da 7 birey, 1 Mart 2011’de ise B. Bilgen ve E. Yoğurtçuoğlu tarafından 21 birey kaydedilmiştir. Benzer şekilde Karadeniz Bölgesi’nde Zonguldak Çaycuma’da 8 Ocak 2009’da 1 birey (M. Erturhan), Rize Boğaz Mahallesi’nde 26 Ocak 2024’te 10 birey (B. Hatinoğlu) ve Giresun Espiye Sahilleri’nde 3 Şubat 2024’te 1 birey (Ç. Abbasoğlu) gözlenmiştir. Doğu Karadeniz’deki bu kayıtlar, türün kıyıya yakın yerlerde de ortaya çıkabildiğini göstermektedir. İstanbul çevresinden de önemli kayıtlar vardır. İstanbul’da 8 Ocak 2011’de Turgut Özal Parkı’nda A. Tosun tarafından 2 birey, 15 Ocak 2018’de Riva’da N. Barlas tarafından 4 birey, 28–29 Ocak 2017’de Kırklareli Yenice Köyü’nde 1 birey (F. Can, M. Erturhan, C. Gezgin, Ö. Yeltekin), 23 Kasım 2016’da Artvin Sarp Kapısı’nda 4 birey gözlenmiştir.
Ankara’dan ise 24 Şubat 2010’da 1 birey ve 1966 yılı başında Çankaya’da 30 birey, 24 Mart 1967’de aynı bahçede tekrar 1 birey14 gözlenmiştir. Bunun dışında 27 Ocak 2006’da Ankara’da bir birey, 27 Mayıs 2006’da Bandırma’da 3 birey ve 18 Nisan 2017’de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde 9 birey (C. Atay) kaydedilmiştir.
Eski kayıtlar arasında 1 Şubat 1875’te Belgrad Ormanı’nda Robson tarafından toplanan bir birey (NHM 75.4.27.4), 1892–1894 yıllarında Alléon tarafından Bakırköy, Yeşilköy ve Bebek’te toplanan çeşitli örnekler, Şubat 1962’de Küçükçekmece’de gözlenen bir birey103 ve 1965–1966 kışında Trakya’da Macaristan’da halkalanmış bir bireyin kaydı104 yer alır. Ayrıca, 25 Mart 1978’de Zonguldak Ereğli’de26, 20 Ekim 1982’de Aydın Afrodisias’ta55 ve Bulgaristan’da 1941/42 kışında gözlenen 25 bireylik bir sürü105 dikkate değer diğer eski kayıtlardır.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Kuzey Avrasya ve Kuzey Amerika’nın kuzeyinde yuvalar.
Alttürler ve Sınıflandırma
Türkiye’de nominat alttürü bulunur.
Hurmayiyen
Hypocolius ampelinus, Grey Hypocolius
Rastlantısal konuktur.
Türkiye’de onaylanmış tek kaydı 1 Ağustos 1986’da Ağrı’da bir bireyin gözlenmesine dayanmaktadır; bu kayıt Norveç Nadir Tür Komitesi tarafından kabul edilmiştir87. Ayrıca, 19 Kasım 2002’de Antalya Side’de kısa süreliğine görülen bir birey bildirilmiştir, ancak bu gözlem doğrulanmamıştır.
Üreme
Türkiye’de yuvalamaz. Hurmayiyen, esas olarak kuzeyde Musul’a kadar uzanan Dicle ve Fırat vadilerinde ürer106. Türkiye sınırına yaklaşık 160 km mesafede ürediği bilinmektedir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.
Filistin Nektarkuşu
Cinnyris osea, Palestine Sunbird
Rastlantısal konuktur.
Tür, Türkiye’de ilk kez 1 Şubat 2025’te Hatay Samandağ’da kaydedilmiştir. Meydan Köyü çevresinde, biri erkek diğeri dişi olmak üzere 2 birey alanda beslenirken gözlenmiştir. Daha önce herhangi bir kaynak göstermeksizin türü kitaba dahil edilmiştir107.
Üreme
Yuvalama alanı: Yakın zamana kadar Türkiye’de bulunmazdı. Keşfedilen alan Akdeniz iklimindedir. Tür Lübnan, İsrail, Ürdün, Mısır, Kızıldeniz Dağları ve Umman’da ürer.
Yuvası: Türkiye’de yuva yapısına dair bilgi bulunmamaktadır.
Yumurta sayısı: Türkiye’de veri yoktur.
Üreme dönemi: Türkiye’de üreme ihtimaline dair tek gözlem bulunmaktadır. 1 Şubat 2025’te Hatay Samandağ’da, Meydan Köyü yakınlarında biri dişi biri erkek iki birey birlikte beslenirken gözlenmiştir. Bu durum potansiyel bir eşleşme ve yerleşme işareti olarak değerlendirilebilir.
Alttürler ve Sınıflandırma
Monotipik bir türdür.